CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu olası barış sürecine ilişkin hükümetin mağduriyet devşirdiğini söyleyerek, “Adalet ve Kalkınma Partisi ve liderliği, bu durumdan hep bir mağduriyet üretmeye çalışacak” diye düşünüldü. Ama sonuçta bugün bu anayasaya göre eğer bir daha aday olmak istiyorsa Meclisi feshetmesi ve erken seçim çağrısı yapması gerekiyor. Özgür Özel’in teklifi erken seçimin 2025’te yapılmasıyla ilgili, 2026 ya da 2027 ya da 2028’de yapılmasıyla ilgili değil" sözleriyle erken seçim çağrısında bulundu.
CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Bahçeli’nin Öcalan çağrısı, Kürt sorunu, seçim çağrıları, kayyım atamaları gibi pek çok konuda T24’ten Cansu Çamlıbel’in sorularını yanıtladı.
Tanrıkulu röportajının satır başları şöyle:
"Kendilerini cumhuriyete ait hissetmeyen Kürtler var"
“Bu meselenin özü nedir? Kürtlerin bu cumhuriyetle olan bağının zayıflamış olmasıdır. Kendilerini bu cumhuriyete ait hissetmeyen Kürtler vardır. “Benim de devletim” diyorlar mı acaba? Bunu soralım. Genel Başkanımız bunu ifade etti; Kürtler de “Bu devlet benim devletim” diyecekler. Diyemiyorlar. Benim şahsen “Kürtlerin bu devletle aidiyet sorunu var” dememin üzerinden belki 25 yıl geçti. O zaman Diyarbakır Barosu başkanıydım ve bunu bir röportajımda söylemiştim. “Kürtler duygusal kopuş yaşıyorlar” diye de eklemiştim. Halen de öyle. Hatta bu makas daha da açıldı. Özellikle Adalet ve Kalkınma Partisi'nin 2015- 2016’dan sonra izlediği siyasetle Kürtlerle devlet arasındaki makas daha da açıldı. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin bu 9 yıllık politikasında Kürtler son 40 yılın toplamı kadar zulüm gördüler.”
"Kürtler barış kelimesine sırt dönmez"
“Bakın, Kürtler ‘barış’ kelimesini kimden duyarlarsa duysunlar sırtlarını dönmezler. Ama bunun samimiyetini ölçerler. Böyle cepheden karşı çıkmazlar yani. Bakarlar, tartarlar. Sonuçta şu var; bizim sütten ağzımız yandı, yoğurt yiyip gerek yiyeceğiz. Ben de o duygu içerisindeyim. Hiç olmadık bir zamanda, hiç beklemediğimiz bir siyasi aktörden geldiği için daha dikkatli bakıyoruz şu anda. Bugüne kadar Kürt meselesinde kutuplaştıran, toplumda nefret söyleminin yayılmasına neden, yan sırada oturan siyasi partinin kapatılmasını isteyen bir lider bu. Hatta DEM Parti’nin kapatılmasına ilişkin iddianamenin MHP Genel Merkezi’nde yazıldığına dair bilgi zaten var hepimizde. Yani DEM’in kapatılmasını ve siyasetçilerinin tutuklanmasını isteyen bir siyasi parti liderinin “Öcalan gelsin burada konuşsun” diyerek barış ihtiyacına dikkat çekmesi önemli bir şey tabii ki.”
"Toplumsal barış bile kutuplaşma konusuna döndü"
“Biraz önce söyledim; Bahçeli’nin barış ihtiyacına dikkat çekmesi değerli ve önemli. Ama çatışmanın sonlanması bakımından önerdiği yöntem son derece yanlış. Öcalan, evet bir siyasal aktördür. 25 yıldır hapistedir ama sonuçta kendi kurduğu örgütü üzerinde halen bir etkisi ve hakimiyeti vardır. Dolayısıyla kendi kurduğu örgütle ilgili bir söz söylemesi önemli. Ama en sonda söylenecek sözü en başta söylerseniz bu meselede travma yaşamış, bu meselenin yarattığı yıkım üzerinden öfke sahibi olmuş insanları barış isteğinin çok uzağına, hatta karşı tarafına itersiniz. Bahçeli’nin sözleri tam olarak buna sebep oldu. Başka bir kutuplaşma cephesine neden oldu; toplumsal barış konusu da kutuplaşma konularından birisine dönüştü. Oysa adım adım gidilmeliydi. Ben şimdi bugün ‘barış istiyoruz’ diyenden çok ‘böyle bir barış istemiyoruz’ diyen görüyorum.”
