Genel

Türkiye seçimsiz dört yıl geçirebilecek mi?

Abone Ol

Gazeteciler Cemiyeti tarafından Avrupa Birliği desteğiyle yürütülen Demokrasi için Medya/Medya için Demokrasi (M4D) Projesi kapsamında, tecrübeli gazeteciler Nurcan Gökdemir ile Hıdır Göktaş’ın katılımlarıyla “Türkiye’de seçimsiz yıllar mı başlayacak? “Gazeteciler gözüyle yerel seçimler süreci” başlıklı söyleşi düzenlendi. Söyleşide, 31 Mart’ta gerçekleşecek olan yerel seçimler süreci değerlendirildi. Seçim süreci siyaset muhabirliği üzerinden değerlendirilirken seçim sonrası Türkiye’de şekillenecek olan siyasi konjonktür ele alındı. 

DİCLE KAVAK EKMEKCİ/ANKARA - Gazeteciler Cemiyeti tarafından Avrupa Birliği desteğiyle yürütülen Demokrasi için Medya/Medya için Demokrasi (M4D) Projesi kapsamında düzenlenen Perşembe söyleşilerinin bu haftaki konukları tecrübeli gazeteciler Birgün Gazetesi Ankara Temsilcisi Nurcan Gökdemir ile Hıdır Göktaş oldu.  “Türkiye’de seçimsiz yıllar mı başlayacak? “Gazeteciler gözüyle yerel seçimler süreci” söyleşisi kapsamında siyaset muhabirliği boyutuyla seçim süreci gazetecilik mesleği üzerinden değerlendirildi. Gazeteci Yıldız Yazıcıoğlu’nun moderatörlüğünü üstlendiği söyleşide, 31 Mart’ta gerçekleşecek olan yerel seçimler süreci konuşuldu. Yerel seçimler sonrasında mevcut takvim uyarınca 2028 yılındaki Genel Seçimler ile Cumhurbaşkanlığı Seçimine değin Türkiye’nin seçimsiz dört yıllık süreci nasıl geçirebileceği ele alındı. Seçim sonrası Türkiye’de siyasi ve toplumsal ortamın nasıl şekilleneceğini irdelendi.
Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcılarından Yusuf Kanlı’nın açılış konuşmasıyla başlayan söyleşide Gökdemir ve Göktaş, Türkiye’nin 31 Mart’ta gireceği seçim süreci ile, seçim sonrası yaşanacak dört yıllık seçimsiz dönem üzerine soruları yanıtladı. Yazıcıoğlu’nun “Türkiye’de son seçimden sonra resmi takvim uygulanırsa dört yıl seçim olmayacak. Dört yıl boyunca Türkiye seçimsiz bir dönem geçirebilecek mi?” sorusuyla Türkiye’nin  seçim süreci sonrasında yaşayacağı döneme yönelik değerlendirmesini talep ettiği Gökdemir, sözlerine Türkiye’de siyasetin öngörülemez bir hal aldığını vurgulayarak başladı. Gökdemir, “Siyasi muhabirliğin çok zor olduğu bir dönemdeyiz. Siyasi ortamdaki istikrar tahmin edilemez bir hal aldı. Mevcut siyasal iktidar ne zaman güven tazelemek istese, Türkiye seçime gitti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, güven tazelemek üzere girdiği her seçimden çoğunlukla güç tazeleyerek çıktı. Türkiye’nin dört yıllık süreçte seçime gidip gitmeyeceğini 1 Nisan sonrası göreceğimiz sonuç belirleyecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimlerden zayıf çıkarsa, güç tazelemek için koşulları zorlayarak ülkeyi seçime götürebilir” dedi. Erdoğan’ın 31 Mart Yerel Seçimlerinden zayıflayarak çıkması varsayımında büyük bir kampanya süreciyle Türkiye’yi erken bir seçime götürebileceğini belirten Gökdemir, Erdoğan’ın seçmenin nabzını tutabilen bir lider olduğunu belirtti.
