Bursa'da "Zeki Müren Şarkılarıyla Masal Tadında" konseri verildi Bursa'da "Zeki Müren Şarkılarıyla Masal Tadında" konseri verildi

Ekonomik kriz ve sosyal adaletsizlik çocukları da etkiliyor. Geçen yıl çocukların yüzde 40’ı, maddi imkânsızlar nedeniyle tiyatro/ sinemaya gidememesi, çocuklar arasındaki sosyal adaletsizliğin bir yansıması. Geçim sıkıntısının, sanatsal faaliyetlere gitmenin önünde engel olduğuna işaret eden psikologlar, sinema ve tiyatronun ulaşılabilir olması gerektiğine dikkat çekerek tiyatro/sinema yoksun kalmanın çocuğu hem duygusal hem de bilişsel anlamda olumsuz etkileyeceğinin altını çizdi

Esin Özdemir Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK), “Türkiye Çocuk Araştırması 2022” verilerine göre, son 12 ayda sinema ve/veya tiyatroya giden 6-17 yaş grubundaki çocukların oranı yüzde 39,1 oldu. Araştırma kapsamında, içinde 0-17 yaş grubunda en az bir çocuk bulunan 9 bin 10 hane örnek hane olarak belirlendi. Türkiye’de yaşayan çocukların yüzde 40,1’i maddi imkânsızlar, yüzde 24,3’ü ise yaşadığı yerin yakınında sinema/tiyatronun olmadığı için sinema ve tiyatroya gidemedi. Araştırmada, yüzde 21’i sinema veya tiyatroya ilgi duymadığı, yüzde 6,2’si ailesinin zamanı olmadığı, yüzde 5,2’si pandemi nedeniyle, yüzde 2,8’i ise ailesinin izin vermediği için sinema/tiyatroya ulaşamadı. Psikologlar, Engincan Engin ve Göktuğ Delioğlu, sosyal faaliyetlerin çocuk psikolojisine etkilerini 24 Saat Gazetesi’ne değerlendirdi. “Sanatın tabana yayılabilmesi adına çeşitli teşvikler sağlanabilir” Psikolog Engin, kültürel etkinliklerin çocuk psikolojisine etkisini anlatıp şu önerilerde bulundu: “Sanatsal ve kültürel etkinlikler, sosyal açıdan insanları birleştirdiği gibi çocuklar için de hayal gücünü arttıran, sosyal bağları kuvvetlendiren ve psikolojik iyi oluşu besleyen aktivitelerdendir. Özellikle tiyatro ve sinema gibi sanatı görsel açıdan yansıtmaya uğraşan etkinlikler, çocukların bilişsel sınırlarını genişletmesi bakımından da büyük öneme sahiptir. Bu bağlamda, sinemaya ve tiyatroya erişimdeki zorluklar, çocuklar arasındaki sosyal adaletsizliği arttırmaktadır. Sinema ve tiyatronun daha ulaşılabilir olması gerekiyor. Sanatın her alanının tabana yayılabilmesi adına siyaset kurumu ile koordineli çalışarak çeşitli teşvikler sağlanabilir. Örneğin, şehir merkezlerine belediyeler aracılığı ile ücretsiz tiyatro ve açık hava sinemaları kurulabilir. Kırsal kesimde, fiziki olarak tiyatro ve sinemalar yaygınlaştırılarak bu durum bir devlet politikası haline getirilebilir. Bunun haricinde özellikle ilkokul çağında çocuğu olan ailelere sadece sanatsal etkinliklerde kullanabilecekleri ve içinde belli miktarda paranın bulunduğu bir ‘Sanat Kart’ uygulaması başlatılabilir. Böylece fiziki olarak tiyatroya erişme imkânı olan ancak ekonomik olarak tiyatro ve sinemaya erişemeyen ailelere büyük bir imkân sağlanmış olur.” “Gelişim, sadece fiziksel olarak büyümekten ibaret