Güncel

Türkiye Yüzyılı'nda değişen bir şey yok: Haziran ayında 159 işçi hayatını kaybetti

Abone Ol
Haber: Erva Gün İş Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), haziran ayında ölen işçilerin sayısının 159 olduğunu bildirdi. İSİG Meclisi tarafından yayınlanan haziran ayı raporunda “Patlamalar, ezilmeler, göçükler, yüksekten düşmeler, elektrik çarpmaları...” vurgusu yapılırken ‘Türkiye Yüzyılı’nın ilk ayında işçiler için değişen bir şey yok’ denildi. Raporda işçi sağlığı ve güvenliğinin olmadığı belirtilerek güvencesizleştirmenin devam ettiği belirtildi. MKE Barutsan patlaması MKE Elmadağ barut ve roket fabrikasında bir ay önce meydana gelen patlamada beş işçi hayatını kaybetmişti. Raporda, MKE Barutsan’da patlamaya yer verilerek, olay anındaki kamera görüntülerine bakılarak hazırlanan bilirkişi raporunda hayatını kaybeden iki işçinin “asli kusurlu” fabrika yetkililerinin ise “tali kusurlu” olduğu aktarıldı. Raporda Petrol-İş yetkililerinin yaptığı açıklamaya yer verilerek, “Fabrikada anonim şirket yapısına geçildikten sonra dışarıdan, yani OSGB’den hizmet alımına dayalı işçi sağlığı modeline geçildiği, işçi kadrosunun yarı yarıya azaltıldığı, işçilerin sadece uzmanlaştıkları atölyelerde değil, o gün iş olan atölye hangisiyse orada çalıştırıldıkları, 'en az iş gücüyle en fazla üretim yapmak ve işçilik maliyetlerini minimuma çekmek' anlayışının hâkim olmaya başladığı belirtildi” denildi. Sıcakta çalıştırma Mevsimsel koşulların etkisine de değinilen raporda, sıcakta çalıştırılmanın iş sağlığı ve güvenliği açısından bir sorun olduğu yer aldı. Meclis, “İşçiler bu kadar sıcakta çalışmak zorunda mı? Bu kavurucu sıcakla bedensel gücümüz sınanmak zorunda mı?” diyerek kriterlerin olduğu ancak bunların uygulanmadığı ifade edildi. Yılın ilk altı ayında 889 işçi öldü İş cinayetlerinde 2023 yılının ilk altı ayında (Ocak’ta 120, Şubat’ta 213, Mart’ta 130, Nisan’da 122, Mayıs’ta 145 ve Haziran’da 159 olmak üzere) en az 889 işçi hayatını kaybettiği raporda belirtildi. İş cinayetlerinin haziran ayında işkollarına göre dağılımı ise şu şekilde yer aldı; “Tarım, Orman işkolunda 29 emekçi (11 işçi ve 18 çiftçi); İnşaat, Yol işkolunda 28 işçi; Taşımacılık işkolunda 20 işçi; Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 14 emekçi; Metal işkolunda 10 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 8 işçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 8 işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda 6 işçi; Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 6 işçi; Madencilik işkolunda 4 işçi; Tekstil, Deri işkolunda 4 işçi; Ağaç, Kâğıt işkolunda 4 işçi; Enerji işkolunda 4 işçi; Gıda, Şeker işkolunda 3 işçi; Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 3 işçi; Savunma, Güvenlik işkolunda 2 işçi; Çimento, Toprak, Cam işkolunda 1 işçi; elimizdeki veriler ışığında çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz 5 işçi hayatını kaybetti” 55 ilde iş cinayeti Raporda iş cinayetlerinin yaşandığı illeri de veren Meclis, Haziran ayında 55 şehirde ve yurtdışında dört ülkede (kısa vadeli çalışmak için gidilen veya Türkiye menşeili şirketlerde çalışan) iş cinayeti tespit ettiğini bildirdi. En fazla iş cinayeti 20 ölüm ile İstanbul’da iken sırasıyla 10 ölüm Ankara’da ve 8 ölüm ise Manisa’da gerçekleşti. “Kural koyucu önlemleri alır, aldırır” İSİG Meclisi'nden Gökhan Turan iş güvenliğini sağlanmasında yasal sorumlunun işveren olduğunu söyleyerek işçinin sorumluluğunun kurallara uymak olarak değerlendirildiğini belirtti. Yasalar çerçevesinde önlemlerin alınması gerektiğini belirten Turan, “Gerek 6331 Sayılı yasa ve gerekse 4857 Sayılı iş Kanununda (6331 sayılı yasa çıkmadan önce yer alan iş güvenliği maddeleri) İş yerleri denetimlerinin Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı bünyesinde yerine getirmektedir. Yani kural koyucu koyduğu kuralı denetler, gerekli yaptırımları uygular. Önlemleri