Deniz Ali Tatar
Sanatçı Kayahan Kaya’nın ‘performatif bir yerleştirme’ olarak tanımladığı “Bir Bulut Gibi Belirir Hayaletler Sofra Üstünde” sergisi, Ankara Ka: Görsel Kültür ve Sanatsal Düşünce İçin Mekan’da sergi severlerin beğenisine sunuldu. Ziyaretçileri ‘sofra’ kavramıyla kurgulanmış bir oyuna davet eden sergi, yemek sofrasında toplanan kişileri hem sorguluyor hem de ziyaretçileri bir ‘dedektif’ gibi sorgulama oyununa davet ediyor. “Sofraya doluşan hayaletleri görebiliyor olsaydık nasıl olurdu?” sorusunu soran Kaya, “Sofrada, masadaki sandalye sayısından daha fazla kişi de olabilir; hikâyeleri anlatılan, hayalleri kurulan, düşünceleri düşünülen birçok kişi de konuktur sofraya. Bazen geçmişin izleri ya da o ana kadar bizi biz yapan her insan bizle birlikte sofradadır, hayaletler masaya doluşur adeta” diye betimlemede bulunuyor. “Bir Bulut Gibi Belirir Hayaletler Sofra Üstünde” sergisi, 10 Şubat’a kadar Ka’da ziyaretçilerle buluşmaya devam edecek. Sanatçı Kayahan Kaya, sergiden detayları 24 Saat’e anlattı.
“Hem düşünsel hem kişisel hayaletler, bir masa etrafında”
“Bir Bulut Gibi Belirir Hayaletler Sofra Üstünde” sergisinin ‘performatif bir yerleştirme’ olduğunu belirten Kaya, bu fikrin çıkış noktasının bir arkadaşının evinde yemeğe gittiği zaman belirdiğini söyledi. Kaya, “Umut adındaki arkadaşımın evine gittiğimizde, şöyle bir soru sordu: ‘Zamandan ve mekândan bağımsız 10 kişiyi bir akşam yemeğine davet etseydiniz, kimleri çağırırdınız?’ Bu bence oldukça zor bir soru. Çünkü aklınıza her şair, yönetmen, ressam veya oyuncu gelebiliyor. Ben de bu soruyu çok ciddiye aldım ve kendi listemi yapmaya başladım. O masada kimler beraber oturursa iyi anlaşabilir, kimler o geceyi daha güzel hale getirebilir ya da o masada ben kimleri görmek isterim diye sorular sordum kendime. Bu düşünceler sonucunda, şu noktaya vardım. Aslında kalabalık bir masada; anılardan bahsettiğimiz, hatıralarını andığımız ya da düşüncelerini düşündüğümüz insanlar, o masanın üzerine hayaletler gibi toplanmaya başlıyor. Böylece o sofra zenginleşiyor ve sadece o masada oturan misafirler orada olmuyor böylece. Bir sürü hem düşünsel hem kişisel hayaletleri de o masanın etrafına topluyoruz” diye anlattı.
“İzleyicilerin dedektif gibi fenerlerle masada oyun oynamasını istedim”
Masada yer alacak kişilerin hazırlarken bir risk de aldığını söyleyen ve belki de ‘hayal kırıklığı’ yaşatabilecek bir masa olabileceğini de ön gördüğünü belirten Kaya, şöyle özetledi: “Bu soruyu diğer arkadaşlarıma da sorduğumda, kimisi eğlenceli insanlardan oluşan bir masa topladı. Kimisi çok politik ve birbirine zıt karakterleri bir araya getirdi, sırf onların tartışmasını izlemek için. Bu aslında çok üzerine düşünülmesi gereken bir konu, ben hala bu masadaki o 10 kişiyi toparlayamadım.”
Performatif yerleştirmedeki masada yer alan 10 kişinin ‘anonim’ kişilerden oluştuğunu söyleyen Kaya, “Bu masa, gezen ziyaretçilerin yorumuna çok açık ve kimlerin bu masada olduğunu tahmin edebileceği bir masa. Daha soyut desenlerle dolu ve biraz daha figüratif portreler de var, ama yine de çok yoruma açık. Bu noktada insanları bu yoruma da davet etmek istiyorum. Yani izleyiciler, o masada neler olduğunu bir dedektif edasıyla keşfetsinler istedi. Karanlık bir ortamda ellerine fenerleri alarak o gece bu masada neler konuşulmuş ve kimler o masadaymış, biraz oyun da işin içine girsin istedim” diye anlattı.
“İzleyicilerin bire bir etkileşime geçmesini istedim”
Bu serginin bir resimle ya da fotoğrafla da anlatılabileceğini söyleyen Kaya, neden ‘performatif yerleştirme’ ile anlatım yolu seçtiğini, şu şekilde anlatıyor: “İzleyicilerin çalışmamla direkt ve bire bir etkileşime geçmesini istediğim için bu yolu seçtim. Ben de bir işle etkileşime geçtiğimde, kendimde daha merak uyandırdığını hissederim. Kendi opsiyonlarım daha fazla açabiliyorum. Burada ışık ve gölge de işin içine dahil olduğu için, aslında bize daha ilksel ve ilkel dürtülere de bizi götürüyor. Mesela evimizde elektrik kesildiğinde, hemen elimizle duvara doğru gölge oyunları yapmaya başlarız. Hatta bu bir anlamda da büyük bir laf olsa da, sanatın tarihi de mağara duvar resimleriyle başlar. Aslında bence mağara içerisinde yemek yerken insanlar, o ateşin etrafında gölgeleriyle oynamaya başladılar.”
Masada yer alan mumların da bir şekilde elektrik ve teknolojiyle bağın kesilmesine işaret ettiği yorumları aldığını söyleyen Kaya, mumun da masaya iyi bir eşlik olduğundan bahsetti.
Performatif yerleştirmesi “Bir Bulut Gibi Belirir Hayaletler Sofra Üstünde”nin Ka Atölye’de olmasından dolayı mutluluğunu ve memnuniyetini de dile getiren Kaya: “Bence Ankara’da yaptıkları kültürel etkinlikler hem de farklı işlere ev sahipliği yapıyor olmaları anlamında önemli bir yer Ka. İyi ki benim çalışmam da burada gerçekleşiyor” dedi.