Kültür-Sanat

Tarihin ilk yüzer sergisi: Karadeniz Vapuru

Abone Ol
“Dünyada Karadeniz Vapuru’ndan esinlenilerek yapılan yüzer sergiler var” Doç. Dr. Şencan, “Karadeniz Vapuru Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yüzer sergisi. Hatta dünyada da bir ilk. Dünyada daha sonra Karadeniz Vapuru’ndan esinlenilerek yapılan yüzer sergiler var. Amacı şu; Türkiye Cumhuriyeti’ni yurt dışına tanıtmak. Ancak tabii sergi yapıldığı zaman daha 1926 yılı, yani devrimlerin tamamlanmadığı bir yıl, fakat devrimlerin çoğunun da yapıldığı bir yıldayız. Dolayısıyla amaç şu, yapılan ve yapılması planlanan devrimlerin her birinin birer karşılığı olmak üzere devrimleri Türkiye’ye tanıtmak.” sözleriyle vapurun yola çıkma amacını özetledi. Önce silah, ardından medeniyetle Şencan, 12 Avrupa ülkesi ve 16 limanı ziyaret eden Karadeniz Vapuru için “Bazı ülkelerde iki ayrı limanda duruyor. Mesela Fransa’da iki ayrı limanda duruyor, Le Havre ve Marsilya. 86 gün yol gidiyor Karadeniz Vapuru ve gittiği yerlerin çok büyük bir kısmında şölenlerle karşılanıyor” ifadelerini kullandı. Şencan, vapurun özenle seçilmiş önemli limanlara uğradığının altını çizerken, “İngiltere, İtalya, Fransa, Baltık, Barselona ve Hamburg gibi çok önemli yerlerde duruyor. Dikkat edersek durduğu limanlar Osmanlı’nın Birinci Dünya Savaşı’nda, Ankara Hükümeti’nin de Kurtuluş Savaşı’nda savaştığı büyük ülkeler. Burada Atatürk şunu demek istiyor: Oralarda silahla mücadele ettik, şimdi de uygarlık savaşını veriyoruz.” değerlendirmesinde bulundu. Karadeniz Vapuru nasıl karşılandı? “Limanların çoğunda özellikle büyük devletler dediğimiz limanlarda gerçekten büyük şölenlerle karşılaşıyor. Mesela Hamburg, Barselona öyledir. Fransa’da ise iki ayrı durum var. Le Havre Limanı’nda gerçekten büyük bir coşkuyla karşılanıyor Karadeniz Vapuru. Fakat Marsilya’ya geldiğinde aynı durum söz konusu olmuyor. Nedeniyse o zaman bir siyasi kargaşa var Türkiye ve Fransa arasında, Bozkurt Lotus Davası. Bu davadan dolayı önce Karadeniz Vapuru’nıu yaklaştırmak istemiyorlar. Fakat vapur aynı zamanda ticari ilişkileri geliştirmek amacını da taşıdığı için daha sonra ilişkiler geliştiriliyor.” diyen Şencan, rağbet görmediği limanlar da olduğunu söyledi; “Mesela Polonya limanlarında çok rağbet görmemiş. Biraz da döneme bağlı çünkü yazın havanın en sıcak olduğu dönemler, genelde insanların tatilde dolduğu ve denize girdiği zamanlar. Hatta ziyaret eden kişilerin deniz kıyafetleriyle geldiği söylenir. Özetle, 12 ülkenin dörtte üçünde alkışlarla karşılanıyor. Dörtte birinde ise çok fazla rağbet görmediğini söyleyebiliriz.” Vapurda kimler vardı? Toplamda 285 kişinin bulunduğu vapurda, Şencan çok önemli isimlerin de yer aldığına vurgu yaparak, “Vapurun içinde bugünkü ismiyle Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası var. Orhan Veli Kanık’ın da babası orkestradan birisi, çok tanınır. Vapurda Mebrure Hanım var, O dönemde çok tanınmayan bir Cumhuriyet kadını ancak ileriki zamanlarda, Türk kadını siyasi haklarını aldığında, ilk kadın milletvekillerinden biri olacak. Vala Nurettin var, Nazım Hikmet’in çok yakın arkadaşı. Ata Efendi var, kendisi bir şeyh. Bir şeyhin Türkiye Cumhuriyeti’ni anlatan bir vapurda olması çok önemli. Ata Efendi bir şeyh olarak kravatını takarak vapura biner. Çünkü