Merkez Bankası'nın 2025 programı belli oldu Merkez Bankası'nın 2025 programı belli oldu

Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu’nun taklit ve sahte ürünlerle mücadelede bağımsız bir soruşturma kurumu olarak çalışan Avrupa Dolandırıcılıkla Mücadele Bürosu (OLAF)’ın yayınladığı, Türkiye’den Avrupa’ya giden balların önemli bir bölümünün taklit ve tağşişli olduğuna ilişkin araştırmanın sonuçlarını kabul etmediklerini açıklayarak, söz konusu sahte balların ve ilgili firmaların şeffaf bir şekilde paylaşılmasını talep ederek resmi girişimlerde bulunacaklarını belirtti

NAZ AKMAN/ANKARA - Avrupa Birliği (AB) Komisyonu’nun taklit ve sahte ürünlerle mücadelede bağımsız bir soruşturma kurumu olarak çalışan Avrupa Dolandırıcılıkla Mücadele Bürosu (OLAF) yayınladığı raporda Türkiye’den Avrupa’ya ihraç edilen 15 baldan 14’ünün tağşişli olduğunu öne sürdü. OLAF, son yıllarda 16 üye ülkede 320 numunenin kontrol edildiğini, bunlardan yüzde 46’sının AB kurallarını ihlal ettiğinden şüphelenildiğini belirtti. Zengin florası ve arı ırk ve ekotip varlığıyla bal üretiminde dünyada ikinci sırada yer alan Türkiye, yıllık yaklaşık 118 bin ton bal üretimiyle arıcılık sektörünün amiral gemisi olarak biliniyor. 3 bin 900’ü endemik olmak üzere yaklaşık 10 bin doğal bitki türüne sahip olan Türkiye’de bu bitkilerin yaklaşık 500’ü bal veriyor. Dünyada bulunan 27 bal arısı alt türünün 6 tanesine sahip olan Türkiye’de 9 ay arıcılık faaliyeti yapılıyor. Dünya arıcılık sahnesinde önemli bir aktör olan Türkiye aleyhine sonuçlanan rapora en büyük tepki Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği’nden geldi. Şahin, “Raporu yayınlayarak bir kaosa meydan verilmemelidir” Birlik, Avrupa’ya Türkiye’den ihraç edilen 15 baldan 14’ünün tağşişli olduğu iddiasını kabul etmediklerini belirterek, söz konusu sahne bal ve bunların üretimini yapan firmaların şeffaf bir şekilde paylaşılmasını talep etti. Konuya ilişkin sorularımızı yanıtlayan Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Genel Bakanı Ziya Şahin, “Dünyaya bal ihraç eden en güçlü ülke olan Türkiye’ye yönelik bu raporun verileri kabul edilemez. Bu raporu yayınlayarak bir kaosa meydan verilmemelidir. Raporun verilerini kabul etmiyor, iddiaya konu balların ve firmaların açık bir şekilde bildirilmesini talep ediyoruz. Bu konuda OLAF’a resmi olarak başvurumuzu yapmaya hazırlanıyoruz. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın da rapora karşı gerekli adımları atmasını bekliyoruz” dedi. “Dünyaya bal satmak zorundayız, satarken de dürüstüz” Üreticilerden firmalara bal satışı yapılmadan önce bala dışarıdan (şurup, enzim, aroma ve renk maddeleri) gibi maddelerin eklenmediği ve kimyasal kalite kriterlerine (diastaz sayısı, prolin, glikoz/früktoz oranı, HMF) ilişkin Türk Gıda Kodeksi Bal Tebliği uygunluğuna yönelik detaylı analizlerin yapıldığını dolayısıyla üreticinin ihracatçıya balı satarken söz konusu evrensel kriterlere uygunluk çerçevesinde adım attığını belirten Şahin, “Bu veriler Tarım ve Orman Bakanlığı veya arıcılık sektörüyle paylaşılmıyor. Söz konusu analizler tüm dünyada kabul gören NMR teknolojisiyle yapılıyor. Öte yandan ülkemizde bal ihracatının nasıl bilimsel yöntemlerle yapıldığına değinmek istiyorum. Bir bal ihraç edeceğimiz zaman ihracatçı arkadaşlarımız sözleşme yapmadan önce çok sayıda detaylı analizler yapıyor. Üreticiden bu balı alırken (diastaz sayısı, prolin, glikoz/früktoz oranı, HMF, şurup, enzim, aroma ve renk maddeleri) gibi değerlere bakarak, satış yapabilecekleri kurallara göre hareket ediyorlar. Eğer kriterlere uyuyorsa o zaman üreticiden balı satın alırlar. Bu nedenle balda bir hile varsa zaten ihracatçı arkadaşlarımız üreticiden ürünü almazlar. Kaldı ki raporda ithal eden ülkelerin saha denetimlerini yeterli yapmadıkları için bazı sahte ballarla karşılaştıkları bu ülkelerin de birtakım eksiklikleri olduğu belirtiliyor. Açıkça çağrıda bulunuyoruz, sahte ballar hangi firmadan alındıysa o firma devlete şikayet edilsin, yaptırımlar uygulansın. Birkaç firma özelinde tüm sektörü karalayamazsınız. Kuru kuruya tüm arıcılık sektörümüzü suçlayamazsınız. Bunu reddediyoruz. Biz dünyaya bal satmak zorundayız, satarken de dürüstüz. OLAF’a Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği olarak cevabımızı vereceğiz. