Genel

Sinema eleştirmeni ve yazar Enver Gülşen: "Sinemanın tarihi insanın dünyaya düşüşüyle başladı"

- "Sinema soyut olan zamanı, bir şekilde somutlaştırma kapasitesiyle zamanın heykeltıraşlığını yapmaktadır"

Abone Ol

İSTANBUL (AA) - ÖMER MİRZA ŞEKER - "Sinemanın Hakikati", "Hakikatin Sineması" ve "Sinemanın Kökleri" adlı eserlerin de aralarında bulunduğu çeşitli kitaplara imza atan sinema eleştirmeni ve yazar Enver Gülşen, "Sinemayı hayatı ve hakikatini, Allah ve kozmos ilişkisinin tecellilerini anlamaya yönelik bir sanat olduğu için seviyorum." dedi.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü desteğiyle İstanbul Tasarım Merkezi'nde "Sinemahal Film Okulu"nu düzenleyen Gülşen, sinema yolculuğunu, sinemanın diğer sanat türleri ile farkını ve geçmişten bugüne Türk sinemasının durumunu AA muhabirine anlattı.

Gülşen sinemada potansiyel olarak var olan şeylerin sinemayı önemli kıldığını belirterek, "Diğer sanat dallarının, felsefenin ve düşünme biçimlerinin pek çoğunun yapmaya muktedir olmadığını düşündüğüm bazı şeyleri sinemanın yapma potansiyeli olduğunu düşünmem, sinema üzerine tefekkür etmemin çıkış noktası oldu. Sinemayı hayatı ve hakikatini, Allah ve kozmos ilişkisinin tecellilerini anlamaya yönelik bir sanat olduğu için seviyorum." diye konuştu.

Sinemanın kendine ait sıfatları olduğunu söyleyen Gülşen, "Sinemanın ortaya çıkışı zamanın hakikatinin yavaş yavaş kaybolmaya başladığı bir dönem. 19 ve 20. yüzyılda felsefede ve pek çok sanat dalında, sanatçılar zamanla haşır neşir olmuştur. 'Bu kaybolan zaman neyin nesidir ve nasıl yakalanır?' sorusu sinemayı ortaya çıkarmıştır." değerlendirmesinde bulundu.

- Sinema zamanın heykeltıraşlığını yapmaktadır

Gülşen sinemanın zamanla kurduğu ilişkiye de değinerek, "Anda var olan bir varlık olarak, insanoğlunun zaman, an ve ebediyetle kurduğu ilişki şekilleri modernlikle birlikte yaklaşık 400-500 yıldır ortadan kayboldu. Sinema da ortadan kaybolan bu şeyi yeniden getirmenin yolunu aramak için çıktı. Sinema zaman sanatıdır. Zamanla kurduğu ilişki, diğer sanat ve düşünme biçimlerinden farklıdır. Sinema soyut olan zamanı, bir şekilde somutlaştırma kapasitesiyle zamanın heykeltıraşlığını yapmaktadır." ifadelerini kullandı.

Sinemanın iki farklı tarihi olduğunu dile getiren Gülşen, şunları kaydetti:

"Sinemanın bir teknik, bir de manevi tarihi var. Teknik tarihi genelde fotoğrafın icadıyla başlıyor. Manevi tarihi ise insanın dünyaya düşüşüyle başladı. O yüzden sinema düşüncesinde sizi kim etkilemiştir sorusuna, 'İbnü'l-Arabi' diyorum. Arabi'nin insanın varlığı, ne olduğu ve zaman üzerine tefekkürü epey sinematografik bir düşünme biçimidir. Biz sohbetlerimizde de bu manevi tarihin izlerinin peşindeyiz. O anlamda bu seneki atölyemizde sinema geleneklerinden ve tarihsel süreçten bahsedeceğiz ama pergelimizin sabit ayağı hep aynı yerde. Sinemanın neye muktedir olduğu meselesini arıyoruz."

Enver Gülşen, film okulunda görüntü yönetmenliği, kurgu ve senaryo yazımı dersleri bulunduğunun altını çizerek "Bu pratik kısımlar, konuşacağımız teorik mevzuların bir uygulanma alanı olacak. Gelenekler üzerinden kendi bakışımızı yansıtan bir kitap da çıkaracağız. Bu kitaptaki yazıları, katılımcılardan alacağız. Bunun yanında yönetmen senarist ve kurgucu söyleşileri de olacak. Pratik kısımda konuştuğumuz şeyleri bir şekilde Türk sineması geleneğini oluşturmak için kullanmayı hedefliyoruz." dedi.

- "Sinemanın manevi bir enstrüman olarak yapabileceklerini arıyoruz"

Sinemanın bir etkinlik olarak insanların hayatında var olduğunun altını çizen Gülşen, şöyle devam etti:

"Ama aynı zamanda hakikat arayışı için önemli bir araç. Bu programlar sinema tarihine veya niceliğine yönelik değil. Sinemanın manevi bir enstrüman olarak yapabileceklerini arıyoruz. Bulur muyuz bilmiyorum ama en azından yolda olma halindeyiz. Bu anlamda bir çıktı olacaksa da bu, keşfettiğimiz şeylerdir."

Gülşen, sinemanın dünyada çoğunlukla seküler bir araç olarak kullanıldığını aktaran Gülşen, "Onların sinemadan murat ettikleriyle bizimkiler aynı değil. Dolayısıyla bu programlardan bir çıktı olacaksa 'Sinema nasıl bir araç olarak kullanılabilir? Bunun entelektüel temeli, manevi temeli nedir ve aslında sinemanın kendi unsurlarıyla alakalı temeli nedir?' sorularının cevabıdır." değerlendirmesini yaptı.

Sinema Genel Müdürlüğünün desteğinin önemli olduğunu sözlerine ekleyen Gülşen "Yaklaşık 6 yıldır devam ediyor programlar. Bu 8. dönemimiz ve bu süreçte katılımcılar arasında bir yol arkadaşlığı da oluştu. Bir şey çıkaracaksa da bu yol arkadaşlığının çıkaracağına inanıyoruz. Sinema Genel Müdürlüğünün bu yol arkadaşlığına destek vermesi de bizim için çok kıymetli." dedi.