Milli Mücadele’de bizim için çalışan kişilerden biridir Şeyh Ata Efendi. Kemalettin Kamu var, ajans sahibidir ve haberleşmeyi sağlayacak kişidir. Celal Bayar’ın oğlu Refii Bayar vapurdadır. İlk kadın gazetecilerden Bedia Celal Arseven vapurdadır. O dönemde yabancı dil sorunu yaşamamak için dönemin en prestijli okullarından biri olan -ki günümüzde de öyle- Robert Koleji’nden tercümanlar getiriliyor. Hasan Bey, dönemin ecza deposu sahibi. Dolayısıyla sağlık, ıtriyat gibi ihtiyaçları karşılayacak kişi o oluyor. Türkiye’nin en önemli lokumcularından biri Ali Muhiddin Hacı Bekir Lokumları’nın sahibi var. Daha bunun gibi pek çok önemli isim de vapurda bulunuyor.” ifadelerini kullandı. Vapurda etkinlikler de düzenlendi Karadeniz Vapuru ile çok sayıda etkinliğe de imza atıldığını söyleyen Şencan “Vapur bir limana demirlenince, hangi ülkeye gittiyseniz o ülkenin büyükelçisi sizi kaşılıyor. Büyükelçiliklerde davetler veriliyor. Hem vapurun içinde bu tip eğlenceler var, hem de dışarıda düzenlenen eğlenceler var. Vapurun durduğu her 16 limanın 16’sında balo var. Balolara katılıyorlar, özel yemeklere katılıyorlar ve gidilen her liman Türk bayrakları ile süsleniyor.” sözleriyle vapurun atmosferini anlattı. “Bu vapur Türkiye Cumhuriyeti’nin yürüyen bir parçası” Şencan, “Özellikle Hamburg’da Karadeniz Vapuru’ndaki kişileri ağırladıklarında ‘Bu vapur Türkiye Cumhuriyeti’nin yürüyen bir parçası’ demişlerdi. Baltık Limanları’nı gezdiğinde ‘Beyaz Geceler’e denk geliyor ve hava hiç kararmıyor. Hava kararmadığı zaman da ne yapacağını bilemiyor ekip, daha çok balo yapıyorlar. Danslar edilmeye başlanıyor. Hatta Çarliston Dansı’nın çok yapıldığı anlatılır. En çok Baltık limanlarında bu danslar edilmiş. Kıyafetler özel seçimdir ve herkes çok şıktır. Dolayısıyla çok sayıda balo, etkinlik, davet, yemek yapılmıştır hem vapurda hem limanlarda.” değerlendirmesinde bulundu. Vapur amacına ulaştı mı? “Vapurun başarısı tartışmaya açık değil” diyen Şencan, “Kesinlikle çok başarılı oldu. Vapurun içinde bazı ürünler de var, bu ürünler satışa çıkıyor limana gittiği zaman. Bu bir sergi. Fakat bu vapurun amacı para kazanmak değil. Ürünlerinizi satıyorsunuz ama bu vapurun temel amacı sizi dünyaya tanıtmak. Mesela sanatınızla… İçeride kız öğrencilerin yaptığı resimler sergileniyor. Sizi şıklığınızla, kılık-kıyafet devriminizle tanıtmak istiyor vapur. O zamanlar daha Harf Devrimi yapılmamıştı. Ama Tarım Devrimi yapılmıştı, tarım ürünlerini zenginleştirerek Tarım Devrimi’nin yapıldığını göstermek istiyor vapur.”sözleriyle vapurun yola çıkış amacına ulaştığını ifade etti. Vapurun içinde bir de İş Bankası şubesi olduğuna dikkat çeken Şencan, bunun sebebinin de ekonomik bağımsızlığı vurgulamak olduğunu söyledi. Dünya basını ne dedi? Şencan, “Barselona Limanı’nda ‘Bu vapur gelmeseydi eğer, Türkiye’de Cumhuriyet’in ilan edildiğini duymamıştık’ diyorlar.  Amaç Türkiye Cumhuriyeti’ni Avrupa ve dünyaya tanıtmaksa bunda kesinlikle başarılı oluyoruz. Zaten dünya basınına baktığınız zaman Karadeniz Vapuru ile ilgili çok sayıda habere rastlarsınız. Fransız ve İngiliz basınında ‘Bir Türk Şovu’ diyorlar. Bir yabancı gazetede ise ‘Avrupa’nın Hasta Adamı Kendini Nasıl İyileştirdi?’ Başlığı atılıyor. Amacına kesinlikle uygun bir iştir.” diyerek sözlerini noktaladı.