Suna Kan; artık keman çalmıyor!
Birsen GÜRDİL
İlk konserini dokuz yaşında iken veren ve Mozart’ın No:5 Keman Konçertosu’nu kusursuz icra eden Suna Kan, "Üstün yetenekli çocuklar" yasası gereği harika çocuk olarak yurtdışına İdil Biret ile gönderilmişti.
15 günde yarım saat süren koca bir konçertoyu öğrenip, ezberlemek ve halkın önünde icra ederek üstün yeteneğini ortaya koyan Kan, ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün isteği ile TBMM’den çıkartılan yasa gereği ilk önce İtalya’ya sonra Fransa Paris’e giderek çalışmalarını sürdürmüştü.
Ailesi ile Adana’dan kalkıp Ankara’ya gelen ve Hamamönü'nde mütevazi bir eve yerleşen Kan ailesi, babası Nuri Kan'ın keman çalan bir müzisyen oluşu ve evde devamlı keman çalması ile bu musiki aletine ilgi duyan Suna, daha çocuk yaşlarda bu aleti eline alıp çalmaya başlaması, babasının da katkıları ile küçük Kan'ı, daha henüz ilkokula gittiği yıllarda çevresinde tanınmasına vesile olmuştur. Kiralık kemanla o yıllarda adı Muzika-yı Hümayin olan Devlet Konservatuarı'na özel izinle alınan Suna, sınıf atlayarak 3 yıl içinde bu irfan yuvasından birincilikle mezun olmuştur.
Babası Nuri ile hocalarının devamlı kontrolleri altında yaşından beklenmeyen başarılara imza atan Suna Kan, yurtdışındaki eğitiminden sonra ülkesine dönüp, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nda solist ve başkemancı olarak görev yapmıştır.
Avustralya hariç dünyanın dört bir kıtasında çeşitli ülkelerde ve şehirlerde verdiği konserlerle ülkemizin sanat elçisi olarak büyük başarılara imza atmıştır. Bu arada Devlet Sanatçısı unvanı ile taltif edilen Kan, yıllarca elinden düşürmediği kemanını ne yazık ki ilerleyen yaşın verdiği bir çeşit kemik erimesi neticesinde parmaklarında başlayan eğilimlere bir çare bulamaması sonucu bu çok sevdiği musiki aletini bırakmak zorunda kalmıştır.
“Ben kemanı bırakmadım, keman beni bıraktı” diyerek hala keman çalmak istediğini dile getiren ünlü keman ustası, keman çalmanın kolay bir iş olmadığını bugün keman çalmaya başlasam bıraktığım yeri, aynı tempolu yakalamam için iki sene hazırlık yapmam gerekir, demektedir. Usta sanatçı paha biçilmez kemanını bile büyük paralar teklif edilerek satmasını isteyenlere sert tepki göstererek, bu nadide müzik aletini genç bir keman öğrencisine devretmiştir.
İsminin açıklanmasını istenmeyen bir hayranı tarafından kendisine hediye edilen 1751 yapımı Nıcolaus Gagirano’na 2017 yılından beri sahip olan genç yetenek Berfin Aksu bu değerli aletle şimdilerde şöhrete hızlı adımlarla koşan bir keman sanatçısıdır.
Yehidu Mgnuhin Okulu mezunu olan Berfin Aksu'yu küçük yaşlarda iken dinlemiş onun gelecekte üstün yetenekli bir keman sanatçısı oltduğuna inanmıştı. Aksu ile babasının vasıtası ile tanışan Suna, Berfin'i birkaç dinlemeden sonra ondaki yeteneğini kabullenmiş ve bu genç müzisyen için, “Berfin’in fiziği ar, müzik kulağı var, sesleri iyi anlıyor bence tam bir keman virtüözü olmaya müsait bir genç” ifadelerini kullanmıştır.
Berfin Aksu, gerçekten daha şimdiden Avrupa’nın pek çok ülkesinde konserler vermiş ve büyük ilgi görmüştür.
Bugün 83 yaşında olan Devlet Sanatçısı Suna Kan, “Müzikten kopulmuyor, içimize işlemiş” derken sağlığında doldurduğu ve halen yurtdışında ve ülkemiz müzik marketlerde satılan CD’lerini dinlemektedir. “Müzikle ilişkim kafamda ve gönlümde devam ediyor” diyen sanatçımız babasının evde keman çalması ile bu musiki aletinin sesi ile büyümüş olmanın ayrı bir şans olduğunu, bu musiki aletinin sürekli elinizin altında olması gerektiğini, daima üzerinde çalışması gereken kemanın sizi sevmesi de ayrı bir hususiyettir, demektedir.
9 yaşından bu yana hayatını sadece kemanı ve kendisini ayakta alkışlayan hayranları ile paylaşan Kan’ın başarılarıyla geçen yıllarını huzur içinde anması dileğiyle.