Haber: Ahmet Çağatay Bayraktar

Elektrikli şarj istasyonlarının artması, özellikle Çin merkezli firmaların Türkiye pazarına giriş yapması ve Togg teslimatlarının hızlanması sonrası Türkiye'de elektrikli otomobil sayısı son dokuz ayda yüzde 5.3’ü elektrikli yüzde 9’u ise hibrit araçlar oldu. TÜİK Motorlu Kara Taşıtları Eylül ayı verilerine göre Eylül ayı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı 14 milyon 967 bin 44 adet otomobilin ise yüzde 36,0'ı dizel, yüzde 33,8'i LPG'li, yüzde 28,2'si benzinli, yüzde 1,3'ü hibrit ve yüzde 0,3'ü elektrikli araçlardan oluşuyor. İçten yanmalı motorlu araçların sayısındaki artış devam etse de elektrikli otomobil sayısındaki artış sadece sokaklara yansımıyor. Geçen yıl sonunda Türkiye'de elektrikli otomobil sayısı 14 bin 552 iken bu yılın eylül sonu itibarıyla 3,5 katına çıkarak 51 bin 219'a ulaştı.

Elektrikli araçların pazar payı 2023'te yüzde 4 arttı

Eylülde trafiğe kaydı yapılan araçların yüzde 13,3'ünü elektrikli araçlar oluşturdu. Geçen yıl eylülde 920 elektrikli aracın kaydı gerçekleştirilirken bu yılın aynı ayında sayı 10 katını geçerek 9 bin 832'ye yükseldi. Uzmanlar yıl sonuna kadar 60 bine yaklaşan elektrikli araç satışı bekliyor. Küresel piyasada ise 2022’de 10 milyonu aşan elektrikli araç satışının 2023’te 15 milyona çıkması bekleniyor. Bu da yıllık üretilen yaklaşık 81 milyon aracın 2022’de yüzde 14 olan Pazar payının 2023’te yüzde 18 olması anlamına geliyor. Sektör yetkilileri Türkiye’deki otomobil kullanıcılarının elektrikli araçlara ilgisinin olduğu fakat araç menzil kapasitesi ve şarj istasyonları konusunda soru işaretlerinin bulunduğu belirtiliyor. Diğer bir soru işareti ise son günlerde uluslararası basında da yer alan kaza ve yangın haberleri. Türkiye’nin elektrikli araç dönüşümü için kritik olan eğitimler, elektrik güvenlik ekipmanları, izolasyonlu malzemeler, elektrik ölçüm cihazları, Li-ion yangın söndürme sistemleri üzerine çalışan E-Autotrek Otomotiv şirketinin kurucu ortağı Hasan Cem Çıtak, elektrikli araçların güvenliği konusundaki soruları 24 Saat için yanıtladı.

Bakan Güler: Kıbrıs’ta meşru çıkarlarımızı koruyacağız Bakan Güler: Kıbrıs’ta meşru çıkarlarımızı koruyacağız

Türkiye’nin elektrikli araç dönüşümünde bir ara dönemde olduğunu söyleyen Çıtak, gündeme gelen elektrikli araç yangınlarını şu şekilde değerlendirildi: “Elektrikli araç yangınlarının normal araç yangınlarına göre farklı değerlendirilmesi gerekiyor. Çünkü araçların mekanizmaları farklılık gösteriyor. Elektrikli araç yangınları bin derecenin üzerine çıkan sıcaklıklara ulaşıyor, ortaya çıkan gazlar oldukça zehirli gazlar. Lityum-iyon bataryalar termal kaçış adını verdiğimiz tepkiyi gösteriyor, sonrasında ise durdurulması zor bir reaksiyon yaşanıyor. Öncesinde batarya içinde hücre adını verdiğimiz bölümlere, sonrasında ise araç çevresine hızlıca sıçrıyor.”

Park noktalarında önlem alınmalı

Elektrikli otomobil kullanıcılarının böyle bir durumda yangını söndürmek için herhangi bir şey yapmamaları gerektiğini söyleyen Çıtak, “Bu yüzden araçların içerisinde lityum iyon batarya söndürücü gibi ekipmanların bulunması tavsiye edilmiyor. Bu yüzden itfaiyelerin ve elektrikli araç servislerinin yangınlara karşı önlem alması gerekiyor. Başta alışveriş merkezleri olmak üzere elektrikli araç park noktalarında da önlemlere dikkat edilmeli” şeklinde konuştu.

Sürücü müdahalesi tavsiye edilmiyor

Elektrikli araçların sahip olduğu bataryalar lityum-iyon özelliğine sahip ve bu da herhangi bir yangında bu araçların alışılagelen yöntemlerle söndürülmesini zorlaştırıyor Herhangi bir kaza durumunda aracın elektiksizleştirilmesi için öncelikli önlemlerden birisi de araçlarda bulunan “service plug” olarak adlandırılan şaft. Bu sayede herhangi bir yangın ve kazaya karşı sürücü bu şaftı kullanarak araçtaki elektrik akımını kesebiliyor. Şaftın yerinin marka ve modele göre değişiklik gösterdiğini söyleyen Çıtak, çoğunlukla sürücü koltuğunun yanında yer aldığını belirtti. Çıtak elektrikli araçların güvenilir koşullar sağladığını vurgulayarak, “Herhangi bir kaza durumunda aracın elektriksizleşilmesi için öncelikli önlemlerden birisi de elektrikli ve hibrit araçlarda bulunan ‘service plug’ ya da’MSD’ olarak adlandırılan anahtarın bataryadan ayrılması suretiyle bataryanın enerjisinin bataryada hapsedilmesi. MSD’nin yeri araçtan araca değişmekle beraber bir kaza durumunda itfaiyenin bu anahtarı kullanarak aracı elektriksizleştirme suretiyle müdahalesi söz konusu" dedi. 

Elektrikli araçların mevcut araçlar arasında en güvenilir teknolojiye sahip olduğunu belirten Çıtak, “Güvenlik ve sürüş konusunda en az sorun yaşanan araç türü elektrikli araçlar. Elektrik donanımını korumak anlamında alınan önlemler de birçok teknolojiyi barındırıyor. Bu anlamda elektrikli araçlar hem yaya hem yolcu hem de sürücü güvenliği konusunda yeterli donanıma sahip” şeklinde konuştu.

Editör: Ahmet Çağatay Bayraktar