Göktaş ise Yazıcıoğlu’nun  “Türkiye seçimsiz yıllar yaşayabilir mi” sorusuna ilk olarak yasal takvime göre 2028 yılı öncesinde Milletvekili ya da Cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılmayacağını söyleyerek başladı. Göktaş açıklamasında, “Erdoğan süresini 2028 yılına kadar kullanabilirse yeni bir anayasal düzenleme getirecek gibi duruyor. Son kez aday olabilmesi için anayasal açıdan Meclisin karar alması gerekiyor. Siyasi olarak dört yıllık süresini kullanacaktır. Konuyu ekonomik açıdan ele alırsak, şayet siyasi kazanç sağlayacakları bir ekonomik konjonktür ortaya çıkarırlarsa bir ihtimal seçimleri erkene çekebilir. Fakat bu sorunun cevabı 31 Mart sonrası çıkacak sonuca göre belirlenecek” diye konuştu. Göktaş, iktidarın siyasi ve ekonomik açıdan sürdüreceği durumun yanı sıra muhalefet partilerinin de erken seçim süreci açısından belirleyici olacağını söyledi. Ekonomik sorunlar karşısında oluşacak toplumsal yakınmaların muhalefet partileri tarafından organize edilerek toplumsal bir muhalefet oluşturmaları halinde sürecin farklı işleme ihtimali olduğunu da belirten Göktaş, “Ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) şuan kendi içinde karışık olmasına rağmen toplumsal muhalefeti yönetebilirse erken seçim talebi olabilir. Bu durum gerçekleşmediği takdirde Erdoğan dört yıllık süreci sonuna kadar kullanmak isteyecektir” ifadesinde bulundu. 
Seçim sonrası dönemde anayasa değişikliği yapılır mı?
Moderatör Yazıcıoğlu, Cumhur İttifakının Meclis eliyle anayasal değişiklik yapma ihtimalinin olmadığını Meclis aritmetiği üzerinden hatırlattı. Yazıcıoğlu, anayasal değişiklik için halk oylaması gerektiğini ve halk oylamasıyla da yeni bir seçime gidileceğini belirterek konuklarına anayasa değişikliği açısından süreci nasıl değerlendirdiklerini sordu.  Göktaş, Erdoğan’ın 400 milletvekilini bularak anayasayı Meclisten geçirmeyi tercih edeceğini ve referanduma gitmek istemeyeceğini belirtti.  Göktaş devamla, “Erdoğan’ın referanduma gittiği senaryoda, şayet kaybederse ilk kez bir referandumda kaybetmiş olacağı için bu riski almak istemeyecektir. Cumhurbaşkanı Erdoğan Anayasa paketi hazırlayarak 400 milletvekilini bulmaya çalışacaktır. İktidar partisi anayasa değişikliği yapmak istediği zamanlarda iki paket hazırlar. İlki kamuoyuna sunacağı  ambalajı güzel olan demokrasi, Avrupa Birliği gibi vurguların yapıldığı pakettir. İkincisi ise kendileri için hazırladıkları maddelerin yer aldığı pakettir. Anayasal paketin asıl amacı, içerisine kendisine Cumhurbaşkanlığı sürecinde tekrar seçilebilme imkanı sağlayacak maddelerdir” dedi.
Yazıcıoğlu’nun, “Cumhurbaşkanı anayasayı değiştirmek için Mecliste 400 milletvekilini bulmayı mı tercih eder yoksa halk oylamasına sunmayı mı?” sorusuna Gökdemir, Cumhurbaşkanının referanduma girmeyi göze alamayacağını söyleyerek yanıt verdi. Gökdemir açıklamasında, “İktidar Partisi son seçimlerde oy oranını 30’lara düşürdü. 20 yıllık iktidarında artık eski gücünün toplumda karşılığının olduğunu düşünmüyorum. Referandumla anayasada yeniden değişiklik yapması o kadar kolay değil.  Bu nedenle referanduma gitmeyecektir. Öte yandan 400 milletvekilini bulma ihtimali de düşük olacağından Meclisin de, toplumun da bir anayasaya değişikliği referandumuyla karşı karşıya kalacağını düşünmüyorum” diye konuştu.
