Esin Özdemir

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye 2024'te yüzde 5,6 artışla toplamda 33,6 milyon ton sebze üretimiyle dünyada 4'üncü sırada yer alırken; meyve üretiminde 28 milyon ton ile 6'ncı sırada.

Ancak aynı verilere göre, taze sebze fiyatları yüzde 73, taze meyve fiyatları ise yüzde 62 oranında arttı. Bu durum, hem üreticileri hem de tüketicileri zor durumda bırakıyor.

Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) Genel Başkanı Aziz Koçal, gıda enflasyonunun tüketicilere yansımasını 24 Saat'e değerlendirdi. Sebze meyve fiyatlarında yaşanan artışa paralel olarak, tüketicinin alım gücünün de düştüğünü belirten Koçal, "Pazar yerlerinde tüketici sebze meyveyi ezik, çürük olmayanı seçerek alırdı. Fiyatlardaki bu artış nedeniyle tersi olmaya başladı. Pazarcılar yarı ezik, lekeli, az çürük sebze ve meyveleri daha ucuz verdikleri için tüketici akşam saatini bekleyerek bunları ucuz almaya çalışıyor" dedi.

"Alışveriş sepetlerinde çeşitlilik azalıyor"

Tüketicinin besin değeri yüksek, sağlıklı ve ekonomik sebze meyveye ulaşmasının gittikçe zorlaştığını vurgulayan Koçal, alım gücü kısmen iyi olan bazı tüketicilerin ise taze sebze ve meyveler yerine daha uygun fiyatlı ancak daha az sağlıklı alternatiflere yöneldiğini söyledi.

"Örneğin, konserve veya dondurulmuş ürünler gibi uzun raf ömrüne sahip gıdalara talep artışı yaşanmaktadır" diyen Koçal, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ancak bu durum, taze ürünlere erişim eksikliğini ve beslenme alışkanlıklarındaki olumsuz değişimi ortaya koymaktadır. Fiyat artışları, tüketicilerin alışveriş sepetlerinde çeşitliliği azaltmasına neden olmaktadır. Örneğin, birden fazla meyve türü satın almak yerine yalnızca daha ucuz olanları tercih ederek  sebze meyve seçimlerini çeşidini azaltıyorlar. Özetle sebze meyve fiyatlarındaki orantısız artış ücret artışının çok üzerinde olması tüketicinin alım gücünün sürekli düşüş eğiliminde ilerlemesi nedeniyle tüketici alışkanlıklarında tercihlerinde sağlıksız beslenme alışkanlığı oluşturmaya başlamıştır.  Fiyat artışlarının devam etmesi, halk sağlığı üzerinde uzun vadeli riskler yaratabilir. Yetersiz sebze ve meyve tüketimi, kronik hastalıkların artmasına ve sağlık sistemine ek yük getirebilir. Ayrıca, gıda enflasyonu toplumun genel yaşam kalitesini düşürerek ekonomik eşitsizliği derinleştirmektedir."

"Tarlaya küsen çiftçilerimiz geri döndürülmeli"

Tarım ürünlerinde yaşanan fiyat artışlarının önlenmesi için bir dizi çözüm önerisinde bulunan Koçal, tarladan sofraya uzanan süreçte maliyetlerin önemli bir kısmını oluşturan nakliye giderlerinin azaltılması gerektiğinin altını çizdi. 

Öte yandan, demir yolu ve deniz yolu taşımacılığının daha aktif kullanılması gerektiğini belirten Koçal, şunları kaydetti:

"Akaryakıtlarda KDV ve ÖTV düşürülmeli, aracıların ya kar marjı düşürülmeli denetlenmeli, ya da aracılar devreden çıkarılarak üretici kendi ürününü tüketici ile buluşturacak çözümler üretilmeli. Çiftçiler desteklenmeli, tarlaya küsen çiftçilerimiz tarlaya geri döndürülmeli, büyük şehirler etrafında bulunan tarım arazileri betonlaştırılmamalı, şehre ucuz gıda üretimi için tarım alanları tarıma yönlendirilmeli, genel olarak da tarım arazileri korunmalıdır. Zincir market, manav, pazarlar, haller mutlaka fiyat kontrolleri sağlanmalı denetimler sıklaştırılmalıdır. Çiftçiler zincir marketlere ve aracılara ezdirilmemelidir."

