Son düzlüğe girilirken
Hakan ŞANLITÜRK Seçim sürecine girdik. Ankara'daki kulislere göre Cumhurbaşkanı Erdoğan 15 Temmuz'da seçim kararını açıklayacak ve Eylül yada Kasım'da sandık gelecek. Bu...
Hakan ŞANLITÜRK
Seçim sürecine girdik. Ankara'daki kulislere göre Cumhurbaşkanı Erdoğan 15 Temmuz'da seçim kararını açıklayacak ve Eylül yada Kasım'da sandık gelecek.
Bu iddianın doğruluğunu zaman gösterecek ama liderler ve partilerin faaliyetlerine dikkat edecek olursak seçim planlarının sahada uygulanmaya başlandığını söyleyebiliriz.
Geçen Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kemal Kılıçdaroğlu, Abdullah Gül'ü aday yapabilmek için uğraştı ama Meral Akşener faktörü bunu engelledi. Eğer Akşener olmasaydı kuvvetle muhtemel Gül aday yapılacaktı. O takdirde de iktidar icraatlarına tepki duyan muhalif seçmene alternatif sunulamayacaktı. İktidardaki Ak Parti, muhalefetteki Ak Parti ile yarışacak ve iki ihtimalde de kazanacaktı!.
Yıllar geçti ve seçim yine ufukta göründü. Muhalif tarafta 'aday kim olacak?' mücadelesi var. Gül'ü aday yapamayan Kılıçdaroğlu bu kez çevresindeki bazı menfaatçilerin gazıyla kendisini aday yapmaya niyetli. Normal koşullarda muhalefetteki büyük partinin başındaki kişi olarak 6'lı masanın adayı olması doğal. Lakin şartlar öyle demiyor. Zira 20 yıllık bir iktidar ve devlet kadrolarını kontrolüne almış bir Erdoğan profiline karşı işler kolay değil.
O nedenle, muhalif cenahta devleti bilen bir isim olmanın yanında, kazanma potansiyeli yüksek bir aday çıkarma kararlılığı bulunuyor. Liderlerin bazılarında bu hassasiyet olmasa da muhalif seçmende bu istek güçlü. 6'lı masanın küçüklerini bir yana bırakırsak, burada aday noktasında kararı verecek iki lider mevcut. Onlar Kılıçdaroğlu ve Akşener. Yanlış aday tercihi kendilerini imha etmek gibi olur.
Kılıçdaroğlu kaset kumpasının ardından CHP'nin başına geçti. Aradan geçen zamanda çok seçim kaybetti. Son yerel seçimlerde ise organizasyonu iyi yaptı, şartları, beklentileri iyi etüd etti, doğru adaylar buldu ve başarılı oldu. Bu açıdan bakınca Kemal Bey'in yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçiminde de nefsine uymayarak doğru bir isimle yarışa gireceğini düşünebiliriz. Ama gelişmelere, kulislere göz attığımızda farklı düşünmemizi gerektiren adımlara da tanık oluyoruz.
Kemal Bey öncelikle 'Ak Partililer neden benim aday olmamı bu kadar çok istiyor?' diye sormalı kendine. Bu soru sağlıklı muhakeme yapmasına katkı sağlayacaktır şüphesiz.
Hem Devlet Bahçeli hem de Tayyip Bey adaylarını açıkladı. Devlet Bey 'Erdoğan', Tayyip Bey de 'aday benim' dedi.
Muhalefet stratejik olarak aday ismini açıklamadı. Seçim kararı alınmadan da adayın kim olduğu açıklanmayacak deniliyor.
Konuşulan isimleri ise artık herkes biliyor. Kılıçdaroğlu'nun dışında Ekrem İmamoğlu, İlhan Kesici, Mansur Yavaş isimleri var. Kulislerde 6'lı masanın 3 Temmuz'da yapacağı toplantıda Ali Babacan'ın 3 ismi masaya sunacağı konuşuluyor. O isimler, İlhan Kesici, Abdullatif Şener ve Haşim Kılıç diye aktarılıyor.
İddia doğruysa Babacan'ın çantasındaki 3 isimden hem masada hem seçmende kabul görme ihtimali olan tek isim İlhan Kesici.
Eski DPT Müsteşarı Kesici bir dönem de ANAP'tan milletvekilliği yapmıştı. Devleti, bürokrasiyi bilmesinin yanında dışişleri ekseninde dengelere yabancı olmayan, dil bilen biri. Aynı zamanda da iktidara tepkili seçmenlerin benimseyebileceği, Ak Parti iktidarına bulaşmamış profil.
Ekrem İmamoğlu Karadeniz gezisindeki faciadan sonra toparlamış görünüyor. Anlaşılan özeleştiri yaptı. Hatalarının farkına vardı. Kavga etmesi gereken kişilikleri artık başköşeye 'buyur' etmez sanırım. Ve seçimde destek aldığı deneyimli dostlarına sırtını dönmemesi gerektiğini de fark ettiği kanısındayım. İmamoğlu'nun şansı halen devam ediyor.
Mansur Yavaş İngiliz tarzı takılıyor. Sessiz ve derinden yürümeyi tercih ediyor. Geçenlerde bir arkadaşım anlattı. Berbere gitmiş, 5-6 kişilik film ekibiyle karşılaşmış. Sohbet sırasında ekip Mansur Yavaş belgeseli hazırladıklarını ifade etmiş. Başka bir kulis bilgisine göreyse Mansur Bey, adaylıkta kararlı olduğunu "Kazanamasam da zaten görev süremin bitmesine 9 ay kalıyor. Önemli değil" şeklinde dile getirmiş. Yavaş yaratılan algının aksine bence en zayıf aday profili.
Manzara böyle .Kılıçdaroğlu'nun adaylığında kaybetme riski yüksek. Meral Hanım aday olmayacağını açıkladı. İmamoğlu aday olursa Yavaş ne der? Yada Yavaş aday olursa İmamoğlu ne yapar? Muhtemelen ikisi de birbirlerine karşı çıkarlar. Bütün bunları gözden geçirdiğimizde 6'lı masadan kavgasız gürültüsüz çıkacak isim Kesici diyebiliriz.
Kesici'den söz etmişken İsmailağa Cemaati'nin lideri Mahmut Ustaosmanoğlu’nun cenazesine katılan İlhan Kesici'nin bazı CHP'liler tarafından adeta linç edilmeye çalışılmasını anlamak mümkün değil. CHP oyları adayını seçtirmeye yetiyor da haberimiz mi yok acaba? Yüzde 25 solda, yüzde 75 diğer tarafta oy var. Bu basit hesabı bile yapmadan ideolojik saplantıyla Kesici'ye saldırmak akla ziyan bir tavır.
"Meral Akşener ve İYİ Parti iyi ki var. Aksi halde hiç olmayacak adaylar halkın önüne getirilirdi" diyenlere son dönemde sıkça rastlıyorum. Haksızda sayılmazlar. Çünkü merkez siyasette güçlü bir parti olduğu sürece Ak Parti’nin hedefe ulaşması mümkün değil. Bu nedenle iktidar destekli bazı eski siyasilere partiler kurduruluyor ki İYİ Parti’yi aşağı çeksinler ve Ak Parti’nin önü açılsın.
Muhalif seçmenin 6'lı masadan, egoları, ikbal beklentilerini, siyasi çıkarları aşan bir anlayışla aday belirlenmesini beklediğini söyleyebilirim. Zira bu seçim küçük hesaplarla kazanılacak bir yarışa sahne olmayacak...