Gazeteciler Cemiyeti’nin 9. Köy projesi kapsamında "Gazeteciliğin Dönüşümü ve Arayışlar" başlığıyla gerçekleşen Medya Konferansı’nın ikincisi, Medya Dayanışma Grubu paydaşları Basın Konseyi, Çağdaş Gazeteciler Derneği, DİSK Basın-İş, Gazeteciler Cemiyeti, Haber-Sen, İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Parlamento Muhabirleri Derneği, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Foto Muhabirleri Derneği, Türkiye Haber Kameramanları Derneği, Diplomasi Muhabirleri Derneği ve Ekonomi Muhabirleri Derneği desteği, akademisyen, gazeteci ve hukukçuların katılımı ile 20 Eylül'de gerçekleşti.
300'den fazla katılımcının yer aldığı Medya Konferansı gazetecilik alanında farklı paydaşları bir araya getirerek güncel sorun ve çözüm yollarının konuşulmasına olanak sağladı. Medya Dayanışma Grubu paydaşlarından Türkiye Gazeteciler Sendikasının Genel Sekreteri Banu Tuna konferansa ilişkin yaptığı değerlendirmede, farklı disiplinlerin buluşması bakımından etkinliğin önemli olduğunu söyledi. 19 Eylül'de düzenlenen çalıştay ve konferans paralelinde ortaya çıkan “Gazetecilik Hak ve Özgürlükleri Deklarasyonu"nun meslek hakları bakımından kayda değer olduğunu belirten Tuna, "Çok uzun zamandır talep ve ihtiyaçlarımızı dile getiren bir bildiriye ihtiyacımız vardı. Bundan sonra ise ortaya konan sorunların çözümlenmesi için hareket geçmek var" dedi.
Medya Konferansı sonucunda oluşturulan “Gazetecilik Hak ve Özgürlükleri Deklarasyonu"nda altı farklı başlık öne çıkıyor. Gazeteciliğin teknoloji ile ilişkisinden mesleki haklara geniş bir kapsama sahip olan deklarasyon görüş ve önerilere açık bir şekilde geliştirilmeye devam edilecek.
Medya özgürlüğü ve gazetecinin güvenliği
Deklarasyonun öne çıkan başlıklarından biri, ifade ve medya özgürlüğü oldu. Gazetecilerin güvenliği, editoryal bağımsızlık ve sansüre karşı korunma, tüm paydaşlar tarafından özellikle vurgulandı. Deklarasyonda, Avrupa Medya Özgürlüğü Yasası göz önünde bulundurularak Türkiye’de de medya çalışanlarının güvenliğinin ve özgürlüğünün yasal olarak güvence altına alınması gerektiği belirtildi. Ayrıca gazetecilerin dijital ortamlardaki “korsan” saldırılara karşı korunması için devletin aktif rol üstlenmesi gerektiği dile getirildi.
Devlet ve medya arasında şeffaflık
Medya Dayanışma Grubu, devletin medya karşısındaki şeffaflığı konusunda da önemli düzenlemelerin yapılması gerektiğini vurguladı. Toplumun doğru bilgiye ulaşma hakkını korumak için kamu kurumlarının gazetecilere karşı açık ve şeffaf bir tutum sergilemesi gerektiği belirtildi. Bilgi Edinme Yasası’nın daha işlevsel hale getirilmesi ve gazetecilerin bilgiye erişim hakkının genişletilmesi de deklarasyonda yer alan önemli maddeler arasında.
Erişim engellemeleri ve yayın yasakları
Deklarasyonda, erişim engellemeleri ve yayın yasaklarına ilişkin sert eleştiriler yer aldı. Basın ve ifade özgürlüğünü sınırlayan süresiz erişim engellemeleri ve yayın yasağı kararlarının yeniden düzenlenmesi gerektiği vurgulandı. Ayrıca, dijital medyanın özgürce yayın yapmasının önündeki engellerin kaldırılması için hukuki düzenlemelerin gözden geçirilmesi gerektiği belirtildi.
Dijitalleşme ve fikri haklar
Dijitalleşme ile gazetecilerin telif haklarının korunması konusu da deklarasyonda geniş yer buldu. Büyük teknoloji şirketlerinin (Google, Facebook, Amazon vb.) gazetecilik ürünlerinden elde ettiği gelirler göz önünde bulundurularak, gazetecilere dijital telif hakkı tanınması gerektiği vurgulandı. Bu bağlamda, gazetecilerin ürettikleri içeriklerden adil şekilde pay almaları için devletin uluslararası platformlarla müzakerelerde bulunması gerektiği ifade edildi.
Deklarasyonda medya kuruluşlarının şeffaflığı da önemli bir başlık olarak öne çıktı. Medya sahiplik yapılarının şeffaf hale getirilmesi, kamuoyuna düzenli raporlar sunulması ve medya kuruluşlarının mali ilişkilerinin kamusal denetime açık olması gerektiği belirtildi. Özellikle seçim dönemlerinde medya kuruluşlarının tarafsız ve şeffaf olması gerektiği vurgulandı.
Gazetecilerin çalışma koşulları
Medya Konferansı’nda gazetecilerin çalışma koşulları da ele alındı. Deklarasyonda, özellikle kadın gazetecilerin iş güvencelerinin artırılması ve emzirme sürelerinin kamu tarafından karşılanması gerektiği belirtildi. Gazetecilerin iş güvenliği, yıpranma hakkı ve kıdem tazminatı gibi temel haklarının korunması ve genişletilmesi gerektiği de deklarasyonun dikkat çeken başlıklarından biri oldu.
RTÜK ve Basın İlan Kurumu reformu
Deklarasyonda, Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ve Basın İlan Kurumu’nun siyasi yapısından arındırılması gerektiği ifade edildi. RTÜK’ün medya üzerindeki baskıcı tutumunun sona erdirilmesi gerektiği ve Basın İlan Kurumu’nun etik denetimlerde bulunmaması gerektiği belirtildi. Bu kurumların daha şeffaf ve yönlendirici bir yapıya kavuşması gerektiği dile getirildi.
Medya Dayanışma Grubu paydaşları, gazetecilik mesleğinin önündeki tüm engellerin kaldırılması ve basın özgürlüğünün güvence altına alınması için deklarasyonun bir başlangıç olduğunu belirtti. Bugünkü Medya Konferansı’nda yapılan tartışmalar, gazetecilik mesleğinin korunması ve geliştirilmesi adına atılacak adımların belirlenmesine ışık tuttu. Paydaşlar, deklarasyonun uygulamaya geçirilmesi için devletle iş birliği yapacaklarını ve kamuoyunu bu konuda bilgilendirmeye devam edeceklerini ifade ettiler.
Deklerasyon siyaset kurumuna iletilecek ve medya sorunlarının çözümünde, medya ile ilgili siyaset geliştirilmesinde rehber olarak kullanılması talep edilecek.