Erdoğan: Nihai hedefin neresi olduğunu görmek için kahin olmaya gerek yok Erdoğan: Nihai hedefin neresi olduğunu görmek için kahin olmaya gerek yok
Haber: Bilgesu Erdem Gözaltına alınan gazeteciler Evrim Deniz, Sibel Yükler, Delal Akyüz ve Evrim Kepenek adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken Fırat Can Arslan ise tutuklandı. Bianet’te yer alan habere göre, avukat Resul Temur, gazetecilerin gözaltı gerekçesinin Fırat Can Arslan'ın bir savcı ve hakim eşiyle ilgili paylaşımı olduğunu, diğer gazetecilerin de bu paylaşımı retweet ettiği için gözaltına alındığını aktardı. Gazeteci ve Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici ve Gazeteci Sedat Bozkurt yaşananları ve bunun basın ve ifade özgürlüğündeki yerini 24 Saat’e değerlendirdi. “Asıl hedef gazetecilik” “Bugüne değin gözaltına alınan ya da tutuklanan gazeteci arkadaşlarımıza, sadece haberleri, gazetecilik faaliyetleri soruluyor. Gazetecilikleri üzerinden, yazdıkları haberler, yayınlar nedeniyle suçlanıyorlar. Bu da asıl hedefin gazetecilik olduğunu gösteriyor.” diyen Bildirici, “Siyasi iktidar, devşiremediği, propaganda aracına dönüştüremediği gazetecileri ve medya kuruluşlarını baskı altında tutmaya çalışıyor. Zaten bu siyasi iktidar için medya ile ifade ve düşünce özgürlüğü ancak kendileri gibi düşünenler için varolması gerektiğine inandıkları bir kavram.  Her gazeteci gözaltısı, her tutuklama, her tartaklama aslında bağımsız, eleştirel ve muhalif  yayın yapan gazetecilere yönelik tahammülsüzlüklerinin bir göstergesi.  Tahammülsüzler, çünkü tek sesli bir toplum arzuluyor, bunun önünde engel gördükleri gazetecileri de her tür aracı kullanarak susturmaya, etkisiz kılmaya çalışıyorlar...” ifadelerini kullandı. “Çok net bir gözdağı” Bozkurt ise “Gazetecilerden hiçbir iktidar hoşlanmaz. İktidarlar aslında denetlenmekten hoşlanmazlar. Gazeteciler de bütün iktidarları halk adına denetleyerek elde ettikleri bilgi ve belgeleri halkla paylaşırlar.” derken sözlerini, “Buradaki tablo çoğu zaman iktidarların hoşuna gitmeyecek bir tablodur, ortaya çıkan sonuçlardan hoşlanmazlar. Ortaya çıkacak sonuçlardan hoşlansalar medyanın kendilerini halk adına denetlemesinden rahatsız olmazlar, rahatsız olduklarına göre halkın yani bir dönem sonra seçmen olabilecek, kendilerine oy verebilecek insanların bazı bilgilere, gerçeklere sahip olmalarını istemiyorlar. Bu nedenle basın üstünde bir engel oluşturmaya çalışıyorlar. Burada da iktidar dediğiniz elindeki devlet aygıtıyla kendisine konforlu bir alan yaratmaya çalışıyor. Gazetecileri ekonomik bir kıskaçla baskı altına almak ya da elindeki devlet gücüyle, yargıyla polis. gücüyle gazetecilerin gazetecilik yapacakları alanları daraltmak istiyorlar. Bu nedenle gazetecilerin gözaltına alınması, hele böyle sabaha karşı evleri basılarak, elleri kelepçelenerek gözaltına alınması, çok net gözdağı vermektir.” ifadeleriyle sürdürdü. “Hiçbir zaman özgür basın mücadeleyi kaybetmedi” Tüm dünyada muhtelif iktidarların, politik niteliği ne olursa olsun, medyayla uğraştıklarına dikkat çeken Bozkurt,  “Medyanın özgürlük alanını kısıtlamaya çalışmışlardır. Ama bu güne kadar basın özgürlüğü mücadelesi, karşısındaki iktidar ne kadar uzun süreli, uzun ömürlü ömrü, güçlü olursa olsun hiçbir zaman için bağımsız gazetecilik, özgür basın mücadeleyi kaybetmemiştir. Burada da gördüğümüz tablo budur.” diye konuştu. Bozkurt, “Yirmi bir yılda AK Parti iktidarı kendisine ait bir medya oluşturdu ama karşısında konumlanacak bir medyayı da bütün uğraşlarına rağmen yok edemedi, sindiremedi, geri adım attıramadı. Bu nedenle baskı ne kadar artarsa artsın, ne kadar çok gözdağı vermeye çalışırlarsa çalışsınlar tüm dünyada örnekleri olduğu gibi Türkiye’de de basın özgürlüğünün alanını daraltabilirler ama basın özgürlüğünü, gazetecilik yapılan bağımsız kurumları ortadan kaldırması çok mümkün değil, dünya pratikleri de bunu gösteriyor zaten.” dedi. “Amaç susturmak, susturamadıklarına da gözdağı vermek” Bildirici, “AKP iktidarı ilk günden beri medya kuruluşlarını devşirirken, denetim altına alıp sahiplerini değiştirirken, gazetecileri hapse atarken, işsiz bırakırken amacı neyse yine o.... Etkisizleştirmek, susturmak ve susturamadıklarına da gözdağı vermek, korkutmak.  Hapse atılıp aylarca iddianame bekleyen, günlerce emniyette bekletilen ama sonra yargıda ceza almadan salıverilen meslektaşlarımız var. Bu arkadaşlarımıza peşinen ceza veriliyor; hiçbir suç icat edemeseler dahi gözaltında, hapiste bir süre tutarak  burnunu sürtmeye çalışıyorlar.” değerlendirmesinde bulundu. “Baskı ve hukuksuzluğu giderek artırıyorlar” “İktidarın gazetecilere yönelik baskıcı politikaları etkili oluyor mu?” sorusuna ise Bildirici, “Elbette bir ölçüde başarılı, giderek  daha dar bir alan bırakıyorlar eleştirel, bağımsız ve muhalif gazetecilere. Toplumun bilgi alma kanallarını kıstılar epeyce... Ama yine de kendilerine aykırı gelen sesleri kesebilmiş, yok edebilmiş değiller. O nedenle de baskıyı, hukuksuzluğu giderek daha da artırıyorlar.  Önümüzdeki dönemde medyanın üzerindeki kara bulutları artırabilirler. Ama dijital çağda bütün mecraları kapatamazlar;  gazeteciler topluma bilgi ulaştırmanın yolunu bir şekilde bulur.” yanıtını verdi.