Şiddetsiz, silahsız toplum
Utku ŞENSOY [caption id="attachment_436578" align="alignright" width="180"]
Utku ŞENSOY
[caption id="attachment_436578" align="alignright" width="180"] Bireysel silahlanma toplum huzurunu tehdit ediyor[/caption]
Dünyada artan nüfus ve sera gazı karbondioksit salınımının atmosferdeki artışıyla her yıl daha da kötüleşen küresel ısınma sonucu iklim değişiklikleri yaşanıyor, aşırı sıcaklar, kuraklık ve yıkıcı seller daha da belirginleşiyor. Avrupa Birliği İklim Değişikliği verilerine göre, geride bıraktığımız 2023 yılı yazı, son 143 yılın en sıcak zamanı olarak kayıtlara geçti. Haziran-Temmuz-Ağustos aylarında sıcaklık küresel çapta en yüksek seviyeye ulaştı. Aşırı sıcaklar göl ve nehirleri kurutuyor, ısı artışının getirdiği kuraklık yaşamı olumsuz etkiliyor. Doğa-çevre-habitat tehdit altında, giderek kararan bu tablo hayra alamet değil.
Geçim derdinden bunalan yurdum insanının evde, işte, trafikte, toplu taşım araçlarında, markette hemen her ortamda sinir katsayısı yükselirken, aşırı sıcaklarla tepesinin tası daha da atıyor.
Şiddetsiz Toplum Derneği, Sivil Toplum kuruluşlarını, Cuma Günü Ankara’da düzenlenecek, “İnsana, Hayvana, Çevreye, Doğaya Yönelik Şiddete Karşı, Kadın-Erkek Dayanışmasında, İşbirliğinde, Ulusal ve Uluslararası Toplumsal Uzlaşı, İttifak, Mutabakat Önerisi ve Girişimi” başlığı altında, “Şiddetsiz, silahsız Türkiye, dünya ve uzay için öncelikler” konulu toplantıya davet ediyor. Cumhuriyetimizin 100’üncü yıldönümünde sivil halkın giderek daha fazla silahlanmasının toplumsal huzur ve barışımızı tehdit ettiğini savunanlardanız. Silahsız ve şiddetsiz bir toplum için önceliğin sevgi ve saygıdan geçtiğini, bir avuç mafya özentisi, eli silahlı çapulcunun toplumun huzurunu bozmaması, bu nedenle sivil halktaki silah ruhsatlarının yeniden gözden geçirilerek bu ruhsatların iptal edilmesi, bireysel silahlanmanın önlenmesi gerektiğini düşünüyoruz.
***
EĞİTİM EVDE BAŞLAR!
Yeni eğitim yılının ikinci haftasında veliler, öğrencilerin eğitim, servis, yemek ve kırtasiye giderleri gibi okul masraflarından hayli bunalmış durumda. Dersler ilerledikçe okul yönetimiyle öğrenci velileri arasında tartışmalar da kaçınılmaz olacaktır. Son dönemde sosyal medyada Portekiz'de bir okul duvarına asıldığı iddia edilen velilere yönelik afiş sıklıkla paylaşılıyor. Benzer afişleri öğrencilik yıllarımda Fransa’da görmüştüm. Bu afişte yazılanlar aslında tüm veliler için ders niteliğinde. Eğitimin, okul öncesi aile içindeki öğreti ve terbiye ile başladığı velilere sade bir dille anlatılmış.
Sevgili veliler, hatırlatmak isteriz ki, "merhaba", "lütfen", "rica ederim", "özür dilerim", "teşekkür ederim" gibi ifadeler önce evde öğrenilir.
Yine dürüstlük, arkadaşa, büyüklere, öğretmenlere saygı da ilk evde öğrenilir.
Temiz olmak, ağzında yiyecek varken konuşmamak, tertipli olmak da önce evde öğrenilir.
Sorumluluklarını bilmek, eşyalarına ve değerlerine sahip çıkmak ve başkalarının eşyalarına el sürmemek yine evde öğrenilen şeylerdir.
Bizler okulda yabancı dil, tarih, coğrafya, fizik, kimya ve biyoloji gibi şeyler öğretiriz, unutmayın ki eğitim evde başlar!
Ne kadar güzel değil mi? Bizim zamanımızda kabadayılar, eli maşalı veliler bile eğitmenlere saygı duyup çocuklarını, “Eti sizin kemiği bizim” düsturu ile okullara, teslim ederdi. Bu toplum böylesi bir anlayıştan, ne ara eğitimcileri ve doktorları suçlayıp tartaklayan, şiddet dozu yüksek acayip bir topluma dönüştü? Kreşlerden itibaren her okulda öğrenciler için, Büyük Önder Mustafa Kemal’in ölümsüz eseri Nutuk’un "Ey Türk Gençliği!" diye başlayan meşhur hitabesi, veliler için de yukarıdaki metin yer almalı.
***
[caption id="attachment_436579" align="aligncenter" width="1280"] Sinop, Ayvancık 2021[/caption]
UZMANLAR UYARIYOR!
Uzmanlar, değişen iklim ve okyanus sıcaklıkları nedeniyle, El Nino'ya karşı Türkiye'yi uyardı. Türkiye Çevre Eğitim Vakfı TÜRÇEV üyesi Dr. Miraç Gül, Bulgaristan'dan Yunanistan'a, Libya'ya kadar dünya genelinde iklim değişikliğine bağlı sellerin yaşandığına dikkat çekti. El Nino’nun tüm dünyayı etkilediğini vurgulayan Dr. Miraç Gül, başta Doğu Karadeniz ve Güney kesimleri olmak üzere, yurdumuzda da yaşanabilecek sel felaketlerine karşı dikkatli olunması ve gerekli önlemlerin alınması gerektiği konusunda uyarıyor. İleri ülkeler, dere yatağı taşkın hesaplamalarında akarsuyun 5 asırlık ölçümlerini baz alarak imar planları ve çekme payı hesapları yaparken, bizde 40-50 yıllık geçmişe bakılıp, dereler 15-20 metrelik kanallara hapsedilip, yatakları ranta-imara açılır. Türkiye’de sadece 2021 yılında 107 sel ve su baskını yaşandığı gerçeğini görelim, yeniden belirlenecek dere yataklarını asla imara açmayalım.
Dr. Meltem Şenol Balaban, Eylül 1957 yılında Hatip Çayı vadisinde Elmadağ’dan Lalahan’a ve vadi boyunca Hasanoğlan, Kayaş ve Ankara’ya doğru ilerleyen sel sularının Üreğil, Mamak, Saimekadın, Gülveren, Demirlibahçe, Bent Deresi, İsmetpaşa Mahallesi, Atıfbey, Dışkapı, Kazıkiçi Bostanları ve Akköprü semtlerini su altında bıraktığını hatırlatıyor. Keza, 2021 Ağustos’unda Karadeniz’i vuran sel felaketinin izleri de belleklerimizde tazeliğini koruyor.
Çok sayıda insanın hayatını kaybettiği ve büyük maddi zararın oluştuğu bu tür felaketleri unutmamalı, uzmanların seslerine kulak vermeliyiz. Rant hevesiyle ihmal ve aymazlık sonucu yaşanan felaketleri, afet ya da takdiri ilahi diyerek geçiştiremeyiz.