Siyah ırka karşı nefret dinmiyor
Orhan GÜRDİL 2020 yılının son aylarında Amerikan polisinin zenci Floyd’u acımasızca öldürmesi üzerine ülke çapında başlatılan ayaklanma ve isyanların açtığı yaralar henüz...
Orhan GÜRDİL
2020 yılının son aylarında Amerikan polisinin zenci Floyd’u acımasızca öldürmesi üzerine ülke çapında başlatılan ayaklanma ve isyanların açtığı yaralar henüz kapanmamışken. Yine gözü dönmüş medeni geçinen Amerikan Polisi iki zenciyi daha katletmiş. Bir siyahi kadını ise öldüriye dövmüştür. Bu arada dünyanın başka ülkelerinde de siyahlara karşı acımasız girişimler yapılmaktadır.
Yunanlıların tarih için zahir ve panzehir anlamına gelen pharmakon terimi, Haçlı millet ve zihniyetini bugün en iyi yorumlayan cümlelerdir.
Floyd isyanının tetiklemesi ile sadece Amerika da değil dünyanın pek çok ülkesinde, siyasetçilerden, generallere, kâşifinden, bilim ve sanatkârlarına, yazarlara kadar siyah ırkı hor gören aşalıyan, insan yerine koymayan bu çokbilmişler, bugün artık toplum tarafından toplum düşmanı, sömürgeci, soykırımcı olarak tanınmaktadır.
Floyd isyanı ilk ırkçı batının lekeli hayatının, çürümüş kültür görüşünün ortaya koyduğu gerçekler ve kirli geçmişi yücelten anıtlar artık bir bir yıkılmaktadır.
1451-1506’da yaşamış olan Kristof Kolomb, her ne kadar Amerika’yı keşfeden adam olarak bilinse de bu İspanyol Kraliçesi tarafından görevlendirilip Amerika’ya gönderilen acımasız kaptan Teino halkını acımasızca katledip bir ırkı yok etmiştir.
Siyah ırkın isyanı sırasında (1874-2965) yapılan anketler de en büyük İngiliz seçilen Winston Churchill, Belçika’nın kasap diye anılan kralı II. Lopla (1835-1909)’ın da heykelleri de “katil” olarak tahrip edilmiştir. (1918-2013) uzun yıllar hapis yatmasına rağmen sınır tanımayan protescular tarafından ırkçı düşmanı olarak tanımlanmıştır.
Bütün maskeleri ve kutsalları birer birer düşürülen batılı yöneticiler korku ve endişelerini saklamaktan çekinmemektedirler.
Köleci siyasi ve askeri şahsiyetlerin, heykellerine yönelik isyan hareketleri sırasında; Barbar diye nitelediği Doğulu halklarla mücadele de her yolun mubah olduğunu savunan İngilizlerin Liberal teorisyeni John Stuart Mill (1806-1873). İnsan ırklarının eşitsizliği kitabında “siyah ırk en altta, beyaz ırk ise en tepededir” Fransız diplomat Arthur de Gobinneau da (1816-1882), Doğu Despotizm ’inde daha yatkın olduğu masalının anlatan Montesquise (1689-1728) ile “İslam dünyası düşünce enerjisinden yoksundur” diye saçmalayan Bernard Russell’in da (1872-1970), sömürgeciliği tarihte pozitif bir adım olarak gören John Locke Stuart Mill, Max Weber, Hegel, Kant ve Marx gibi batılı düşünürlerin gerçek yüzleri ortaya çıkarak ırk düşmanı olarak ilan edilmişlerdir.
Irkçılık sembolleri olarak tanımlanan Yeni Zelanda da Hamilton heykeli, ABD’de Kristof Kolomb’un heykeli, İngiltere’de Winston Churchill’in heykeli, İngiltere’deki Briston’daki köle taciri Edward Colston’un heykeli, yine İngiltere’de Oxford’daki Oriel Koleji’nde bulunan Güney Afrika’nın sömürleştirilmesinde başrol oynayan siyasetçi Cecil John Rhodes’in heykeli, Belçika’nın sömürgeci geçmişinin e önemli ismi olan Kral II. Leopold’un heykeli, Hollanda da sömürgeci olarak tanınan Amiral Piet Hein’in heykeli, eski amiral Witte de With’in adını taşıyan başrol oyuncusu İngiliz Donanma Subayı John Hamilton’un heykeli, Senegal’de sömürgeciliğinin önemli isimlerinden Saint Lovis, Faidherbe şehrinde bulunan heykeli, ABD’de beyaz polis memuru Derek Chauvin’in siyahi vatandaş George Floyd’u boğarak öldürmesinden sonra başlayan ırkçılık gösteriler sırasında yıkılan, tahrip edileni denize atıla heykeller nasiplerine alırken uslanmak bilmeyen ABD’lerinin beyaz polisleri geri de bıraktığımız günlerde Atlanta kentinde, park alanında arabasının içinde uyuyan 27 yaşındaki siyahi Rayshard Brooks’un araçtan indirerek, polislerle yaptığı tartışma sonucu tabanca ile vurularak öldürülmüştür. Bu arada Afrika Ruan’da da 1994 yılında Hutular ile Tutsiler arasında çıkan soykırım olayları sırasında 800 binden fazla Tutsi, Fransızların desteklediği Hutular tarafından acımasızca katledilmişlerdir. 100 gün soykırım mücadelesinin tarihi belgeleri geçenlerde açıklamıştı. Soykırım konusunda acılı bir toplum olan Fransızların Cezayir’de de milyonlarca Müslümanı çoluk- çocuk, yaşlı- genç, kız- kadın demeden öldürmüşlerdir.