Turizm bölgelerine dikkat

Can PULAK Türkiye’nin çok değerli turizm bölgeleri sağlıksız, çarpık ve kaçak yapılaşma dahil altyapı yokluğuyla boğuşarak, hem tatilcileri ve hem de kent sakinlerini canından bezd...

Abone Ol
Can PULAK Türkiye’nin çok değerli turizm bölgeleri sağlıksız, çarpık ve kaçak yapılaşma dahil altyapı yokluğuyla boğuşarak, hem tatilcileri ve hem de kent sakinlerini canından bezdiriyor. Buna bir de yönetimlerin becereksizliğini, işbilmezliğini, acemiliğini de eklemek gerek. Herşeyin kabahatini Ankara’ya yükleme yanlışlığından vazgeçmeliyiz. Evet Ankara muhalefet belediyelerine yeterli yardımı yapmıyor, önemli projelerini onaylamıyor, önlerini tıkamaya çalışıyor ama, buna rağmen kendi imkanlarıyla çok başarılı olan Eskişehir gibi belediyelerimiz de var. Turizm bölgesi belediyeleri iyi, akıllı, planlı programlı yönetilmiyor. Günlük yerel politikalarla geçiştiriyorlar işi ve yanlış üstüne yanlış yapıp duruyorlar. Şu Kuşadası’nın haline bakın. Geçmişin en önemli, en görkemli turizm merkeziydi. Bugün tanınamayacak hale geldi. Dağı taşı betona buladılar. Çeşme-Alaçatı-Ayvalık, Foça ve çevresi felakete gidiyor. Didim, Bodrum, Akyaka, Marmaris, Göcek perişan durumda. Hele Kaş’ı, Kalkan’ı ve Antalya’ya kadar uzanan o güzelim sahilleri hiç sormayın. Tüm tarım bölgelerini bile altyapısı olmayan yapılarla heder etmişiz. Ege ve Akdeniz böyle de, Karadeniz farklı mı sanki? Orasını da mahvetmişiz, ne doğru dürüst yayla bırakmışız, ne dağ, ne tepe, ne de sahil.. Plansız, programsız yönetilen bir ülkenin geleceği budur işte. Hesapsız kitapsız göçler, dilediğin yere dilediğince yerleşimler, korkunç artan yerli-yabancı nüfus, ev alana vatandaşlık gibi saçma sapan uygulamalar, güzelim yerlerimizi yedi bitirdi. Turizmden 50 milyon turist,50 milyar dolar gelir bekliyoruz. Belki gelecek ama, Türkiye’yi bitirip gelecek. Son yıllarda kaliteli turist kayboldu. Araplara bel bağladık, onlar bir miktar harcıyor ama, Avrupa’dan gelenlerin neredeyse ceplerine üç-beş kuruş koyup göndereceğiz. Yanlış ekonomi politikalarımız ve korkunç enflasyon sonucu, ülkede hayat ateş pahası… Bizim turizm işletmeleri fiyatları mecburen arttırınca, İspanya, İtalya, Yunanistan hatta Portekiz gibi ülkeler bizden ucuz hale geldi. Bu durumda sadece yabancı turist trafiği değil, yerli turist trafiğinin bir bölümü bile oralara kaydı. Peş peşe hatalarımız, korkunç ve affedilmez yanlışlarımız, inanılmaz çevre facialarımız sonucu, yaşanmaz hale getirdiğimiz güzelim turizm kentlerimizi kaybetmek üzereyiz. Ayağımıza sıktığımız kurşunun farkında bile değiliz. Hala turizm bölgelerine yerli göçleri önleyemiyoruz, Suyumuz ve enerjimiz çok kıt, yollarımız ise berbat durumda. Böyle bir tabloda yerli-yabancı yaşamaya çalışıyoruz. Her yer aynı durumda ama, buna en çarpıcı örneği Bodrum’dan verebiliriz. Yönetim hataları ve beceriksizlikler yüzünden halk müthiş zulüm görüyor. Millet iki yıldır evlerine doğru dürüst gidemedi. Büyükşehir kazdı, Telekom kazdı, özel elektrik şirketi kazdı. Perişan edip durdular yolları, tüm araçların alt takımlarını haşat ettiler, lastiklerini patlattılar devamlı. Parça parça değil, tüm kentin altyapısını düzelteceğim diye toptan saldırınca, millete işkence yaptılar adeta. Su boruları patlayıp durdu, oluk gibi sular boşa aktı günlerce. Belediye DSİ’ye yüklendi, DSİ (biz hattı yıllar önce kendilerine devrettik) diye aradan sıyrılmaya çalıştı. Olan halka oldu bu durumda. Sular günlerce kesildi, şehirde inanılmaz bir su sıkıntısı doğdu. Herkes topu birbirinin üstüne attığı için, millet susuz yazı oynadı haftalarca. Durun daha bitmedi.500 bin kişilik şehrin nüfusu yazın iyice şişince enerji yetmedi, trafolar patladı, uzun süre karanlıkta kaldı bazı semtler. Hele trafik, İstanbul’dan da beter hale geldi. Bir yerden bir yere varmak, deveye hendek atlatmaktan da güçleşti. Ceza yazmanın dışında, trafiği kolaylaştırıcı hiçbir gayretlerini göremedik memurların. Milas’tan Bodrum’a gelirken, her çıkışa kırmızı ışık koymuşlar. Gelen yok, giden yok, bekleyip duruyorsunuz. Öyle olunca Milas- Bodrum arasını 1,5 ile 2 saatte alabiliyorsunuz. Güya Mayıs ile Ekim arasında inşaat yasağı vardı. Nasıl yasaksa, sürekli devam etti yapılaşma. Mikserler, hafriyat kamyonları sürekli çalıştılar. Gözümüzün önünde yükseldi kaçak yapılar. Betoncular Yalıkavak yolunun üzerindeki dağı iyice traşladılar, dağ bitmek üzere ama bizim çevreciler orayı görmezler nedense. Bodrum’u elbirliğiyle bitirdik dostlar, işin üzücü yanı bitirmeye de tüm hızımızla devam ediyoruz. Birşeyler yapmak lazım. Büyümeyi durdurmak, altyapıyı vatandaşa işkence etmeden hızlandırmak, memurları canlandırmak, kenti yaşanır hale getirmek gerek. Çok değerli turizm bölgelerimizi kaybetmenin köprüden önceki son çıkışındayız.