alır, aldırır” ifadelerini kullandı. “Gerekli önlemler işveren tarafından geçiştirildi” İş güvenliğinin sağlanması yönündeki süreçleri anlatan Turan, “Çalışan; işyerindeki riskler, önlemler, şikayetler, prosedürler hakkında bilgilendirilir. İşveren ve denetim mekanizmasının işlemediği düşünülerek, sisteme bir aracı daha yerleştirilmiş, temsilci bu aracı çalışan ve çalışanların oyu ile seçilmesi esas. Bunu da işveren kendi bakış açısıyla değiştirmiş” dedi. İş güvenliğinin sağlanması için gerekli görülen işlemlerin işveren tarafından geçiştirildiğini aktaran Turan, “İşveren denetim mekanizmasını denetlemedi, temsilci işveren tarafından atandı, İş Sağlığı ve Güvenliği kurullarında elimiz kolumuz bağlandı. Turan, “Son bir umut olarak örgütlü mücadelemiz var” diyerek sendikanın bu süreçte birlikte paylaşım yapılabilecek belki de son yer olduğunu vurguladı. “İşi takip eden her çalışan kazanın nereden geldiğini bilir” İş güvenliği önlemlerin çok basit önlemler olduğunu söyleyen Turan, işverenin bu önlemleri almaması nedeni olarak işin uzun sürmesi olduğunu belirtti. Alınan önlemlerin iki hedefi olduğunu vurgulayan Turan, “Hareket sınırlaması ve işin dikkat açısından yavaş yapılması. İşin teknik riskleri varsa bunları değiştirmek veya sağlığa zararsız hale gelecek planlamayı yapmak. İşi takip eden ve konuya yoğunlaşan her çalışan aslında kazanın geldiğini bilir. Ancak ekonomik koşullar, günümüz iş kaygısı bunların görünmesini öteler” dedi. “Çözüm basit, önlem almak” Sorunun çözümünün basit olduğunu ve önceliğin önlem almak olduğunu dile getiren Turan, “Bazı Kurumsal firmalarda iş kazası sayacı görürüz. Çok normal aynı işçiler başka bir yerde kazaya kurban giderken burada neden gitmiyor sorusu aslında bize basit görülmeyeni gösterir” açıklamasında bulundu.  “Denetim mekanizması çalışmıyor” Turan, işverenlerin Türkiye’deki çalışma koşulları ve çalışma şartlarının birilerinin sömürülmesi düzeni ile yürütüldüğünü söyleyerek, “İşverenler dönemsel faaliyet gösteriyorlar. Teknik olarak yarışmacı yapıdan uzak ve standart dışı çalışmayı tercih ediyorlar. Denetim mekanizması da çalışmayınca çalışanlar açısından koşullarda ilerleme gerçekleşmiyor” dedi. “İklimsel koşullar iş kazalarının nedeni” İş cinayetlerinin birçok nedeni olduğuna belirten Turan, “İşin gerektirdiği efor dışında ek efor harcanmasına neden olan iklimsel koşullar belki de birçok iş kazasının nedenini oluşturuyor.  Örneğin bugün işyerinde kayıp düşen kaza geçiren kişinin kaza geçirme nedenini bilemeyiz” açıklamasında bulundu. “Mevsimsel koşulların gizlenebilir etkisi olabilir” Mevsim koşullarının farklı türde etkileri olabileceğine değinen Turan, “Mevsim koşulları tespiti zor olan risk koşullarıdır. Herkeste aynı etki oluşmaz. Gizlenebilir etkiler olabilir. Risk önlem almak gerekir. Son raporda ölen işçilerimizin %12 si kalp krizi nedeni tespit edilmesi zor. İklim koşulları değil diyemeyiz” ifadelerini kullandı. “İş kollarında da mevsimsel koşullar farklı olabilir” Turan, “Çevre ve iklim koşulları bölgesel olarak farklılık gösterirken iş kolları açısından da farklılık gösteriyor” diyerek bu dönemde özellikle nemden kaynaklı bunalmalar olacağına değindi. Turan, devamında şunları söyledi; “Sıcaklığa ve vücut ısısı dengesi için sıvı tüketiminin arttırılması, şeker kullanımının azaltılması, sıcaktan iştah kapanması sonucu tansiyon düşmesine ve açlık şekeri yükselmesine karşı önlemler alınmalı. Bazı hassasiyeti olan personellerimiz dikkatli çalıştırılmalı. Ara dinlenmeleri artırılmalı, kaynak vb işlerimiz imkan varsa günün uygun zaman dilimlerine yayılmalı. Bu tarz işlerden kaynaklı cilt kanserleri, solunum sorunları önlenmeli. Yüksekte çalışmalar  günün erken saatlerinde yapılmalı. Ek önlemler alınmalı. Öğle yemekleri yapılan işe uygun   sıvı kaybı göz önünde tutularak verilmeli. Mevsim gereği iş elbiseleri ortam çalışma koşullarına uygun ek ağırlık getirmeyecek şeklide tedarik edilmeli.”