Şırnak'ta kaybolan 22 yaşındaki genci arama çalışmaları devam ediyor Şırnak'ta kaybolan 22 yaşındaki genci arama çalışmaları devam ediyor

CEMRE POLAT/ANKARA- Şiddetsiz Toplum Derneği Başkanı Rıza Sümer, Ankara Yeni Meydan Sahnesi’nde düzenlediği basın toplantısında evlilik öncesi dönemde çiftlere yönelik çarpıcı bir öneriyle gündeme geldi. Çok sayıda basın mensubunun ve dernek üyesinin yer aldığı toplantıda “Şiddetsiz Evlilik Sözleşmesi” ve “Aile içi iletişim, demokrasi ve adalet süreci” başlıklı öneri metinlerini paylaşan Sümer, eşlerin nişan ve nikah törenlerinde birbirlerine, doğaya ve çevreye şiddet göstermeyeceklerine dair söz vermeleri gerektiğini vurguladı. 
Bu öneriyi yasal düzenleme yerine geleneksel uygulamalar ve gönüllülük esasına dayandırarak hayata geçirmeyi hedeflediklerini belirten Sümer, konuya dair “Türkiye’de ve belki de dünyada ilk kez bu şekilde gündeme getirilecek önerilerin, ev-aile içinde, okullarda ve iş yerlerinde uygulanması halinde şiddetin belirgin bir şekilde azalmasına katkı yapacağı kanısındayız” sözlerini aktardı.
Sümer, “Eşler, nikahtan önce birbirlerine, canlılara ve doğaya şiddet göstermeyeceklerine dair söz vermeli”
Rıza Sümer, geçtiğimiz hafta İstanbul'da yeğeni Dağlar Sümer ile Oğuzhan Kazım Ozan'ın söz kesme töreninde sözleşme önerisini sunduğunu açıkladı. Çiftin birbirlerine, çevre, doğa ve hayvanlar dahil olmak üzere kimseye karşı şiddet kullanmamaya, sevgi, saygı ve dostluk içinde hareket etmeye dair söz vermelerini istediğini aktaran Sümer, bu örneği şöyle anlattı:
“Ailelerin evliliği onayladıklarını belirtmelerinden, geleneğe göre söz kesilmesinden sonra sıra yüzüklerin takılmasına geldi. 
Hayalimdeki söz verme davranışı ile ilgili olarak bir fırsatın oluştuğuna inanmış olmalıyım ki, Dağlar ve Kazım’a, kapağında ‘Uluslararası Sözleşmelerin Aydınlığında Dünyadaki Annelere Tarihin En Uzun Mektubu Anneler ve Gözyaşları Sevgi, Saygı Hoşgörü, Dostluk ve Barış İçin Her Zaman ve Her Yerde Birlikte Olmalısınız’ yazan kitabımı hediye ettim.
Orada Dağlar’ın, ağlamayan, ağlatılmayan, kimseyi ağlatmayan bir anne; Kazım’ın da ağlatmayan, ağlatılmayan ve ağlamayan baba olması dileğimi ve umudumu yineledim. 
Sıra, söz yüzüğü takılmasına gelince Dağlar ve Kazım’dan birbirlerine, aile bireyleri ve yakınları başta olmak üzere, insana, çevreye, doğaya ve hayvana şiddet yapmayacaklarına, her zaman ve her yerde sevgi, saygı ve dostluk içinde hareket edeceklerine ilişkin söz vermelerini istedim.
Hem yeğenim Dağlar Sümer hem de damat adayımız Oğuzhan Kazım Ozan, kalabalık önünde söz verdiler. 
Bu ve benzer bir örneğin ülkemde veya dünyanın başka yerlerinde yaşanıp yaşanmadığını bilmiyorum, ülkemde yaşandığını sanmıyorum. Umarım ilk değildir, ilk ise bu örneğin sadece ülkemi değil, dünyayı ve evreni kucaklamasını, sarmasını, yerin üstündeki cennet haline gelinmesine katkıda bulunmasını dilerim.” 
P1060942“Sözleşme, şiddetsiz bir toplum için önemli bir adım”
Çiftin Ankara'ya döndükten birkaç gün sonra hazırladıkları bir yazıyı imzalayarak kendisine gönderdiklerini aktaran Sümer, çiftin hayat sözleşmelerinde sevgi, şefkat, saygı, hoşgörü, güven ve dostlukla hareket edeceklerine, hiçbir şekilde şiddete başvurmayacaklarına, bu anlayışlarını çocuklarına ve gelecek nesillere aktaracaklarına dair taahhütte bulunduklarını ifade etti.
