Murat Gürgen
Karşımıza sorun çıkınca hep işin kolayına kaçıyoruz. Takım her küme düştüğünde, “Birileri para versin, kulübü kurtarsın” istiyoruz. Oysa atalarımız ne demiş, işimize gelmeyince hatırlamak dahi istemiyoruz: Taşıma suyla değirmen dönmez!
Başkent Ankara bu yıl Süper Lig’de temsil edilmeyecek. Ne kadar acı değil mi? Ankaragücü ligden düşerken, birilerinin “Mansur Yavaş desteği kesti” gibi iddiaların arkasına sığınması da bir o kadar acı. Belediye Başkanları senin, benim, hepimizin parasını emanet ettiğimiz kişiler. Dürüst olalım: Milyonlarca dolar kazanan, ödeme biraz geciktiğinde ruhunu sahaya koymayan karakterlere hangimiz cebimizden para çıkarıp veririz? Biz ekmeğimizden, çoluğumuz çocuğumuzdan esirgediğimiz parayı verelim, bir sevda uğruna ruh ve beden sağlığımızı hiçe sayalım, onlar ise karşılığını vermeden, hiç de umursamadan takımı küme düşürsün. Yok öyle dava!
Belediyeler elbette kentin simge değerlerine destek vermeli ama o desteğin yöntemi, usulü farklı olmalı. Özellikle kulüplerin tesisleşmesine büyük katkı sağlayabilirler. Kulüp yöneticileri ise artık “futbol aklı” diye bir gerçeğe saygı duymalı. Her yıl para döküp sil baştan yeni takım kurmanın önünde sonunda duvara toslayacağının farkına varmalı. Maddi ve manevi yatırımı “ahı gitmiş, vahı kalmış” futbolculara değil, geleceği kurtaracak gençlere, altyapıya yapmalı.
Ankaragücü son 5 yılda 3 kez Süper Lig’den düştü. Biri covid salgını nedeniyle affa uğramıştı. Takım ertesi sezon küme düştüğünde, hatalardan ders çıkarılmış olsaydı, bu üçüncü kabus yaşanmazdı. Şimdi önümüzdeki günlerde kongre var. Bu takımın geleceğini kurtarmak isteyen her kimse; Sıraç, Cem, Enes ve Arda gibi gençlere yatırım yapmalı. Onlar yetersiz mi? Daha yetenekli gençleri bulup çıkarmalı. Eğer bu doğru yol takip edilmezse, hikayenin sonu hep hüsran olur. Bir düşer bir çıkar, sonunda adını “asansör takım” koyarlar. Benden naçizane dost tavsiyesi.