Türkçe Dil Bayramımız kutlu olsun-2
Ergun MENGİ
Ergun MENGİ
Almanya, İtalya ve Fransa, dillerini koruma ve geliştirmek için tüm yabancı film ve dizilere seslendirme (dublaj) zorunluluğu getirmiştir . Aslında, alt yazılı orijinal bir film yerine seslendirme yapmak çok masraflıdır. Ancak, bu ülkeler lisanlarının İngilizce kelimelerle bozulmasını önlemek maksadıyla seslendirmeyi mecbur tutmuşlardır .
Dilimizi kaybetmek demek, benliğimizi, kimliğimizi kaybetmek demektir. Türkçemizdeki bozulma sürdürülemez hale gelmiştir. Türkçesi varken örneğin İşlevsel yerine niçin fonksiyonel, etkin yerine aktif, nesnel yerine objektif, dayatmak yerine empoze etmek, ara sınav yerine midterm, özgün yerine orijinal, simgesel yerine sembolik kullanırız.
Bu konuda, Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere tüm bakanlıklar, meslek odaları, spor federasyonları, televizyon ve müzik kanalları, TDK, RTÜK, STK, basın, öğretmen, yazar, anne, baba kısaca tüm bireylere ve kurumlara önemli sorumluluklar düşmektedir.
Dünyada gelişmiş ülkelerde, örneğin ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Rusya, İtalya, İspanya vb hiçbir ülkede olmayan Anadolu Liseleri benzeri yabancı dilde eğitim yapan ortaokul-liselerdeki ve yurtdışından öğrenci alan birkaç Üniversite hariç üniversitelerdeki yabancı dilde eğitim uygulamasına son verilmelidir. Eğitim, hayatta olduğu gibi aslında “sorun çözmektir”. Sorunu çözmek için anlamak gerekir. Ana dilimizde dahi bazı sorunları çözmek ve öğrenmek için konu iki kez anlatılır ve hatta tartışılır. Bu konuları Türk Öğretmenin, Türk öğrenciye ana dilinde anlatması varken bunu neden İngilizce anlatırız, anlamak mümkün değildir. O ders sırasında birkaç İngilizce kelime kapmaksa amaç, bunu başka yollarla yapmak mümkün olup, akşam seyredeceği yabancı bir film ile de birkaç kelime kapabilir öğrenci. Ama eğitimde ana dil esastır.
Bernard Shaw diyor ki, “Herkes neden, nasıl diye sorar, ben ise olmayanı hayal eder, neden olmasın derim”. Dilimize kurumlarımızla, halkımızla sahip çıkmamızın, “Neden Olmasın” demenin zamanı gelmiştir ve bu yozlaşma böyle devam etmemelidir.
“Bugün atılan bir adım, geleceği şekillendirir” sözünü esas alarak; dilimize özgü yeni kelimeleri lisanımıza ve özellikle günlük kullanımımıza kazandırmalı ve yabancı kelimelerin kullanılmasının kişileri kendi seviyelerinden aşağıda, özenti içinde gösterebileceğini unutmamalıyız.
Dilimizi korumak, Türkçemize sahip çıkmak, mücadele ister emek ister çalışmak ister tembellik yapıp yabancı lisanda üretilen kelimeyi kullanmak kolay olanıdır. Ama zor olanını yapmak, dilimizi, güzel Türkçemizi korumak, onu zenginleştirmek için mücadele etmek gerekir.
Ziya Gökalp derki “Başka dile uymaz annenin sesi / Her sözün, ararsan, vardır Türkçesi”.
Mehmet Akif Ersoy: Bu anlayışı, Safahat Kitabında, 100 yıl öncesinden şu şekilde dile getiriyor.
Biraz değişmeli artık bu eski zihniyyet...Lisâna hiç yenilik sokmayın! demek: Cinnet. Düşün ki böyle midir bizde? Şüphesiz. Ne gezer!
Delîli: Kendi sözündür... Kimin, benim mi? Evet! Ne söylemiştim? Unuttum...
Canım şu “zihniyyet!... Beğenmedin mi? Fransızca yok mu “mantalite”?
Onun mukâbili (karşılığı)... Zâten budur ya dert, işte!
Tasarrufâtını (uygulamalarını) aynen alırsak İngiliz’in, Fransız’ın,
ne olur hâli, sonra, şîvemizin?
Lisânın olmalıdır bir vakâr-ı millîsi (Milli saygınlığı),
O olmadıkça müyesser (kolay) değil teâlîsi (Yücelmesi).
Karamanoğlu Mehmet Bey, Karamanoğulları Beyliği’nin kurucusu ve ilk hükümdarıdır. Askerî ve idarî yönden bilgili bir devlet adamıdır. Aklı ön plana koymuş ve bilim adamlarına çok değer vermiştir. Anadolu beylikleri içinde Türkçeyi resmi dil olarak kabul eden ilk beyliktir. Şair Yusuf Yanç bu güzel uygulamayı aşağıdaki dizelerde anlatmaktadır.
Karamanoğlu Mehmet Bey'i arıyorum Göreniniz, bileniniz, duyanınız var mı?
Bir ferman yayımlamıştı; 'Bugünden sonra, divanda, dergâhta, bargâhta, mecliste, meydanda
Türkçeden başka dil konuşulmaya' diye, Hatırlayanınız var mı?
Dolanın yurdun dört bir yanını, Çarşıyı, pazarı, köyü, şehiri, Fermana uyanınız var mı?
Nutkum tutuldu, şaşırdım, merak ettim,
Dolandığınız yerlerdeki Türkçe olmayan isimlere,
Gördüklerine, duyduklarına üzüleniniz var mı?
Tanıtımın demo, sunucunun spiker,
Gösteri adamının showmen, radyo sunucusunun diskjokey,
Hanım ağanın first lady olduğuna şaşıranınız var mı?
Dükkanın store, bakkalın market, torbasının poşet,
Mağazanın süper, hiper, gros market,
Ucuzluğun damping olduğuna kananınız var mı?
İlan tahtasının bilboard, sayı tabelasının skorboard,
Bilgi alışının brifing, bildirgenin deklarasyon,
Merakın, uğraşın hobby olduğuna güleniniz var mı?
Bırakın eli, özün bile seyrek uğradığı,
Beldelerin girişinde welcome,
Çıkışında goodbye okuyanınız var mı?
Korumanın, muhafızın body guard,
Sanat ve meslek pirlerinin duayen,
İtibarın, saygınlığın prestij olduğunu bileniniz var mı?
Sekinin, alanın platform, merkezin center,
Büyüğün mega, küçüğün mikro, sonun final,
Özlemin, hasretin nostalji olduğunu öğreneniniz var mı?
Toprağımızı, bayrağımızı, inancımızı çaldırmayalım derken,
Dilimizin çalındığını, talan edildiğini,
Özün el diline özendiğine içiniz yananınız var mı?
Masallarımızı, tekerlemelerimizi, atasözlerimizi unuttuk,
Şarkılarımızı, türkülerimizi, ninnilerimizi kaybettik,
Türkçemiz elden gidiyor, dizini döveniniz var mı?
Karamanoğlu Mehmet Bey'i arıyorum,
Göreniniz, bileniniz, duyanınız var mı?
Bir ferman yayımlamıştı...
Hayal meyal hatırlayıp da sahip çıkanınız var mı?
Türkçe Dil Bayramımız Kutlu Olsun. Biraz Türkçe Lütfen.