Dernek başkanı, bu önerinin sadece kendi ailelerine özgü olmadığını ve umut ettiği gibi dünyada daha fazla çift tarafından benimsenmesini dilediğini kaydetti. Bu önerinin, sadece ülkesini değil, tüm dünyayı ve evreni kucaklayarak, şiddetsiz bir toplum için önemli bir adım olabileceğini vurgulayan Rıza Sümer, çiftin taahhüt yazısını paylaşarak "Dağlar Sümer ve Oğuzhan Kazım Ozan, şiddetsiz bir toplum için birlikte çalışacaklarına dair sözlerini kamuoyuyla paylaşıyorlar" dedi.
Sümer, bu taahhüt metninin sadece bireyler arasında değil aynı zamanda toplumsal düzeyde de şiddetsiz bir geleceği inşa etme yolunda bir adım olduğunu vurgulayarak çiftin bu örnek davranışının diğer evlenen çiftlere ilham kaynağı olmasını umduklarını belirtti.
Aile içi iletişim, demokrasi ve adalet süreci
Söz konusu maddelerin aile içinde, okullarda ve iş yerlerinde uygulanması halinde sevgi, saygı ve dostluğun yaygınlaşması hedefinde somut gelişmeler yaşanacağını öngördüğünü ifade eden Sümer, öneri metnini şu cümlelerle paylaştı: 
“Sevgi dilinin, hoşgörünün, iletişimin, çocuklara çok küçük yaşlarda ve ailede öğretilebileceğine inanılmalıdır. Bu nedenle, öncelikle ailelere seslenmek istiyoruz.
Çocukların da görüşleri alınarak belirlenecek aile içi konular ve sorunlar, çocukların ve diğer bireylerinin katılımı ile düzenlenecek toplantılarda konuşulmalı, tartışılmalı, mutlaka herkes sürecin her aşamasına katılmalıdır. Her gün, her hafta, aile bireyleri için özel olan doğum ve diğer günler, aile içi iletişimin ve demokrasinin canlı tutulması, konuların ve sorunların konuşulması, çözüm sürecine katkı yapılması için değerlendirilmelidir.
DFGDFGDFG“Çocukların cesaretini kırılmamalı, iletişimde öncelik tanınmalı”
Çocuklar ve aile bireyleri, gün içinde olumlu veya olumsuz olarak yaşadıklarını, çekinmeden, ürkmeden paylaşabilmelidir. Onlara yaşadıklarını anlatma, paylaşma cesareti verilmesini öneriyoruz. Çocukların veya diğer aile bireylerinin, yaşadıklarını paylaşma konusundaki cesaretlerinin kırılması, yaşanan olayların ürettiği sorunların çözümünü ve daha sonra yaşanabilecek farklı şiddet türlerinin önlenmesini zorlaştırabilir. Konu ve sorun ne olursa olsun asla öfkelenilmemelidir. Böylesi durumlarda, şiddet içermeyen ve sabırlı olmayı gerektiren iletişim yöntemlerinin kullanılması veya hukuk kurallarından yararlanılması, yapılması gerekenleri kolaylaştıracak ve beklenen sonuçları mutlaka sağlayacaktır.
Bilindiği gibi yaşlılar, aile büyükleri, engelliler (farklılar) diye tanımlanan insanların bulunduğu evlerde veya toplumsal alanlarda çoğunlukla ağır sorunlar yaşanmaktadır. Bu sorunlar, çocukların, çalışan insanların veya zamanlarının büyük bölümünü evde geçirenlerin sağlıklarını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu konuda, ileri yaşlı, hasta veya engelli bireylerin özel eğitimleri elbette çok önemlidir. Ancak, böyle bireylerle iletişim ve ilişki kurması, destek vermesi gereken diğer aile bireylerinin, sorunlar, nedenleri ve çözümleri konusunda bilgi ve deneyimlerini artıracak özel eğitim programlarının hazırlanması öncelikli olmalıdır. Böyle programların hazırlanması ve uygulanmasında ısrarlı ve kararlı olmalı, ilgili ve uzman kişi ve kuruluşlar yönlendirilmelidir.
“Şiddet konusunda bilinçlenmek için yaşam boyu eğitim programları uygulanmalı”
Şiddetin çeşitleri, nedenleri, her şiddet çeşidine veya çeşitlerine göre önleme, koruma ve korunma yöntemleri herkes tarafından bilinmelidir. Bugün için ilgili kamu kuruluşları, yerel yönetimler ve gönüllü kuruluşların yaptığı çalışmaların, sorunları çözebildiği kanısında değiliz. Sosyal, sanat ve spor konuları ile desteklenmesi gereken sürdürülebilir ve yaşam boyu eğitim programlarının, iletişim, dayanışma ve yaşamı kolaylaştırma anlamında olumlu katkılar yapacağına güvenilmelidir. Bu konuda, ilgili kamu kuruluşları, yerel yönetimler, üniversiteler, demokratik kitle örgütleri, aileler ve medya arasında yaşam boyu ve sürdürülebilir iş birliği zorunludur.
