"Tüketici güveni ve oy verme davranışı arasında paralellik var"
Haber: Erva Gün
TÜİK ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) işbirliğiyle yürütülen "Tüketici Eğilim Anketi" sonuçlarından hesaplanan mevsim etkilerinden arındırılmış tüketici güven endeksi, mayısta geçen aya kıyasla yüzde 4 arttı. Nisanda 87,5 olan endeks, mayısta 91,1 olarak kayıtlara geçti. Mevcut dönemde hanenin maddi durumu endeksi geçen ay 69,1 iken mayısta yüzde 2,2 artışla 70,6'ya çıktı. Gelecek 12 aylık dönemde hanenin maddi durum beklentisi endeksi nisanda 89,8 iken bu ay yüzde 4,7 artış göstererek 94 oldu.
Tüketici güveni ve oy verme davranışı arasındaki paralellik
TÜİK’in mayıs ayı verilerindeki artışı değerlendiren Ekonomist Dr. Turgay Bozoğlu, tüketici güveni ile oy verme davranışı arasında bir paralellik olabileceği yorumunu yaptı. Cumhurbaşkanlığı seçimi ve güven endeksi arasında yakın bir ilişki olduğunu vurgulayan Bozoğlu, “Son aylarda verilerin geçmiş aylara göre artış göstermesi vatandaşın ekonomiyi, ekonomistlerden daha farklı değerlendirdiği ortaya çıkıyor” dedi.
Bozoğlu, özellikle ekonomik güven endeksinde en çok dikkatini çeken şeyin vatandaşın gelecek 12 ayda gelirinin artacağını düşünmesidir diyerek, “Benim gördüğüm buradaki en büyük gösterge 12 ayda hanenin maddi gelirinde bir artış var” yorumunda bulundu.
Vatandaş gelirinin artacağını düşünüyor
Ekonomik güven endeksinin mayıs ayındaki artışı hakkında ise Bozoğlu, “Asgari ücrette artış beklentisi, enflasyon artışları, memur ücretlerinin en az 22 bin olabileceği şeklinde bir tablo var şu an ve bunların çok büyük bir etkisi olabileceğini düşünüyorum. Aynı zamanda şunu söylemek mümkün; seçim dönemine doğru emekli maaşına yapılan zammın, tüketicinin güvenini artırdığını ve 'gelirim artıyor' düşüncesinin oluştuğunu düşünüyorum” dedi.
Türkiye ödemeler dengesi krizi ile karşı karşıya
Seçimlerin ardından hane gelir durumu ve ekonominin ‘ne olacağı’ hakkında yorumda bulunan Bozoğlu, “Benim beklentim mevcut ekonomi politikaları devam ettiği sürece bu şekilde kalmayacağı yönünde. Türkiye ödemeler dengesi krizi riski ile karşı karşıya kalacak. Ancak tüketici yani sokaktaki vatandaş bunu farklı değerlendiriyor. Memur ve emekli maaşında yapılan zamlar, asgari ücret artışı, EYT gibi gelişmeler tüketici üzerinde iyimser gelişmeler yaratmış” ifadelerini kullandı. Temmuz ayında asgari ücrete yapılması planlanan zam hakkında ise Bozoğlu şunları söyledi:
“Bunların arkasına yeni gelir artışı geleceğini düşünüyor vatandaş ama gelir artışı enflasyonun ne kadar üstünde? Hayat senin için ne kadar pahalı? Senin refah artışın var mı? Vatandaş bu soruları iyimser karşılamış gibi duruyor.”
Akaryakıt zamları iki defa geri alındı
Seçim döneminde marketlerdeki temel gıda ürünlerinden bazı restoranlardaki menü fiyatlarına, temizlik ve hijyen ürünlerinden motorin, ikinci el otomotiv ve bazı telefon markalarına kadar farklı ürün gruplarında fiyat artışları olmadı. 14 Mayıs seçimlerinden sonra bazı temel gıda, temizlik ve hijyen ürünlerinde, teknolojik aletlerde yeni fiyat artışları etkili oldu.
Akaryakıt fiyatlarındaki dalgalanmalara açıklık getiren Bozoğlu, “Biz de akaryakıt fiyatları uluslarası piyasalara yani Cenova piyasasına göre belirleniyor. Üç günlük fiyatların ortalaması alınarak döviz kuruyla çarpılıyor, oradaki dolar fiyatı ortaya çıkıyor ve Türkiye’deki fiyat hesaplanıyor. Ama geçen hafta iki defa böyle hesaplanan zam uygulamaya konmadı halbuki bu otomatik bir uygulama. Zam iki defa geri alındı. Bunun seçime yönelik olduğunu görüyoruz” dedi.
Doğal gaz faturasını ücretli ödeyecek
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim müjdesi olarak açıkladığı ücretsiz doğal gazın ilerleyen dönemlerde ücretlilere yansıyacağını belirten Bozoğlu, “Bir ay doğal gazı bedava kullandınız dediler ama bu enflasyon hesaplarını düşürecek ve sonuçta bunu ücretli ödeyecek. Temmuz ayı zamları enflasyon daha düşük hesaplandığı için daha az oranda olacak. Bu tip mağduriyetler yaşanacak. Sonuçta kimse kimsenin cebinden bir şey veremez ki bunu kim karşılıyor bütçe karşılıyor. Ya ücretlere yansıtacaksınız ya da vergi mükelleflerine yansıtacaksınız. Hükümet daha doğrusu ekonomi yönetimi yaptığı bu işle ücretlilerden yani emekliden, asgari ücretliden, memurdan alacağını gösterdi” dedi.
Deprem için yapılan harcamalar piyasayı rahatlatır
6 Şubat depremlerinin yıkıcı etkisinin ekonomideki görünürlüğünü, büyük felaketlerde yapılan harcamaların bir daralma yaşatmadığı şeklinde değerlendiren Bozoğlu, “Mesela orada konutlar, yollar, altyapı vs. derken baştan aşağı inşaata başladılar. Bunların hepsi bir harcama ve para akıtıyorsunuz buralara. Demirinden, çimentosundan, işçiliğine kadar hepsinde harcamalar yoluyla parayı çevirmiş oluyorsunuz” dedi.
Yapılan harcamaların olumsuzluk yaratmayacağını aktaran Bozoğlu, “Bunu 2023 yılı bütçe sonuçlarından görmek mümkün. İlk 3 ayda yaklaşık 398 milyar lira bütçe açığı var. Halbuki bizim 1 yıl içindeki beklentimiz 698 milyar liraydı. Bu gidişle biz 1 trilyonun üzerinde bir bütçe açığı içe karışılacağız. Bu durum mali genişleme demektir yani piyasaya devlet eliyle, harcamalar yoluyla para aktarılmasıdır. Onun için bu geçici bir iyileşme ama uzun dönemli enflasyonda ciddi bir etki yaratır. Ancak geçici dönemde herkes paranın sıcaklığını, piyasada dolaşmasının rahatlığını sever” ifadelerini kullandı.
Bunlar da ilginizi çekebilir