"Yerel üretici pazarları ve kooperatifler desteklenmeli"

Tarımsal üretimde maliyetlerin düşürülmesine yönelik politikaların oluşturulması gerektiğini de ekleyen Koçal, üretim ve dağıtım süreçlerinin yeniden gözden geçirilmesinin önemine dikkat çekti.

Manisa'da 11 sanayi kuruluşu "yeşil dönüşüm" protokolü imzaladı Manisa'da 11 sanayi kuruluşu "yeşil dönüşüm" protokolü imzaladı

Spekülatif fiyat artışlarının önlenmesi için gıda tedarik zincirinin sıkı bir şekilde denetim altında tutulması gerektiğini söyleyen Koçal, "Tüketiciyi destekleyen politikalar geliştirilerek gıda fiyatlarındaki artışların enflasyona olan etkisini azaltmak için tüketiciye yönelik sübvansiyonların hayata geçirilmesi gereklidir" dedi. 

Ayrıca, kooperatifçiliğin desteklenmesinin hem üreticiler hem de tüketiciler için önemli faydalar sağlayacağını sözlerine ekleyen Koçal, konuşmasına şöyle devam etti:

"Kooperatifçilik ve yerel üretim desteklenerek, yerel üreticilerin güçlendirilmesi ve doğrudan satış kanallarının artırılması ile tüketicinin daha uygun fiyatlarla ürüne ulaşmasını sağlayacak üretim ve tüketim kooperatifçiliği  güçlendirilmeli, desteklenmeli ve yaygınlaştırılmalıdır. Ayrıca sosyal yardım programlarında sağlıklı gıdaya erişimi teşvik edici adımlar atılmalıdır. 

Kooperatifçilikte üreticilerin dayanışma içinde olması ve giderleri ortaklaştırmaları nedeniyle maliyetlerde de bir azalma getirecektir. Üretim kooperatiflerinin ürünleri, tüketim kooperatifleri aracılığı ile tüketici ile buluşturularak, aracıların ortadan kalkması nedeniyle daha ekonomik fiyatlar ile satılması sağlanabilir. Üretim kooperatifleri ile tüketim kooperatifleri arasında sağlıklı bir bağ kurulur, tüketiciye ulaşımı ve şehirlerde saklama depolarının oluşturularak bu konuda kooperatiflere destek sağlanırsa ekonomik ve sağlıklı gıdaya ulaşımda tüketiciye ciddi faydalar sağlayacaktır. Tüketicilerin de elbette kooperatiflerden alışveriş yapmaları menfaatlerine olacaktır."

"Adil ve erişilebilir bir gıda piyasası için mücadeleyi sürdüreceğiz"

Son olarak, TÜKODER'in 35 yıldır ülke genelindeki 47 şubesi aracılığıyla tüketicilerin sorunlarına çözüm üretmeye çalıştığını belirten Koçal, adil ve erişilebilir bir gıda piyasası için mücadele etmeye devam edeceklerinin altını çizdi. Halkın taleplerini duyurmak adına seslerini yükseltmeyi sürdüreceklerini de ekleyen Koçal, sözlerine şöyle son verdi:

"Broşür, kitapçık, sosyal medya gönderileri ve videolar gibi materyallerle tüketicilere, gıda fiyatlarının neden arttığını, fiyat dalgalanmaları karşısında nasıl önlem alabileceklerini bilinçli alışveriş yapmaları, ihtiyaçlarının alışverişe çıkmadan belirlenmesini, tüketim miktarına ve saklama süreleri dikkate alınarak alışveriş yapmaları yönünde bir çok eğitimlerimiz, çalışmalarımız olmaktadır. Özellikle alternatif ürünlerde etiket okuma alışkanlığını teşvik ederek, kalite ve fiyat arasındaki dengeyi kurmalarına yardımcı olmaya çalışıyoruz.

Özellikle şubelerimizin olduğu şehirde veya bölgede tüketici toplantıları düzenleyerek, sorunları yerel düzeyde tartışıyor ve çözüm önerileri oluşturarak, bu önerileri ayrıca meslek odaları ve bilimsel yönleri ile değerlendirerek  Hükümete ve ilgili kurumlara, tüketici taleplerini iletecek raporlar ve kamuoyu duyuruları hazırlıyoruz.

TÜKODER olarak, tüm tüketicilerimizin ekonomik koşullar altında ezilmediği, adil ve erişilebilir bir gıda piyasası için mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu konuda ilgili kurum ve kuruluşlarla iş birliğine açık olduğumuzu ifade ediyor, halkımızın taleplerini desteklemek için sesimizi yükseltiyoruz."

Editör: Esin Özdemir