Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız, Marmara Denizi'ndeki kirlilik ve müsilaj sorununa dair yaptığı açıklamada, bilim insanlarının son üç yılda Marmara'daki gidişatın devam etmesi halinde, önümüzdeki 4-5 yıl içinde Doğu Marmara'da hidrojen sülfür birikiminin felakate yol açacağı uyarısı yaptığını belirtti. Yıldız, "Müsilajın oluştuğu bölgelerde suyun miktar ve kalitesinin havza bütünlüğü içinde ödünsüz bir şekilde yönetilmesi gerektiğini" vurguladı.

ANKA Haber Ajansı'ndan Zeynep Bozuklu'nun haberine göre, Su Politikaları Derneği Başkanı Yıldız, Marmara Denizi'nde yaşanan müsilaj sorununa ilişkin açıklamalarda bulundu.

Müsilajın yalnızca Marmara Denizi’nde değil, Ege ve Karadeniz’de de görülmeye başlandığını ifade eden Yıldız, sorunun çözülmesi için atılması gereken adımları sıraladı.

Bugünün hava durumu (3 Ocak hava durumu) Bugünün hava durumu (3 Ocak hava durumu)

"Müsilaj, su kütlelerinde oksijen azlığından kaynaklanıyor"

Yıldız, müsilajın, su kütlelerinin insan kaynaklı kirlilik nedeniyle oksijensiz kalarak su yüzeyine yansıması olduğunu belirterek, müsilajın bir "alarm ikaz işareti" olduğunu vurguladı. 2021 yılında Marmara Denizi'nin yüzeyinde geniş bir alanda müsilajın ortaya çıkmasının, bu sorunun ciddiyetini gözler önüne serdiğini belirten Yıldız, yapılan temizlik çalışmalarının ardından, müsilaj tehdidinin hala Türkiye gündeminde olduğuna dikkat çekti.

Aradan geçen üç yılın ardından, Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Deniz Bilimleri Enstitüsü tarafından yapılan araştırma, Marmara Denizi'nin ilk 30 metresi dışında ciddi bir oksijen azlığı olduğunu ortaya koydu. Ayrıca, sıcaklık artışı, oksijensizleşme ve kirliliğin birbirini besleyen bir döngü oluşturduğunun altı çizildi. Yıldız, bilim insanlarının, mevcut gidişatın devam etmesi durumunda, önümüzdeki 4-5 yıl içinde Doğu Marmara'da hidrojen sülfürün artarak felakete yol açabileceğini belirttiklerini aktardı.

“Çalışmalar sürüyor ancak Marmara denizinin kirliliği de sürüyor

Marmara Denizi'nde kirliliğin önlenmesi için Haziran 2021'de 22 maddelik bir Eylem Planı açıklandı. Bu maddelerden 14'ü, kirliliğin azaltılmasıyla ilgiliydi ancak Yıldız, üç yıl boyunca yapılan çalışmaların kirliliği yeterince azalttığını söylemenin zor olduğunu ifade ederek müsilajın biyolojik etkilerinin yanı sıra, atık su ve çevre yönetimi sorunlarına da dikkat çekti.

Yıldız, müsilajın oluşumunu engellemek için alınması gereken tedbirleri şu şekilde sıraladı:

  • "Müsilajın oluştuğu bölgelerde, suyun miktar ve kalitesinin havza bütünlüğü içinde yönetilmesi gerekmektedir.
  • Yaygın ve noktasal kirliliklerin tam denetim altına alınması ve bu denetimlerin önündeki engellerin kaldırılması önemlidir.
  • Marmara Havzası ve Susurluk Havzası'nın birlikte ele alınması, bu bölgelerde denetim ve izleme hizmetlerinin etkin şekilde yapılması gerekmektedir."

Yıldız, su yönetiminin gelecekteki Su Yasası'nda havza yönetimi olarak tanımlanacak bir yapıya kavuşturulması gerektiğini belirtti. Ayrıca, Marmara Denizi’ndeki çalışmaların koordineli bir şekilde ilerlemesi gerektiğini, ancak bunun için geçici kurullarla yapılan çalışmaların yeterli olmayacağına dikkat çekti.

Yıldız, müsilaj sorunuyla mücadelede, denize bırakılan atık suyun arıtımının eksik yapılmasının kirliliği artıran bir faktör olduğunu belirtti. Bu nedenle, öncelikle atık su arıtımının daha etkin hale getirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Ayrıca, müsilajın yalnızca Marmara’da değil, Ege ve Karadeniz’de de ortaya çıkması nedeniyle, bu bölgelerde de benzer tedbirlerin alınması gerektiğini söyledi.

Editör: Nur Yıldız