Utku Şensoy
Üç çocuk, beş çocuk dedikçe, ülkemizdeki doğum sayısı azaldı, bırakın doğumu evlenmeler bile nüfusa oranla gözle görülebilir oranda düştü. Daha da kötüsü boşanmalarda büyük bir artış yaşanmaya başladı. Korktuğumuz başımıza geldi, aile çatırdıyor, evlilik müessesesi yaşlı Avrupa kıtası gibi biz de de iflasın eşiğine geldi!
Hal böyle olunca ülkemizdeki yaşlı nüfus artmaya, çocuk ve genç nüfus azalmaya başladı. TÜİK verilerine göre, geçtiğimiz yıl ülkemizde çocuk nüfus oranı gerilerken, 65 yaş ve üzeri nüfusun oranı yükseldi. Daha da çarpıcı olanı sıkı durun, “Türkiye'nin doğurganlık hızı 2023'te Avrupa Birliği ortalamasının altına düştü!” Doğurganlık hızı geçtiğimiz yıl Avrupa Birliği'nde 1 virgül 54 çocuk olurken, Türkiye'de 1 virgül 51'de kaldı. Türkiye'nin doğurganlık hızı 27 AB ülkesinin 16'sınından daha da geride.
Bu verileri toplumbilimciler, sosyologlar bilimsel açıdan enine boyuna inceleyip nedenlerini sıralayacaklardır. Bize göre ise, görünen köy kılavuz istemez. Birinci etken ekonomik. Bu yaşam pahalılığında kim yuva kurmak ister ki? İstese bile onca borç yükünün altına girip düğün yapıp, ev kurmak ya babayiğit ya da çılgın olmayı gerektirir, Y, Z kuşağından, Baby Boomers ya da X kuşağı gibi (1965-1980 arası doğanlar) kaç delikanlı çıkar? Geçim derdini ailelerinden, yakın çevrelerinden gören yeni kuşaklar evliliğe, yuva kurmaya hayli uzak duruyor. Piyasalar almış başını gidiyor, nasıl kira ödeyecek, gıda alışverişini hangi maaşla yapacak? İkinci etken ise ilk başta söylediğimiz, dayatma, empoze etmeler. İnternet aleminde dış dünya ile sıkı bağları olan bu kuşaklar bizler gibi değiller, duygusallıktan uzak ve ayakları yere bastığı için, 3 çocuk, 5 çocuk denildikçe ters etki yapıyor.
Önümüzdeki 10-15 yıllık süreçte gençler devlet politikası olarak desteklenip, evlenenlere özendirici, özel imkanlar sunulmazsa son fırsat tamamen elden kaçırılıp yaşlı Avrupa kıtası gibi doğurganlığını yitirmiş, devşirmelerden ya da mültecilerden medet uman bir ulus olacağız.
***
7 Ekim'den bu yana İsrail ordusu, Gazze'de resmi rakamlara göre çoğu kadın ve çocuk 39 bine yakın Filistinliyi katletti. Enkaz altındaki binlerce ölüyle birlikte bu rakamın 100 binin üzerinde olduğu iddia ediliyor. Uluslararası camianın uyarılarını dikkate almayan Netanyahu hükumeti, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumlarını hedef almaya devam ediyor.
Birleşmiş Milletler, İsrail saldırıları altındaki Gazze'de çoğu çocuk yarım milyondan fazla insanın "felaket düzeyinde" açlıkla karşı karşıya olduğunu duyurdu. Sağlık sisteminin tamamen çöktüğü Gazze’de, 2 milyon insanın gıda ihtiyaçları düzenli bir biçimde karşılanamıyor, temiz suya ulaşım imkanı bulunmuyor.
Yukarıda, Y, Z ve Alfa kuşaklarından ve iletişim çağında dünyada olup bitene kendi sosyal medya ağlarında kendi çaplarında duyarsız kalmayan bir nesilden söz ettik. Gerek Gazze, Ukrayna, Afganistan ve diğer sıcak çatışma bölgelerinde büyük sıkıntıların olduğu bir dünyaya çocuk getirmekten imtina eden bir gençlikle karşı karşıyayız. Politikanın, paranın kirlettiği, bunca sorunları olan bir dünyaya çocuk getirmek de neyin nesi diye itiraz da bulunuyor bu genç nesil. Tabii ki de aralarında farklı düşünenler yok değil ancak istatistik yanılmaz. Rakamlar bu kadar ağır geçim şartlarının, çatışma ve ihtilafların olduğu bir dünyada, bu yeni neslin, çocuk sorumluluğunu alamayacak kadar hassas ve duyarlı, bir o kadar da stresli ve kırılgan olduklarını gösteriyor.
***
5 Kasım’da Amerika Birleşik Devletleri, 4 yıllığına 60’ıncı başkanını seçecek. Demokratların muhtemel adayı Joe Biden ile Cumhuriyetçi Parti’nin muhtemel adayı Donald Trump’ın kapışmasında dengeler Trump lehine giderken, Pennsylvania eyaletinde seçim mitingi sırasında yarı otomatik tüfekle kulağından vuruldu. Olayı hafif bir sıyrıkla atlatan Trump, "Korkmayacağız, bunun yerine inancımızla dirençli kalacağız ve kötülüğe karşı meydan okuyacağız" derken, kanımızca başkanlık yarışında ipi göğüsleme şansını hayli yükseltti.
***
Hata nerede?
Temmuz ayını ortaladık, turizm sezonunun en hareketli günlerindeyiz. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy 60 milyon turist hedefinden söz ediyor ancak, Bodrum, Çeşme, Marmaris gibi uluslararası marka olan turizm merkezlerimizde bırakın yüzde yüz doluluğu, pek çok işletme deyim yerindeyse sinek avlıyor, sıkıntı yaşıyor. Burada her yıl katlanarak artan hatalar zinciri dikkat çekiyor ve turizmciden, bakanlığa belediyelere kadar hiçbir kurum ya da işletme sorumluluğu üzerine almak istemiyor. Bize göre sezonda tesislerin ve işletmelerin boş kalmasının sebeplerinin başında şu nedenler geliyor;
Bu ilçelerde kar hırsı almış başını gidiyor, olağan üstü yüksek fiyatlar sadece yerli turiste değil yabancı için bile çok abartılı. Böyle giderse bu yıl yerliyi Yunan adalarına kaçırdık, seneye yabancı da oralara kaçar. Esnaf tamamen yabancı turiste endekslenmiş yerli turisti görmezden geliyor hatta dışlıyor. Yerli turistin uygun fiyata yemek yiyip alışveriş yapabileceği yerler çok az. Tüm sahili kapatan işletmeler, yerli turiste nefes alma imkanı tanımıyor. Otopark sorunu hat safhada, kural tanımaz motosikletler yayayı tehdit ediyor. Merkezlerde denizler temiz değil.