İçişleri Bakanlığı 4 Kasım'da Halfeti Belediye Eş Başkanı Mehmet Karayılan’ı görevden alarakk, yerine kayyım atamıştı.
DEM Parti Eş Genel Başkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları beraberindeki, DEM Parti milletvekilleri Meral Danış Beştaş, Sezai Temelli, Ömer Öcalan, Ferit Şeyaşar Dilan Kunt Ayan, Zülküf Uçar, Mithat Sancar, Ayten Kordu, DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar ve partisinin birleşenleriyle birlikte Halfeti Belediyesi önünde sürdürülen protestoya katıldı.
Toplanan vatandaşlara seslenen DEM Parti Erzurum Milletvekili Meral Beştaş, Halfeti’nin Abdullah Öcalan’ın memleketi olduğunu hatırlatarak, ''AK Parti-MHP iktidarı yargıya yön veriyor ve eş başkanlarımızın çalışmaları kriminalize ediliyor. Halkın iradesi gasp ediliyor. Bu darbeyi kabul etmedik, etmeyeceğiz. Sopalarla sandıktan çıkamayanlar yine kaybettiler. Burası Sayın Öcalan'ın memleketi; özgürlük koşullarını oluşturun, demokratik gösterilerek saldırıyla bir yere varamazsınız” ifadelerini kullandı.
''Askeri darbe dönemini aratan bir süreçle karşı karşıyayız''
Beştaş’ın ardından söz alan DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan, belediyelere kayyum atanmasını ''darbe'' olarak niteledi. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir uygulamanın olmadığını belirtern Bakırhan, şöyle konuştu:
“Bu iktidar bize Kürt oy kullanamaz diyor. Kürt seçemez, seçilmez diyor. Anadilini konuşmaz diyor. Kürt dilini kullanmazsa, Kürt yerel seçimlerde, genel seçimlerde kendi temsilcilerini seçemiyorsa, Kürdün iradesine kayyım atanıyorsa, Kürdün iradesi cezaevine gönderiliyorsa bu iktidara Halfeti’den 'Kürt ne yapsın' diye sormak istiyoruz. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir darbe biçimi yok. Emin olun askeri darbe dönemini aratan bir süreçle karşı karşıyayız. Ne demek sen seçemezsin. Ne demek sen seçilmezsin. Batıda ayrı bir hukuk uyguluyor, Kürt coğrafyasında ayrı bir hukuk uyguluyor. Sanki barışı onlar istiyor sanki çözümü onlar istiyor da Kürtler istemiyor gibi bir algı yaratmaya çalışıyorlar."
''Çözüm diyorsanız buradayız''
Konuşmasında iktidara da seslen Bakırhan, "Sizlere Kürtler inanmıyor, emekçiler inanmıyor. Çünkü sizler gerçek bir programa, gerçek bir siyasete sahip değilsiniz. Sizler sıkıştığınız zaman kayyıma başvuran, kolluğa yapışan, yargıyı bir sopa gibi kullanan bir anlayışın sahipsiniz. Sizlere çok net ve öz taleplerimizi iletmek istiyoruz: Kürtler çözüm istiyor. Kürtler demokrasi istiyor. Kürtler seçtikleri iradenin kendisini yönetmesini istiyor. Kürtler kavga istemiyor. Kürtler çatışma istemiyor. Şimdi siz karar verin, bu sınav sizin sınavınızdır. Çözüm diyorsanız buradayız. Çözüm istiyorsanız İmralı orada. Barış diyorsanız kayyım politikanızdan vazgeçin” dedi.
''Bugün susmayalım ki yarın hiçbir yere kayyım atanmasın''
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hattimoğulları da kayyım uygulamasının seçme ve seçilme hakkının ihlali olduğunu belirterek, şu görüşleri dile getirdi:
''Bıkmadan usanmadan şunları tekrar etmeye devam edeceğiz. Kayyım sarayın eli ile gerçekleşen, siyasi polis darbesidir. Seçme ve seçilme hakkının ortadan kalkması demektir. Yeni bir düzen kurmak istiyorlar. Padişahlık dönemimde olduğu gibi bir sistem kurmak istiyorlar. 'Kürt sorununu çözelim' dedi, elini uzattı ama diğer eliyle halkların üzerine sopa indiriyorlar. İç barışı sağlamak isteyenler kayyım atamaz. Türkiye'de iç barışı sağlayanlar Esenyurt'a kayyım atamaz. Kürdistan'da deneyimledikleri kayyımı Türkiye'ye de atıyorlar. Bugün susmayalım ki yarın hiçbir yere kayyım atanmasın. 85 milyonun seçme ve seçilme hakkını korumak zorundayız. Buna karşı çıkmak dışında bir yolumuz yok. Ortak mücadele ile kazanacağız. Sayın Öcalan'ın memleketinde sesleniyoruz; tecridi kaldıracak olan sizlersiniz. Biz tecrit kalksın diye direniyoruz. Tecridi derhal kaldırın."
Konuşmaların ardından ilçe merkezine yapılan yürüyüşle kayyum uygulaması protesto edildi.