Sporda kadınların deneyimi
Artun TALAY Canan Koca’nın “Sporun Toplumsal Cinsiyet Halleri” kitabında onaltı ünlü yazarın bölümleri var. İlginç bir kitap öneririm. İşte kitaptan derlediklerim… Seda:...
Artun TALAY
Canan Koca’nın “Sporun Toplumsal Cinsiyet Halleri” kitabında onaltı ünlü yazarın bölümleri var. İlginç bir kitap öneririm.
İşte kitaptan derlediklerim…
Seda: Kürek çekmede yani o gölün ortamında inanılmaz sessiz bir yönde, sadece siz varsınız. Hızla bir yere ulaşmaya çalışıyorsunuz. Yani suda herşeyi unutuyorsunuz, karada kalıyor herşey.
Keriman: Doğa ortamında daha narin olma, daha çabuk yorulma gibi düşünceleri aklından çıkarmalısın. Erkeklerden daha az yük taşımaya çalışmamalısın. Aynı yükü taşımalı, aynı işi yapmalısın. Gerektiğinde dışarı çıkıp çadırdaki karları temizlemelisin. Yok ben kızım, üşüyorum falan, böyle düşünceler olmamalı. Üşüyorsanda belli etme. Ona göre tedbir al.
Ayça: Hem kadınlar hem de erkekler maç sırasında öfkelenip, şiddete uğrayabiliyor. Bu kadın ya da erkeklere özgü değil. İnsanlara özgü. Maç sırasında küfür eden, sahaya ayakkabı atan çok kadın var.
Neslihan: Maç günü erkeklerle aynı yerde bulunur, spor giyinir, makyaj yapmayız. Erkekler kadar etkili kadın taraftarlar var.
Atletizm üzerinden sporda cinsiyet ayrımcılığına bakarsak; Türkiye’de bir gazete Semenya’ya “Erkek Fatma” tanımını yaptı. Semanya kadın mı, erkek mi?… İtalyan atlet Elisia Usuma, Semenya için “böylesi insanlar bizimle koşmamalı” dedi. Sözlerinin anlamı Semenya’nın beyaz ve Avrupa merkezli kadınlık ideallerine uymayan anlayışlarını da yansıtıyor.
Amerika’da kadınların spora katılımı artırınca, Nike, Rodoinfo, General Motors, Kodak gibi ünlü markalar, kadın sporcuları reklam yüzü olarak kullandılar.
Nike 1996’da “Eğer Oynamama İzin Verirsen” kampanyası ile sporun kadın yaşamına güç getireceğini vurguladı.
İngiltere’de “Bu Kız Yapabilir” kampanyası etkili örnekler arasında Women Win isimli uluslararası kuruluş az gelişmiş ve yoksul ülkelerde ergen kızlar için spor programları geliştirdi.
Judit Buttler, “Cinsiyet Belası” kitabında içinde doğduğumuz bedenin, kimliklerin sergilendiği yer olduğunu söylüyor.
Modern Olimpiyat Oyunlarının fikir babası Coubertin, olimpiyat oyunlarının geleneksel kültürünü düşünerek, kadınların sınırlı dallarda yarışmalarını savunmuştur.
1928 Amsterdam Olimpiyat Oyunlarında Alman ve Japon kadın atletlerin 800 metrede başa baş çekişmeleri büyük ilgi uyandırmıştır.
İngiltere’de Kralice Victoria dönemi, kadınların spor ve sanatta var olma mücadelesi verdiği dönemdir.
Dünya güzeli seçilen Keriman Halis’in doğal güzelliğinin yanı sıra tenis ve yüzme sporuyla ilgilenmesi dikkat çekmiştir.
1980’lerde “Murcle Builder” dergisi adını “Murcle and Fitness” olarak değiştirmiştir. Spor salonları tüketim kültürünün bir merkezi olarak kent hayatında yerini aldı.