Deneyimli gazeteciler Gökdemir ve Göktaş, muhalefet açısından seçimsiz yılların nasıl şekilleneceği konusundaki görüşlerini de paylaşarak bazı partilerin ortadan kalkacağı ve bazı liderlerin değişeceği yönünde açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, başta İstanbul olmak üzere birçok ilde adayları yeniden seçilirse kendisine soluklanma imkanı sağlayacağını belirten Gökdemir, “Seçim sonrası süreçte İYİ Parti çözülecek, Gelecek Partisi ve DEVA Partisi ümit vadetmiyor. DEM Parti’nin durumu biraz farklı olmakla birlikte her koşulda o yapının varlığını sürecektir. Fakat esas büyük dönüşüm CHP’de yaşanacaktır. İki durumda da CHP’de iç mücadele çok sert olacaktır. İmamoğlu kazanırsa 2028’de güçlü bir Cumhurbaşkanı adayı olarak karşımıza çıkacaktır. Kaybederse de yine siyaset sahnesinde güçlü bir lider olarak devam edecektir. CHP’nin seçim sonrası yapılacak ilk kurultayı sonrasında farklı sonuçlar olacaktır. Kısacası en büyük sarsıntı İyi Parti ve CHP’de yaşanacaktır” diye konuştu. 
Göktaş: “Yerel seçimler kaybedeni az kazananı çok sonucunu ortaya çıkarabilir”
Göktaş ise, Yazıcıoğlu’nun seçim sonrası muhalefet partilerinin durumu üzerinde sorduğu son soru üzerine yaptığı açıklamada, “CHP açısından değerlendirmek gerekirse, İmamoğlu İstanbul’u kazanırsa gücünü tahkim etmiş olacak ve kendisini 2028’de Cumhurbaşkanı adayı olarak görmek mümkün olacak. CHP açısından İmamoğlu kazansa da kaybetse de Özgür Özel emanetçi konumuna düşecek. Bu durumda Özel ile Kemal Kılıçdaroğlu arasında bir ittifak olur mu bunu göreceğiz.  İmamoğlu kaybederse ilk kurultayda genel başkanlığa adaylığını koyabilir. Kazanırsa 2028’de CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olarak karşımıza çıkar. Yeniden Refah ile Saadet Partilerine denklemine bakarsak, Saadet Erbakan geleneğinin manevi mirasçısı. Yeniden Refah ise maddi mirasçısı. Yerel seçimlerden sonra Yeniden Refah ön plana çıkabilir çünkü oylarını yüzde 3’ün üzerine çıkarmayı amaçlıyor” dedi. Göktaş süreci İYİ Parti üzerinden de değerlendirerek her durumda İYİ Partinin kaybeden olacağını söyledi. 29 Mayıs sabahından itibaren İYİ Parti’de yönetimden ve politika belirleyecek olan insanlardan istifaların geldiğini belirtti. Göktaş açıklamasında devamla, “İYİ Parti’den Milliyetçi Hareket Partisi’nden ayrılarak partiyi merkeze çekme amacıyla yola çıktığı insanlar ayrılıyor. Daha çok Milliyetçi güruh kaldı. Seçime kadar onlarla devam ettikten sonra siyaset sahnesinden silinebilir. Altılı Masanın dağılmasından önceki gücünü İYİ Parti bir daha bulamayacaktır. DEM Parti’nin kendisine yönelik belediyeleri yine alacağını düşünüyorum. Seçim sonrası yine Öcalan’ın durumu ve Kürt sorununun çözülmesi üzerine konular gündeme gelecek. Seçimden sonra bu sorunlar üzerinden AKP ile görüşmeler gündeme gelebilir” ifadelerine yer verdi. 
Muhalefetin adayları Cumhurbaşkanı’na karşı yarışıyor
Son olarak bir ay sonra yerel seçimler ile sandığa gidecek olan Türkiye’de iktidar ve muhalefet partisi adaylarıyla ilgili istişare edildi. Moderatör Yazıcıoğlu ve deneyimli gazeteci konukları, seçimler konusunda belirleyici kişinin Recep Tayyip Erdoğan olduğu üzerine hemfikir olurken muhalefet adaylarının tamamının aslında Erdoğan’a karşı yarıştığını belirttiler.