Tarımda üretim-tüketim zinciri nasıl sürdürülebilir?
Haber: Deniz Ali Tatar
Sürdürülebilir gıda zincirinin aksamaması, bitkisel ve hayvansal üretim konusunda güçlü bir planlama süreci yapan kişi ve kurumlar olmasıyla sağlanıyor. Bu süreçte çiftçilerin çalışma koşulları, maddi anlamda uğradıkları büyük zararlar ve verilen destekler de öne çıkıyor. Bu kapsamda Tarım ve Orman Bakanlığı’nın her yıl çiftçiler için verdiği destekler de biliniyor. TÜİK'in son verilerine göre; çiftçinin üretim maliyetlerini gösteren tarımsal girdi fiyat endeksi, Mart ayında yıllık yüzde 49,70, aylık yüzde 1,41 artış gösterdi. Ancak ihtiyaçlarını karşılayabilmek için büyük borçlar altına giren çiftçiler, bu yolda kredi alarak yanlış uygulanmış tarım politikalarının da kurbanı olabiliyorlar. Pandemiyle beraber çiftçilerin yaşamaya başladıkları maddi sorunu ve tarımda yaşananları TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez, 24 Saat’e değerlendirdi.
“Tüketmek için üretmek zorundayız”
[caption id="attachment_308222" align="alignright" width="305"] Baki Remzi Suiçmez[/caption]
Tarımın bitkisel ve hayvansal üretimi birlikte kapsayan bir faaliyet olduğunu belirten Suiçmez, üretimin doğa koşullarına bağlı olduğunu ve riski yüksek bir alan olmasının, arz ve talep elastikiyetinin düşük olmasıyla bağlantılı olduğunu belirtti.
Suiçmez, “Tüketmek için üretmek, üretmek için üretim alanlarını ve üreticileri korumak zorundayız. Ülkemizde 1980’li yıllardan beri uygulanmakta olan neoliberal tarım politikaları sonucunda tarım sektörümüz ve çiftçilerimiz çok ciddi sorunlarla karşı karşıya kaldı. Küresel salgın, kuraklık, ekonomik kriz, savaş koşulları gibi olağanüstü süreçlerde yerli üretim yeterince teşvik edilmedi, üretici somut adımlarla desteklenmedi. Üreticiler tarımda uygulanan ithalat politikalarının yanında tarımsal girdi maliyetlerindeki artış ile mücadele ederken, zamanında ve yeterince desteklenmediği için kâr elde edememekte ve üretimden çekilmek zorunda kalmaktadırlar. Üreticinin üretimden çekilmesi ise, tüketicinin pahalıya gıdaya erişmesine yol açmaktadır. Üretim sürecinde yaşanan bu sorunların yanında, kırsal alanlarda yoksulluk, gelir dağılımının bozukluğu, temel hizmetlere ulaşamama, sosyal dışlanma, kadınların güçsüzlüğü, birlikte hareket edememe, vb. sorunların hâlâ devam etmesi nedeni ile kırsal kalkınma konusunda da yeterince ilerleme sağlanamamaktadır. Alanı tümüyle yerli ve yabancı sermayenin insafına terk eden neoliberal tarım politikalarından kamucu tarım politikalarına dönüş olmadığı sürece çiftçilerimizin sorunlarının artarak süreceğini öngörmekteyiz” dedi.
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın her yıl çiftçiler için verdiği destekleri de değerlendiren Suiçmez, destekleri şu şekilde özetledi:
“Ülkemizde tarımın desteklenmesi amacıyla ayrılacak kaynağın en az ne kadar olacağı, 2006 yılında yürürlüğe giren 5488 sayılı Tarım Kanunu ile belirlendi. Kanun ile tarımın desteklenmesi için ayrılacak kaynağın milli gelirin %1’inden daha az olamayacağı hüküm altına alındı. Buna karşın, 2007 yılında çiftçiye verilen tarımsal destek milli gelirin %0,63’ü iken 2022 yılında %0,26 düzeyinde kaldı. Tarımsal destekleme miktarı hiçbir zaman Kanunda belirtilen oranda olmadığı gibi, destekler hep bir yıl sonradan ödendi. Destek etki analizinin yapılmaması ve desteklerin üretene değil tapu sahibine verilmesi nedeniyle verilen desteklerin tarımı yönlendirecek ve verimliliği artıracak özelliği tartışma konusudur. Destekler dışında maliyet üstünde çiftçi kârını da içeren alım fiyatı açıklanması ve alım garantisi verilmesi üretimde devamlılık için son derece önemlidir.”
