Kültür-Sanat

Beyazperdede ekolojizm: "Sürdürülebilir film" uygulamaları

Son yıllarda sıklıkla duymaya başladığımız 'sürdürülebilirlik' kavramı, sinema sektöründe de varlığını göstermeye başladı. Ekolojik yaşam konusunda sivil toplum çalışmaları yürüten Ekin Gündüz Özdemirci ve Nurten Bayraktar, Türkiye ve dünyadaki "sürdürülebilir film" uygulamalarını 24 Saat'e anlattı.

Abone Ol

Haber: Esin Özdemir

Hayatımızın her alanında karşımıza çıkmaya başlayan 'sürdürülebilirlik' kavramı, 'çevre dostu' yapımlara yönelmeye başlayan sinema sektörünün de ilgi odağında yer alıyor. Dünyada adından sıkça söz ettiren çevreci filmler, Türkiye'deki varlığını yeni yeni göstermeye başladı.  Sürdürülebilir film uygulamalarını Türkiye'de uygulanabilir hale getirecek kolaylaştırıcı bir yapı oluşturmak amacıyla "EkoFilm: Sürdürülebilir Yapım Platformu"nu kuran Ekin Gündüz Özdemirci ve Nurten Bayraktar, "yeşil film" olarak da adlandırılan "sürdürülebilir film" pratiklerini anlattı.

"En önemli adım, karbon ayak izi"

En önemli adımın, senaryo üzerinde çevre etkisini değerlendirerek planlama yapmak ve karbon ayak izini düşürmek için taktikler geliştirmek olduğuna dikkat çeken Özdemirci, şöyle konuştu: 

"Yapımların atıklarını azaltması, enerji ve su tasarrufu uygulaması, dizel tabanlı enerji kaynakları yerine yenilenebilir enerjiden faydalanması, ulaşım, konaklama, set, kostüm, yemek vb. tüm alanlarda çevre dostu alternatiflere yönelmesi gerekir. Prodüksiyonların karbon ayak izini düşürmesinin yanı sıra filmlerin hikayelerine çevre dostu mesajlar eklemesi de önemlidir. Aslında burada amaç filmin illaki didaktik olması değildir, aksine çevre dostu yaşam pratiklerinin karakterler ve olaylar aracılığıyla hikayeye dahil edilmesi, normalleştirerek gösterilmesi daha etkilidir."

                                                             

                                                                                              Ekin Gündüz Özdemirci

"Çevre dostu sürdürülebilir yapım rehberleri hazırlıyoruz"

Çevreci yapımlar konusunda yürüttükleri çalışmaları aktaran Ekin Gündüz Özdemirci ve Nurten Bayraktar, sürdürdükleri faaliyetleri şu şekilde aktardı:

"Ekin Gündüz Özdemirci ve Nurten Bayraktar iklim krizi farkındalığını topluma yayma amacı etrafında toplanan, farklı disiplinlerden oluşan çevreci beşeri bilimler alanında çalışan araştırmacı ve akademisyenler. Ekin; on yılı aşkın süredir film, medya, ekoeleştiri, sürdürülebilirlik ve ekolojik okuryazarlık konularında akademik çalışmalarını sürdürüyor, aynı zamanda ekolojik yaşam konusunda araştırmalar ve sivil toplum çalışmaları yürütüyor. Nurten; yaklaşık yedi yıldır edebiyat, çevre ve sinema alanlarında akademik çalışmalar yürütüyor. İklim krizi farkındalığı geliştirmeye yönelik projelerde yer almasının yanı sıra çeşitli sinema dergilerinde ve dijital platformlarda çevre, edebiyat ve sinema konularında yazıyor. Yukarıda bahsi geçen British Council destekli proje kapsamında EkoFilm: Sürdürülebilir Yapım Platformu’nu kurduk. Amacımız Türkiye’deki film ve medya sektörünün gerçek ihtiyaçlarını belirlemek ve sürdürülebilir film uygulamalarını Türkiye’de uygulanabilir ve yaygınlaşabilir hale getirecek kolaylaştırıcı bir yapı oluşturabilmek. Platform dahilinde öncelikli olarak çevre dostu sürdürülebilir yapım rehberleri hazırlıyoruz. Ek olarak, film ve medya öğrencilerine, eğitimcilerine ve sektör çalışanlarına yönelik eğitim modülleri geliştiriyoruz. Hem üniversitelerden hem de sektörden kişiler ile sıkı bir iletişim içerisinde çalışmalarımızı yürütüyoruz."

