Genel

"Tarih Boyunca İnsan ve Tabiat İlişkisi Sempozyumu" başladı

- İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevtap Kadıoğlu: - "Tarih boyunca farklı toplumlar, çevreyle sürdürülebilir uygulamalardan yıkıcı sömürüye kadar çeşitli şekillerde etkileşime girmiştir. Bu etkileşimleri inceleyerek, mevcut gerçekliğimizi şekillendiren kalıpları daha iyi anlayabilir ve gelecek için değerli dersler çıkarabiliriz"

Abone Ol

İSTANBUL (AA) - İstanbul Üniversitesi Tarih Araştırma Merkezi'nin düzenlediği "Tarih Boyunca İnsan ve Tabiat İlişkisi Sempozyumu" başladı.

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevtap Kadıoğlu, fakültede gerçekleştirilen sempozyumun açılışında yaptığı konuşmada, "Son yıllarda dünyanın dört bir yanındaki insanlar, tabiat üzerindeki etkimizin daha fazla farkına varmaya başlıyor. Bu yeni keşfedilen çevre bilinci, doğayla etkileşim biçimimizi yeniden şekillendirme ve insanlık ile çevre arasında daha uyumlu bir ilişki kurma potansiyeline sahip güçlü bir kuvvettir." dedi.

Bugünü gerçekten anlamak için geçmişi araştırmak gerektiğinin altını çizen Kadıoğlu, "Tarihteki çevre çalışmaları, insanoğlu ile doğal çevresi arasındaki uzun süreli ilişkiye dair derin bir kavrayış edinmemizi sağlar. Tarih boyunca farklı toplumlar, çevreyle sürdürülebilir uygulamalardan yıkıcı sömürüye kadar çeşitli şekillerde etkileşime girmiştir. Bu etkileşimleri inceleyerek, mevcut gerçekliğimizi şekillendiren kalıpları daha iyi anlayabilir ve gelecek için değerli dersler çıkarabiliriz." diye konuştu.

Kadıoğlu, sempozyumun önemine değinerek şunları kaydetti:

"Tarih, sosyoloji, coğrafya, edebiyat, müzik, sanat tarihi ve mimarlık gibi alanlardan uzmanları bir araya getirerek, yeni bakış açılarını ve yeni anlayışları teşvik eden işbirlikçi bir ortamı oluşturuyoruz. Bu disiplinler arası yaklaşım, günümüzde karşılaştığımız karmaşık zorlukların ele alınmasında da büyük önem taşıyor. Bilgi ve uzmanlığımızı birleştirerek farklı alanlar arasındaki noktaları birleştirebilir, ortak temaları belirleyebilir ve insanoğlu ile tabiat arasındaki karmaşık ilişkiye dair kapsamlı bir anlayış geliştirebiliriz. Sonuç olarak, kökleri, tarihten alınan derslere dayanan günümüzün çevre bilinci, doğayla olan ilişkimizi yeniden anlamlandırabilmek için bize eşsiz bir fırsat sunuyor."

- "Tabiatı çok sevmek, tabiatı korumaktan geçiyor"

Sempozyuma çevrim içi bağlanan, Osmanlı tarihini çalışan ilk kadın akademisyen Prof. Dr. Mübahat Kütükoğlu, İstanbul Üniversitesi Tarih Araştırma Merkezi'nin 40. yılını kutlayarak, bu merkezin bünyesinde geçmişte çok önemli sempozyumlara imza attıklarını söyledi.

Kütükoğlu, insan ve tabiat ilişkisinin tarih boyunca çok önemli bir konu olduğuna işaret ederek, "Biz tabiatı yeterince seviyor muyuz, koruyor muyuz, bu münakaşa edilmeli. Her şeyden önce tabiatı çok sevmek, tabiatı korumaktan geçiyor." ifadesini kullandı.

İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü'nden Prof. Dr. Zeynep Tarım, insan ve tabiat ilişkisi konusunda çok önemli ve zengin kaynakların olduğunu dile getirerek şu değerlendirmeleri yaptı:

"Bu kaynakları birazcık daha gündeme getirebilirsek, biraz daha okuyabilirsek, bunlarla ilgili yeni sorular gelirse, belki bugünün dünyasına bir şekilde etki edebiliriz. Çünkü kanaatimce dünyada tabiata, hayvana, bitkiye bu kadar dost tek ülkeyiz diye düşünüyorum. Sadece Türk sanat tarihinde nakışlara bakarsak, tüm o nakışların hayvan ve bitki kökenli olması ve kalem işçiliğinden taş işçiliğine bütün tezyinatlarda bu motiflerin yer alması, tabiatla ilişkimizi doğrudan söyler."

Prof. Dr. İlber Ortaylı ise bu etkinliğin çıktılarının bir armağan kitap olarak yayımlanmasını temenni ettiğini belirterek, ilk kez Türk tarihçilerinin tabiat ve çevre tarihi konusunda derli toplu bir çalışma yaptıklarına vurgu yaptı.

Fakültenin araştırma ve arşiv konusunda geçmişten bu yana bir gelenek oluşturduğuna dikkati çeken Ortaylı, "Tabiat, çevre ve insan ilişkisi tarihi fevkalade önemlidir ve mutlaka üzerinde durulması gerekir." ifadesini kullandı.

Ortaylı, Lübnan'ın doğusundaki Bekaa Vadisi'nin bir zamanlar sedir ormanları ile ünlü olduğundan bahsederek, yangın, yeni yerleşimler ve kontrolsüz ağaç kesimi nedeniyle bu ormanlardan geriye pek bir şey kalmadığını anlattı.

Nil Nehri'nin Asvan Barajı dolayısıyla eski kuvvetinde olmadığını, bu yüzden kıtlık, kuraklık gibi farklı problemlerin yaşanabileceğini söyleyen Ortaylı, "Bu örneklerin hepsi bizim için de söz konusudur. Fakat en önemlisi, elimizde tutmamız gereken Türkiye'deki ormanlardır." şeklinde konuştu.

Yarın sona erecek sempozyumda, kültür ve iklim, ısıtma ve soğutma tarihi, tabiat ve mevsime bağlı göç hareketleri, iklim değişiklikleri ve tabiat olaylarının arasında bulunduğu birçok konu tarihsel perspektiften ele alınacak.

Sempozyumun düzenleme kurulunda Prof. Dr. Zeynep Tarım, Prof. Dr. Fatih M. Sancaktar, Doç. Dr. Yusuf Alperen Aydın, Doç. Dr. Özgür Oral, Doç. Dr. Metin Ünver, Arş. Gör. Dr. Ahmet Tekin ve Arş. Gör. İbrahim Çelebican yer alıyor.