"Kürtler için ikinci alternatif kesinlikle CHP"
“Kürtler için ikinci alternatif artık kesinlikle CHP’dir. Bütün kamuoyu yoklamaları da bunu gösteriyor zaten. Özgür Özel'in yapacağı gezi, bu duyguyu daha da güçlendirmeye dönük bir geziydi. “Türkiye partisi olarak bu meseleyi biz çözeceğiz” denildi, kısa kesip dönmek durumunda kalmasa Diyarbakır dışındaki diğer şehirlerde de bunu diyecekti. Özgür Özel’in Kürtlere hissettirmek istediği duygu “her biriniz artık eşit hissedeceksiniz” duygusuydu. Özgür Özel, o duyguyu yaratma konusunda bir çaba içerisinde. Ve ben görüyorum ki söylediklerimiz şu an eksik gelebilir ama CHP, bu duygu ortaklığını Kürtlerle büyük ölçüde kurmuş durumda.”
“Bakın Erdoğan bugüne kadar bu meseleyi hep kendi siyasal çıkarları için kullandı. Siyasi geleceği için kullandı. Şimdi de yine kesinlikle kendi gündemi var, kesinlikle. 2023 seçimleri öncesinde hükümetin ortaya attığı yalanı dolanı gören Kürtler Erdoğan'a bir daha nasıl güven duyacaklar? Sahte videolarla siyaset yapan bir liderliğe nasıl güven duyacaklar?”
"Bahçeli nereye varmak istiyor biliyorum"
“Yaşam boyu iktidarda kalabilmek için kendisinin Kürtlerle bir bağ kurması lazım. Temel motivasyonu sayısal. Anayasa değişikliği için de olası bir değişikliği halka götürmek için de Mecliste dörtte üç çoğunluğun üzerini yakalaması gerekiyor. Biz Bahçeli’nin laflarından da konunun bu olduğunu anlıyoruz.”
“Bahçeli ne yapmak, nereye varmak istiyor, bilemiyorum. Ama bu süreçte CHP’yi hedef göstermek, CHP’yi çözümü engelleyici bir faktör olarak göstermek çok ucuz ve toplumda da hiçbir karşılığı olmayacak bir kara propaganda. AKP- MHP Kürt meselesinin demokratik çözümü için hangi adımı attı? Samimi olsalar, bir adım atsalar, CHP toplumsal barış için Mecliste beş adım atar.
“Bahçeli’nin 1 Ekim’den beri yaptığı çıkışlarla yarattığı kutuplaşma, iktidara yeniden kayyım uygulamasını başlatma alanı da açmış olabilir. Bahçeli bunun için mi bu çıkışları yaptı? Sanmıyorum. Ama öyle anlaşılıyor ki, iktidar, Bahçeli’nin yarattığı tepkiyi kayyımla dindirmeye çalışıyor veya fırsatını bulmuşken kayyım atıyor. Dolayısıyla Ahmet Türk’ün ismini istismar eden birileri varsa, o da iktidar koalisyonu içindedir. Biz elbette bu hukuksuzluk karşısında Ahmet Türk’le de Gülistan Sönük’le de dayanışırız. Halkın oylarıyla seçilmiş belediye başkanlarının yerine kayyım atamak, halkın seçme ve seçilme hakkını rafa kaldırmaktır. Biz bunu kabul etmeyiz. Karşı durmaya da devam ederiz. Sorgularız, herkes de sorgulamalıdır.”
"Erken seçim teklifi 2025 için"
“Adalet ve Kalkınma Partisi ve liderliği, bu durumdan hep bir mağduriyet üretmeye çalışacak” diye düşünüldü. Ama sonuçta bugün bu anayasaya göre eğer bir daha aday olmak istiyorsa Meclisi feshetmesi ve erken seçim çağrısı yapması gerekiyor. Özgür Özel’in teklifi erken seçimin 2025’te yapılmasıyla ilgili, 2026 ya da 2027 ya da 2028’de yapılmasıyla ilgili değil.”
"Kendimize güveniyoruz"
Biz kendimize güveniyoruz. 2028'e kadar Erdoğan liderliğinde kalmasın diyoruz. “Sana 2025'e kadar süre veriyoruz” diyoruz. Biz siyaseten eğer bunu söylüyorsak, sonuçta iktidara gelmek amacıyla söylüyoruz. Onun liderliği bir dönem daha sürsün diye değil. Kendimizden eminiz. 2027’de ben de erken seçim istemem. 2025’te gelsin sandığı koysun. Ve biz bunu bugünden ilan edelim istiyoruz. Kendimize güveniyoruz. Şu anda Türkiye'nin birinci partisiyiz. Bütün anketler, çapraz anketler bunu söylüyor.”
“Geçen haftaki grup toplantısının kapalı bölümünde rakamları sundular. Onların en az 2 puan önündeyiz. Altı ayrı kamuoyu araştırması şirketinin ortalaması bunu söylüyor. Hatta bazı araştırmalarda 4 puan öndeyiz.”