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın da gerekli adımı atmasını bekliyoruz” çağrısında bulundu. “Balda herhangi bir taklit ve tağşiş var ise balın ihracatı zaten mümkün olmamaktadır” Bugüne kadar OLAF’ın benzer şekilde taklit ve tağşişe ilişkin herhangi bir rapor yayınlamadığını söyleyen Şahin, geçmiş yıllarda Türkiye’den ihraç edilen balların “sahte” olduğu iddiasıyla geri gönderilmediğinin altını çizerek, balın ihraç sürecine ilişkin detaylı bilgiler verdi. Şahin, “İhracı yapılacak bal üreticilerden analiz yapılarak ihracatçı firmalar tarafından alınmakta. Balın ihracatının yapılabilmesi için, ihracat yapılacak tüm parti hazırlanarak ve Ekonomi Bakanlığı denetmenlerince numune alınarak mühürlenmekte. Bağımsız kurumlarca yapılan analiz sonucu balın ihracına izin verilmektedir. Şayet balda herhangi bir taklit ve tağşiş var ise balın ihracatı zaten mümkün olmamaktadır. Ülkemiz tarafından rutin uygulanan prosedürlerin haricinde ülkemizden bal ithal eden firmalar da balı almadan numune istemekte ve analiz sonuçlarında bir sorun olmadığı takdirde alımı gerçekleştirmektedir. Bu prosedürler Türkiye’den çıkmadan uygulanmakta, aynı şekilde ithalatçı ülke de ürünü kendi gümrük işlemlerine tabii tutarak kabulünü gerçekleştirmektedir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin yurt dışına bal ihracatı serbest ancak ithalatı yasaktır. Balı yurt dışına ihraç edeceğimiz zaman Ekonomi Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın kriterlerine uygunluk gösterilir, burada hileli bir şeyin olması söz konusu olamaz. Dolayısıyla bu konuda yurt dışından gelebilecek iddiaların ilk adresi Türkiye Cumhuriyeti devletidir. Bir kaosa meydan verilmemelidir. Şimdiye kadar OLAF araştırma sonuçları yayınlanmadı, dolayısıyla böyle bir sonuçla karşılaşmadık. Geçmiş yıllarda sahte denilerek yurt dışından dönen balımız da olmadı. Son 6 yıldır böyle bir şey görmedik. Bizler ihracatçı dernek veya birlik değiliz, üreticiyiz. Bizden bal alınırken kurallara analizlere uygun alım yapılıyor. Ancak satış yapılırken ki süreci bilemeyiz” dedi. Çam balı için transplantasyon şart! Son olarak dünyada çam balı üretiminin yüzde 92’sini gerçekleştiren Türkiye’de, son yıllarda yaşanan orman yangınları, seller ve afetler nedeniyle beş hektarlık orman alanının yandığını ifade eden Şahin, söz konusu bölgelere orman nakli (transplantasyon) yapılması gerektiğine işaret ederek, “Tüm dünyaya ürettiğimiz balın kalitesini göstermek için bilimsel çalışmalara her türlü destekte bulunduk. Ulusal balımız olan Çam Balının kimliklendirme çalışması yapılarak standardı çıkarıldı. Yine kestane, geven, ayçiçeği, pamuk ve narenciye ballarımız Monofloral Ballar projesi ile araştırılarak, kendine has özellikleri ortaya çıkarıldı. Yıllarını çam ağaçlarının dibinde geçiren, Türk çam balını çalışan ilk kişi olarak çam balı Türkiye’nin özgün bir balıdır. Dünyaya namı salınan bir baldır fakat ülkemizde kıymeti yeterince bilinmiyor. Yangınlar, seller, afetler oldu beş hektar orman alanımız yandı. Oraya yani Muğla’ya tüm Türkiye’den arıcılarımız geliyor. Beklentimiz halihazırda çam alanları idaresinden yani bölgeden sorumlu olan Orman Genel Müdürlüğü’nün transplantasyon yapması. Türkiye 110 bin ton bal üretiyor bunun 40-45 tonu çam balı. Biz 100 bin ton çam balı üretsek bunu satma potansiyeline sahibiz. Genel müdürlük bize kulak vermesini istiyoruz, 20 yıldır bunun mücadelesini veriyoruz, 20 senedir sonuç almış değiliz” sözlerine yer verdi.

Editör: Ahmet Ertüm