Aile bireylerinin, yaşadıkları, çalıştıkları, öğrenci oldukları, sanat, kültür ve spor etkinliklerine katıldıkları yerlerde karşılaşabilecekleri şiddet çeşitlerine karşı dikkatli, soğukkanlı ve cesaretli olmak, korunmak, yakın çevrelerinden, baro ve diğer meslek ve gönüllü oluşumlardan, güvenlik birimlerinden ivedi destek istemek konularında bilgileri çoğaltılmalıdır. Bunun için de uzman desteği istenmeli, demokratik kitle örgütleri dediğimiz gönüllü kuruluşlarla (STK) iş birliği yapılmalıdır.
Bunların ve uzmanların da uygun bulacağı diğer önerilerin uygulanması halinde, bir süre sonra çocukların ve diğer aile bireylerinin çok olumlu gelişmeler sağladıkları, özgüvenlerinin, bilgilerinin, yüz yüze, göz göze iletişim becerilerinin, yaşama sevinçlerinin, mutluluklarının arttığı ve güçlendikleri görülecektir.
Sürecin ayrıntıları ve sağlanan gelişmeler, Şiddetsiz Toplum Derneği ve uygun görülecek diğer kuruluş ve kişilerle paylaşıldığı takdirde, diğer ailelere ve kesimlere örnek olarak mutlaka yansıtılacaktır. Şiddetsiz Toplum Derneği ile paylaşılacak örnekler, uygun görüldüğü takdirde, ailelerle iş birliği içinde kamuoyuna açıklanabilir, toplumla paylaşılabilir. 
Burada, eğitim ve öğretim kurumlarına, kamu, yerel ve özel iş yerleri ile sendika, baro, oda, dernek ve üst birliklere de söyleyeceklerimiz bulunuyor:
Bu uygulama, ilköğretim, lise, üniversite, kamu, yerel ve özel iş yerlerinde de yapılabilir. Bu yöntem, aynen veya geliştirilerek, insan sayısı ve yetki bakımından en küçükten en büyüğe kadar her yerde uygulanmalıdır.
Uygulamada, alandaki dernek, vakıf, federasyon ve konfederasyon tipindeki üst birlikler, sendikalar, barolar, topluluklar, iletişim ve güvenlik alanında çalışan ilgili kamu kuruluşları ile iş birliği yapılmasının gerekli olduğu kanısındayız.
“Şiddete karşı gönüllü kurullar oluşturulmalı”
Önerilerimizin, iş yerlerinde yaygın olan ve mobbing (bezdirmek, bıktırmak, yıldırmak) diye isimlendirilen şiddet türünün azalmasına veya ortadan kalkmasına katkıda bulunacağına inanılmalıdır.
Uzman psikolog Şenay Ölmez, tüm iş yerlerinde mobbing ve diğer şiddet türlerinin engellenmesi için özel birimler kurulmasını önermektedir. 
Bu birimlerin, yöneticilerin, çalışanların ve öğrencilerin; sendika, baro, birlik, dernek, konsey ve topluluklarınca temsil edileceği gönüllü kurullar şeklinde oluşturulması gerektiği görüşündeyiz.
Önerdiklerimizin sürdürülebilmesi, etkili ve verimli olabilmesi, sonuçlarının ölçülebilmesi için uzman desteği alınmasına ve iş birliği yapılmasına gerek duyulabilir, duyulmalıdır.
“Şiddetsiz bir dünya hayal ediyoruz”
Kadınların ve erkeklerin dayanışmasında ve işbirliğinde, herkesin, birbirlerinin tehlikesi değil güvencesi olduğu, hepimiz için, gelecek kuşaklar için, canlı cansız tüm varlıklar için; temiz, yeşil, mavi, mor, her rengin bulunduğu; sevgi, şefkat, saygı, hoşgörü, dostluk ve barışın yaşandığı; annelerin, kadınların, çocukların ağlamadığı, gözyaşı dökmediği; açlığın, susuzluğun ve yoksulluğun yaşanmadığı, ‘Şiddetsiz, Temiz ve Yeşil Türkiye’, ‘Şiddetsiz, Silahsız Dünya ve Uzay’, ‘Yerin Üstündeki Gerçek Cennet’ hayal ediyoruz ve diliyoruz.
Aileden başlayarak, insanların olduğu her yere yayılacak ve hiç sönmeyecek sevgi, hoşgörü, saygı ve dostluk ışığını yakacak yerin üstündeki cennetin meleklerine selam olsun...”

Editör: Ramazan Atabey