Gizem Azboy
Kastamonu’da bir dükkân; dışarıdan bakınca küçük bir teknoloji müzesine benziyor. Müze gibi ama değil. Elektrikli aletlerin kullanım ömrüne meydan okuyan Veysel Usta’nın kendine özgü atölyesi.
Kastamonu’da yaşayan Veysel Karakaya; farklı imajıyla, yaşam öyküsüyle, yıllanmış elektrikli aletlerle dolu dükkanında, ustalığın sembolü haline gelmiş bir çınar.
Çarşıda, Nasrullah Meydanı yakınlarındaki atölyesinde ne yaptığı, neler tamir ettiği vitrininin her köşesinde yazıyor. Yazmakla kalmamış Veysel Usta; hangi hurdalara hayat verdiğini iplerle kablolarla asarak özenle oluşturduğu sergide gösteriyor da.
Genç yaşında elektrikli aletlerin tamirine olan merakıyla mesleğe başlayan Veysel Karakaya, yıllanmış televizyonlardan, antika radyolara, ütülerden eski ısıtıcılara kadar çöpe atılacak birçok alete hayat verip, unutulmuş hikayeleri gün yüzüne çıkarıyor.
Veysel Karakaya çocukluktan bugüne taşıdığı yeteneğiyle neredeyse 60 yıldır söküyor, inceliyor, tamir ediyor, sorun çözüyor. Ürettikleriyle, onardıklarıyla tarihin tozlu deposuna kaldırılan aletleri bugüne taşıyıp zamana meydan okuyor. Eline geçerse, dükkândan içeri girerse elektriğin icadından bu yana kullanılıp kenara atılmış bütün aletleri tamir edebilecek bir birikime sahip.
Özel bir tabelası yok. Ama kapısının önüne astığı aletler ve yazdığı notlar çalışma alanının ne kadar geniş olduğunu anlatıyor.
Dükkânın kapısından içeri girenleri geçmişin izleri karşılıyor. Yirmi, otuz, hatta kırk, elli yıllık aletlere yeniden can vermek müşterileri kadar Veysel Usta’yı da heyecanlandırıyor.
Veysel Usta’nın söylediğine göre mesleğiyle ilgili serüveni köye elektriğin geldiği, elektrik tesisatlarının yeni yapıldığı zamanlarda başladı. Çocuk denecek yaştayken keşfettiği ilgisiyle, sadece bir kez görerek ev elektriği döşediğini, priz ve anahtarları bağladığını anlattı.
“Kovboy Veysel”
Kastamonu’da fotoğrafçı vitrinlerini süsleyen fötr şapkalı görüntüsüyle “Kovboy Veysel” olarak tanınan Karakaya gençliğinin ilk yıllarında asıl şöhretini her sorunu çözen, her işi yapan elektrik ustası olarak duyurdu. Karakaya, hayatının dönüm noktası olarak saydığı askerlik dönemini kendine has üslubuyla şöyle anlattı:
“Komutan askerde bana dokunulmazlık verdi. Hatta görevim bitince ‘sana üç maaş vereceğiz sivil olarak görev yapacaksın, ne istersen olacak’ dediler. ‘Annemin rızası olmadan olmaz’ dedim. Anne hakkı ödenmez ki; annem razı olmadı. Ey gidi Veysel Usta! Nereden nerelere geldik. Ana hakkı her şeyin üzerindedir ama askerde kalsaydım belki tarih bile değişirdi.”
Tarih değişmedi ama Veysel Usta’nın kişisel tarihi bir sınavda daha dönüm noktası yaşadı. Bu kez Amerikalıların iş teklifini reddettiğini söyleyen Veysel Usta o anısını da özetle şöyle anlattı:
“Bölgemizde elektrik ve kumanda sorunu yaşayan bir şantiyeye çağırdılar beni. Amerikalı teknik personelin, profesörlerin çözemediği sorunu çözüp cihazı tamir ettim. Çok şaşırdılar, en yüksek maaşla iş teklif ettiler ama kabul etmedim. Ben emir altına giremem. Kendi işimi yapmaya devam ettim.”
Bir taraftan iş yapan, bir taraftan anlatan Veysel Usta’nın en büyük hedefi, bilgi ve becerisini torunlarına aktarmak.