Esin Özdemir
Türkiye yaşlanıyor, 'yaşlı yoksulluğu' ise giderek derinleşiyor. Bütün yaş gruplarının karşılaştığı ekonomik sorunlar, en çok yaşlıları etkiliyor.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2023 yılına ilişkin yayımladığı “İstatistiklerle Yaşlılar” verilerine göre, ülke nüfusunun yaş yapısı değişti. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı 2018 yılında yüzde 8,8 iken 2023 yılında yüzde 10,2'ye yükseldi. Bununla birlikte, iş gücü istatistiklerine göre, Türkiye genelinde yüzde 53,3 olan iş gücüne katılma oranı, yaşlı nüfus için yüzde 12,2 oldu.
65+ Yaşlı Hakları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ferhat Boratav, yaşlı nüfus artışına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
“Emeklilik, yıllarca çalışan insanların özerk bir hayat sürmesine yetmiyor”
Ülkemizin yaşlanmanın getirdiği çeşitli sorunlara ve ihtiyaçlara ayırabileceği kaynak konusunda ciddi sıkıntıları olduğunu vurgulayan Boratav, Prof. Dr. Özgür Arun’un “Türkiye yaşlanma sürecini zenginleşemeden yaşıyor” sözünü hatırlattı. “Özellikle son yıllarda yoksullaşarak yaşıyor” diyen Boratav, şöyle konuştu:
“Bunun son örneğini seçimlerden önce emeklilerin maaşı konusunda gördük. Bütün siyasiler tarafından açık şekilde kabul edilen bir ihtiyacı, Türkiye karşılayamadı. Yıllarını çalışarak geçirmiş insanların çalışma hayatının sonunda aldıkları emeklilik, onların özerk bir hayat sürmesine yetmiyor. Bırakın emekliliğin tadını çıkartmayı, hayatta kalabilmek için çalışmak zorunda kalıyorlar. Bu ciddi bir durum.”
‘Yoksunlaşmak, yoksullaşmak ve yalnızlaşmak’
Emeklilik ile birlikte gelen üç olguya işaret eden Boratav, bunlardan birincisinin yoksullaşma olduğuna dikkat çekti. Dünyanın hemen her yerinde emeklilerin bir ölçüde yoksullaşma yaşadığını söyleyen Boratav, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İkinci olgu, ‘yoksunlaşma’ süreci. Yoksunlaşma, bazı olanakların kaybedilmesinin ardından ortaya çıkıyor. Üçüncüsü ise yalnızlaşmak. Yaşlanmak, genellikle ‘yoksunlaşmak, yoksullaşmak ve yalnızlaşmak’ anlamına gelebiliyor. Çeşitli araştırmalar yalnızlaşmanın yaşlılar açısından ciddi bir sağlık sorunu haline geldiğini gösteriyor. Yalnızlık ile yaşlı sağlığının bozulması arasında ciddi bağlantılar var. Bu üç olgu, bütün dünyada yaşlılar açısından önemli bir sorun. Bu tehditi azaltmanın, bu tehdit ile başa çıkmanın çeşitli yollarını bulmamız gerekiyor. Her şeyden önce bu durumun farkına varmalıyız. Çünkü farkındalığı olan bir durum değil. Biz hala ‘Yaşlılar bizim başımızın tacı. Onları aile ocağı içerisinde, evimizin bir köşesinde severiz bakarız’ varsayımı ile ilerliyoruz. Türkiye’de yalnız ya da eşiyle yaşayan haneler bütün yaşlı nüfusun yarısından fazla. Bunun farkında olmalıyız.”
“Türkiye uzun yıllar boyunca yaşlandığının farkına varmadı”
Öte yandan, 65 yaş üstü nüfusun yüzde 10 ve üstüne çıkmasının bir ülke nüfusunun artık yaşlanmış bir nüfus olduğuna işaret ettiğini belirten Boratav, “Genç nüfusa sahibiz diye bir ön kabul ile hareket ediyoruz. Bu ön kabul o kadar güçlü ki Türkiye uzun yıllar boyunca yaşlandığının farkına varmadı. Artık rakamlar kaçınılmaz bir şekilde bu gerçeği ortaya koyuyor. Genel kabul edilen ölçütlere göre, 65 yaş üstü nüfusun yüzde 10 ve üstüne çıkması, bir ülke nüfusunun artık yaşlanmış bir nüfus olduğuna işaret ediyor” dedi.