Genel

Türk bilim insanları, ABD'li müze müdürünü akrepleri yurt dışına çıkarmaması için uyarmış

- Anadolu'da yaşayan endemik türdeki zehirli hayvanları yurt dışına kaçırmaya çalıştığı iddiasıyla İstanbul Havalimanı'nda yakalandıktan sonra adli kontrolle serbest bırakılan Amerikan Ulusal Doğa Tarihi Müzesi Müdürü Lorenzo Prendini ile bilimsel proje yürüten Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Karataş: - "Kendilerine, 'Arkadaşlar, bu çalışmadaki şartlara mutlaka uyun, başınız sıkıntıya girmesin. 100 örnek Türkiye'de çalışılacak. Asla yurt dışına örnek çıkarılmayacak.' dedim" - Projede görevli öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ayşegül Karataş: - "Bize de yalan söylemiş, bütün bu şartları bile bile neden böyle bir şey yaptı, neden bizim de ismimizin olduğu bir projede böyle bir şeyle karşılaştı, ben anlamakta zorluk çekiyorum"

Abone Ol

NİĞDE (AA) - ABDULLAH ÖZKUL - Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Karataş, Anadolu'da yaşayan endemik türdeki zehirli hayvan türlerini yurt dışına kaçırmaya çalıştığı iddiasıyla İstanbul Havalimanı'nda yakalandıktan sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakılan Amerikan Ulusal Doğa Tarihi Müzesi Müdürü Lorenzo Prendini'yi akrepleri yurt dışına çıkarmaması konusunda uyardığını söyledi.

Prof. Dr. Ahmet Karataş, projenin detayları ve yaşanan sürece ilişkin AA muhabirine, Prendini ile mesleki konularda 20 yıldan fazladır internet ortamında haberleştiklerini belirtti.

Prendini'nin Antarktika ve Avustralya haricinde 5 kıtada çalışma yapan biri olduğunu dile getiren Karataş, "Çalıştığı kurum dünyanın en tanınmış prestijli kurumlarından Amerikan Ulusal Doğa Tarihi Müzesi'nin omurgasızlar sorumlusu. Çok sayıda yüksek kaliteli dergide editörlük, bilim kurulu üyeliği yapıyor. Ticari kaygıyla riske girecek biri olduğunu zannetmiyorum. Daha çok bilimsel hırs gibi olduğunu düşünüyorum. Ticari olarak da paraya pula ihtiyacı olan bir kişi değil kendisi ama yine de hiçbir şeye kefil olamayız." diye konuştu.

Karataş, kendisinin yaklaşık 2 hafta önce Niğde Emniyet Müdürlüğünün davetiyle polislere biyokaçakçılık semineri verdiğini, bu sırada Prendini'den ilk kez Türkiye'de, Adana'nın Pozantı ilçesinde olduğunu bildirir mesaj aldığını anlattı.

Bunun üzerine mayısın ilk hafta sonu onlara katılmak için Pozantı'ya doğru yola çıktığını belirten Karataş, "Yolda sordum, 'Neredesiniz şu anda?' diye, Gaziantep'te olduğunu söyleyince bu sefer oraya gittim kendi aracımla. Tekrar aradım, Mardin'de olduğunu söyledi. Aklıma kötü ihtimalleri fazla getirmeden Mardin'e kadar gittim ve nihayet buluştuk." dedi.

Karataş, proje şartlarına göre geç olsa da gittikleri illerdeki Doğa Koruma ve Milli Parklar müdürlükleri ile en yakın jandarma ya da polis karakoluna bilgi verdiğini, zaman zaman kolluk kuvvetlerinin kendilerine eşlik ettiğini söyledi.

Üç gün süren çalışma boyunca kolluk kuvvetlerinin, yakaladıkları canlıları zaman zaman kontrol ettiğini dile getiren Karataş, kendisinin 20-30 kadar numune gördüğünü belirterek, şöyle konuştu:

"Kendilerine 'Hiç böğü topladınız mı?' diye sordum. Bu adamın bir uzmanlığı da büğüler üzerine, et yiyen örümcek diye geçer. Sadece bir tane numune olduğunu, örümceğin hiç olmadığını söyledi ancak sonradan gördük ki beklenenin çok üzerinde bir sayıya ulaşmışlar. Üçüncü gün ben okula dönmem gerekiyordu ve kendilerine dedim ki 'Arkadaşlar, bu çalışmadaki şartlara mutlaka uyun, başınız sıkıntıya girmesin. 100 örnek Türkiye'de çalışılacak. Asla yurt dışına örnek çıkarılmayacak.' 'Biz bir hafta kadar daha çalışacağız' dediler. Sonra örnekler, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesine ulaştırılacaktı ancak bir daha haber aldığımda farklı illerden çıktılar. Gözaltına alındığını avukatının aracılığıyla öğrendik. Bilgimiz bu kadar."

Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde Prendini'ye eşlik ettiğini anlatan Karataş, daha sonra Iğdır, Artvin ve Samsun'a gittiklerini öğrendiğini söyledi.

Karataş, Prendini'nin dün ABD'deki ailesinin yanına gittiğine dair mesaj attığını kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ben dedim ki 'Her şeyi açıklayabiliriz ama bu 100 sayısını nasıl 1500 yaptın? Böyle bir şey ne konuştuk, ne anlaşmanız var.' Ben, Türkiye'de yaklaşık 30 yıldır akreplerle ilgili çalışma yapıyorum. Bütün gün arasanız en yoğun yerlerde bile 3-5 tane, bilemediniz 20-30 tane toplayabilirsiniz. 1500 akrebi böldüğümüz zaman günde 50 tane yakalasanız, bir ay yapıyor. Çok abartılı bir rakam. Belki yanında birileri diyeceğim ama olsaydı bunu ben varken de o 3 gün içinde yaparlardı ayrıca bilimsel çalışmalarda kaynağını, kökenini bilmediğimiz numuneleri kullanmayız. Kendimiz bile bulduk, etiketini unuttuk ya da zedelendi, hangi ilden, hangi tarihte olduğu bilgisi çok önemli. O bilgiler olmadan atıl oluyor. Parayla toplattıklarını sanmıyorum ancak bana orada söylediklerine göre Muğla, İzmir gibi illerimize uğramışlar. Türkiye'ye geldiklerini henüz bilmediğim günlerde buralarda çam ormanlarında bazı cinsler nispeten kolay bulunuyor. Belki çoğunluk onlardandır."

Karataş, toplanan numunelerin ziyan edilmemesi gerektiğini, bunun için Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesine veya Hacettepe Üniversitesinin yeni kurulan Zooloji Müzesine teslim edilmesini rica ettiklerini sözlerine ekledi.

- "Hırsına kurban olmuştur"

Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşegül Karataş da farklı coğrafyalarda aynı konu üzerinde çalışan araştırmacıların materyale ulaşma ve laboratuvar aşamasında ortak çalışma yürütmesinin zor olabildiğini söyledi.

Karataş, Lorenzo Prendini'nin de Türkiye'den materyale ulaşma ve bu konuda çalışma yapma için talepte bulunduğunu, bunun üzerine hazırladıkları ortak proje için Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünden izin aldıklarını anlattı.

Projenin tek cins akrep türünü toplanmasını kapsadığını belirten Karataş, "100 kadar örneğin toplanmasına izin vardı, bu örneklerin yurt dışına çıkması da yasaktı. Yakalanan akrep numunelerine göre kendisi pek çok türde akrep toplamış. Bunlar alkolde öldürüldükten sonra poşetlere aktarılmış ki fazla yer kaplamayıp kolay taşınsın diye. Bu durumları kendisi de biliyordu. Kendisi zaten tecrübeli bir bilim insanı. En fazla hırsına kurban olmuştur diye düşünüyorum çünkü bilimsel olarak iyi bir yerde, daha çok belki bilimsel çalışma yapayım diye düşündü. Bunun maddi bir karşılığı, kendisine bir getiri sağlayacak bir tarafı yok." ifadelerini kullandı.

Karataş, zehrin içinde antikanser, antimikrobiyal ve tıbbi açıdan farklı özellikler gösteren protein bileşenleri olduğuna dikkati çekerek, "Onları ayırmak uzunca bir süreç. Mesela akşam akrep bulalım da sabaha bunu ayıralım, öyle bir şey yok. Çok kapsamlı laboratuvarların olması gerekiyor. Onu elde ettikten sonra zaten miligramı mesela 350 dolar diyelim, onu herhalde çarpıyorlar, şu kadar akrepten şu kadar litre çıkmıştır, bu da bu kadar bin dolar diye ama o kadar basit değil." diye konuştu.

Akrep üzerine Türkiye'de ilk defa doktora yapan bilim insanı olduğunu, 2000'de ilk doktora çalışmasını bitirdiğini belirten Karataş, "Bize de yalan söylemiş, bütün bu şartları bile bile neden böyle bir şey yaptı, neden bizim de ismimizin olduğu bir projede böyle bir şeyle karşılaştı ben anlamakta zorluk çekiyorum. Hiçbir mazeret bulamıyorum. Olsa olsa bilimsel hırstan dolayı yapmıştır diye düşünüyorum." dedi.

Karataş, bu konuyu sorduklarında Prendini'nin sessiz kaldığını sözlerine ekledi.