[caption id="attachment_308225" align="aligncenter" width="864"] Fotoğraf: AA[/caption]
“Doğal kaynaklarımızı geri dönülemez şekilde tahrip ediyoruz"
Tarımsal Girdi Fiyat Endeksinin 2022 yılı boyunca enflasyonun çok üzerinde artış gösterdiğini söyleyen Suiçmez, “Enflasyonun bir önceki yılın aynı ayına göre %85,5 artış ile zirve yaptığı Ekim ayında Tarım-GFE, %134,8 oldu. Zirve yaptığı Eylül ayında Tarım-GFE %138,2 artış gösterirken Mart 2023’te%49.7 olarak açıklandı. Oransal düşüş artışın hızındaki azalışı göstermekte, aslında tarımsal girdi fiyatlarındaki artış sürmektedir. Büyük oranda dışarıya bağımlı girdiler uygulanan ekonomi politikası nedeniyle artan döviz kurundan olumsuz etkilenmektedir. Girdi fiyatlarındaki artış doğal olarak çiftçinin tarladaki enflasyonu anlamına gelen Tarım-ÜFE’yi artırmaktadır. Kasım 2022’de %169.4’e yükselen Tarım-ÜFE Nisan 2023’de %71 olarak açıklandı. Girdi ve üretici fiyat endeksindeki bu yüksek oranlar doğal olarak TÜFE’yi ve de gıda enflasyonuna yansımaktadır. Bu bağlamda üretim maliyetlerini düşürmeden raflardaki fiyatları mümkün değildir” diye anlattı.
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası olarak tarım gündemini yakından takip ettiklerini söyleyen Suiçmez, “Tüm insanların yeterli ve güvenli gıdaya sürekli olarak erişmesini sağlayamadığımız bir dünyada yaşıyor ve açlığı hâlâ yenememenin utancını taşıyorsak; istihdam sorunu ve eşitsizlikler uçurumu derinleşiyorsa; kırsal alanlar ıssızlaşıyorsa, kır kültürü yok oluyorsa; doğal kaynaklarımızı geri dönülemez bir biçimde tahrip ediyorsak yanlış giden bir şeyler var demektir. Meslek ve meslektaş sorunlarını bilimsel bakış açısıyla, kamu yararı ve toplum çıkarı doğrultusunda gündeme taşımaktayız. Gündem konuları ile ilgili basın açıklamaları yaparak, yazılı ve görsel basında etkin olarak yer almaktayız. Ayrıca sempozyumlar, paneller, konferanslar düzenleyerek, konusunda uzman kişilerin katılımı ile tarımın sorunlarını ve çözüm önerilerini net olarak belirlemekteyiz. Kamu yönetimi ile ilkeli bir iş birliği yürütmeye çalışıyoruz. Üyelerimize yönelik eğitimler düzenleyerek, onların mesleki bilgi ve becerilerine katkı koymaya çalışıyoruz. Ayrıca bir hukuk bürosu gibi çalışan odamız; tarım alanlarının korunması, bitkisel ve hayvansal üretim, bitki ve insan sağlığı ile mesleğimize yönelik uygulamalar hakkında davalar açmaktadır” diyerek süreci özetledi.
[caption id="attachment_308223" align="aligncenter" width="864"] Fotoğraf: AA[/caption]
“Çiftçinin üretimde devamlılığını sağlayabilmeliyiz”
Borç içinde kalan çiftçilere ve yanlış uygulanmış tarım politikalarına da değinen Baki Remzi Suiçmez, yaygın olan küçük işletmelerin olduğundan ve küçük üreticileri yetersiz öz sermayeden dolayı üretmek için borçlanmak zorunda kaldıklarını söyledi. Suiçmez, bu konudaki fikrini şu şekilde belirtti: “Başlıca borç kaynakları; kamu ve özel bankalar, tarım kredi kooperatifleri ve bayilerdir. Çiftçimiz 2022 yılında toplam 39,6 milyar TL tarımsal desteği bir yıl geriden alırken, bankalardan kullandığı kredi yaklaşık 329 milyar TL’ye ulaştı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre Mart 2022’de 184.7 milyar TL olan toplam tarımsal nakti krediler Mart 2023’te 391 milyar TL’ye yükseldi. Banka dışındaki kaynaklarla toplam çiftçi borcu 450 milyar TL’nin üzerindedir. Mart 2022’de 61.2 milyar TL olan kısa vadeli nakti kredilerin Mart 2023’de 135 milyar TL’ye yükselmesi çiftçinin üretimde önündeki en önemli engellerden birisidir. Kredi için arazisini, evini, hayvanını, traktörünü ipotek ettiren çiftçilerin icra ve haciz yoluyla üretim araçlarına el konulması sorunu devam etmektedir. Yapılması gereken çiftçinin kredi faizlerinin silinmesi ve ana paranın 5 yıllık vadede ödenmesi ile çiftçinin rahat bir nefes alarak üretimde devamlılığını sağlayabilmesidir."
Bunlar da ilginizi çekebilir