değil” Psikolog Engin, sosyokültürel faaliyetlere katılmanın çocuklar için gerekli olduğuna işaret edip “Bu uygulamalarla bir çocuk dahi sinema ve tiyatroyla tanışsa zihin dünyasının değişmesi ve gelişmesi anlamına gelir ki bu dahi çok önemli bir kazanımdır. Unutmayalım ki gelişim sadece fiziksel olarak büyümekten ibaret değildir. Çocukların sosyokültürel gelişimi için tiyatro ve sinema gibi alanlarla bağ kurmaları da değerlidir” vurgusuyla bitirdi. [caption id="attachment_320816" align="alignright" width="421"] Göktuğ Delioğlu[/caption] Teknoloji ve geçim sıkıntısı sanatsal faaliyetlere katılımı olumsuz etkiliyor Psikolog Göktuğ Delioğlu ise teknoloji ve geçim sıkıntısının sanatsal faaliyetlere etkisini şöyle açıkladı: “Özellikle çocukların tiyatro, sinema ve sanatın diğer alanlarına yönlendirilmesi biraz güçleşti. Bu durumun sebeplerine bakarsak, ebeveynlerin çocuklarının okul dışı saatlerinde ya da hafta sonlarında ellerine bir tablet veya akıllı telefon tutuşturmalarını görüyoruz. Maddi durumu daha kötü olan ailelerde ise teknolojiden ziyade geçim sıkıntısının sanatsal faaliyetlere gitmenin önünde en büyük engel olduğunu söylemek yanlış olmaz. Üstelik çocuğun özellikle o yaşlarda bir yönlendirmeye ihtiyaç duyduğunu düşünürsek, geçim sıkıntısı yaşayan ya da teknolojinin etkisinde yoğun şekilde kalmış bir çocuğun tiyatroya veya sinemaya gitmesini düşünmek hayalcilik olabilir. Yapılan çalışmada, çocukların yaklaşık yüzde 60’ının tiyatro ve/veya sinemaya gitmediği görülüyor. Bu oran, ciddiye alınmalı. Tiyatro ve sinema, çocukların duygusal olarak rahatlamasına yol açar. Özellikle tiyatro, çocuklara yaşadıkları toplumun bir üyesi olma bilincini aşılar. Günlük hayatta birçok problemde işbirliği yapılmasının önemini vurgular ve çocuğun olaylara farklı bakış açıları getirmesini sağlar. Bunlardan yoksun kalması, çocuğu hem duygusal hem de bilişsel anlamda olumsuz etkileyecektir.” Çocukları tiyatro, sinema ve diğer sanatsal faaliyetlerden mahrum bırakmayalım Maddi sıkıntılara dikkat çeken Psikolog Delioğlu, ekonomik nedenlerle sosyal faaliyetlerden yararlanamayan çocuklar için neler yapılabileceğine ilişkin şunları söyledi: “Ücretler cüzi şekilde ayarlanırsa ya da bazı özel günlerde ücretsiz olursa çocuklarımızın en azından bir kısmı bu hizmetlerden faydalanabilir. Bu durum göz ardı edilmemeli ve çocuklarımızın hem duygusal hem de psikolojik yönden kendilerini daha da geliştirebilmeleri için bir şeyler yapılmalı. Örneğin sırf maddi sorun yaşadığından sinemaya gidemeyen çocuklar tespit edilip onlara özel günlerde mahallelerinde film gösterimi yapılabilir. Bazı üniversitelerin tiyatro kulüpleri ücretsiz oyun oynayabiliyor, bu oyunlara maddi yetersizlik yaşayan çocuklar götürülebilir. Çocuklarımızı tiyatrodan, sinemadan ve diğer sanatsal faaliyetlerden mahrum bırakmayalım. Geleceğimizi daha doğru inşa edebilmek için onlara ihtiyacımız var, bunu unutmayalım.”

Editör: Ahmet Ertüm