Nurten Bayraktar: Türkiye'deki film üretimlerinde çevre hassasiyetinin öncelikli hale geleceğine inanıyoruz

“Yeşil film” için "çevre dostu sürdürülebilir film" de denilebileceğini kaydeden Bayraktar ise "Bir film üretiminin her adımında çevre etkisini göz önünde bulunduran ve bu etkinin zararlarını en aza indirme amacını taşıyan her türlü çaba, çevre dostu sürdürülebilir yapım veya yeşil film uygulamaları olarak tanımlanabilir" dedi. 

Türkiye'deki gelişim sürecine ilişkin bilgilendirmelerde bulunan Bayraktar, çevre dostu filmlere yönelik ilk denemelerin 2-3 yıl önce başladığını ancak ulusal ya da kurumsal yapıda bir teşvikin olmadığını kaydetti. Bayraktar, sektörde bireysel gelişmeler yaşandığını ekleyerek, şunları söyledi: 

"Bu nedenle, EkoFilm: Sürdürülebilir Yapım Platformu’nu kurduk. Akademik çalışmaların ve bilimsel yöntemlerin sektöre rehberlik edebileceği ve sektör içinde deneyimlerin paylaşılabileceği, çevre dostu sürdürülebilir film pratiklerini kolaylaştırıcı her türlü materyali ve iş birliğini sağlayabilmek temel amacımız. Bu nedenle, British Council’ın Going Global Partnerships programının desteğiyle, Kapadokya Üniversitesi Çevreci Beşeri Bilimler Merkezi ile BAFTA albert’ın eğitim partnerlerinden Londra Brunel Üniversitesi ortaklığında başladığımız projemize yapımcı Zeynep Atakan’ın eğitim platformu YAPIMLAB’i ve Reha Erdem’in Atlantik Film yapım şirketini dahil ettik. Bu girişimin uzun vadede sistematik bir çabaya evrileceğini ve Türkiye’deki film üretimlerinde hem prodüksiyon hem de içerik üretimi aşamalarında çevre hassasiyetinin öncelikli hale geleceğine inanıyoruz."

                                                             

                                                                                                     Nurten Bayraktar

"Ulusal sinema kuruluşları, büyük medya şirketleri üzerinde baskı oluşturabilme gücüne sahip"

Avrupa ve Kuzey Amerika’da 2000’li yılların başından itibaren bu tür girişimlerin olduğunu belirten Bayraktar, kuruluşların önemine ve üstlendikleri role dikkat çekerek, şu ifadeleri kullandı: 

"Özellikle son 10 yıl içerisinde, üniversitelerdeki medya araştırma merkezleri ve PGA, BAFTA, BFI gibi ulusal sinema kuruluşları bu amaçla sektörlere farkındalık ve bilgi sağlamaya çalışıyor. Bu kuruluşların en önemli katkısı sinema sektörünün çevreye etkisini bilimsel metotlar ile ölçebilmesi ve karbon ayakizini düşürmeye yönelik uygulamalar geliştirmesi. Bir diğer önemli katkıları da büyük medya şirketleri üzerinde baskı oluşturabilme gücüne sahip olmaları. Örneğin, Birleşik Krallık’ta BAFTA tarafından kurulan albert Konsorsiyum BBC, Sky, Netflix gibi yayıncılara karbon ayakizini düşürmeleri yönünde çalışmalar yapıyor. Yeşil uygulamaları benimseyen yapımlara danışmanlık hizmeti sunuyor ve sertifika veriyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde PGA de sektöre çağrıda bulunma, meslek örgütlenmelerini teşvik etme gibi alanlarda aktif. Bu tür kuruluşların aktif olması Hollywood gibi karbon ayakizinin en yüksek olduğu yaratıcı sektörlerde değişiklik yapabilmek için önemli."