Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. İsa Coşkun, gıda arzı güvenliği konusunda önlemler alınması gerektiğine işaret ederek bu kapsamda gıda güvenliği otoritesinin kurulmasının kaçınılmaz olduğunu belirtti
NAZ AKMAN/ANKARA- Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) Yönetim Kurulu Başkanlığına yeniden seçilen Dr. İsa Coşkun, yeni dönem çalışmaları hakkında bilgiler vererek sektör sorunlarının ortak çözüm önerileriyle halledilebileceğini ifade etti. Öncelikle küçük işletmelerdeki verimlilik sorununun maliyetleri yükselttiğine dikkati çeken Coşkun, bu yapının değişmesi için uzun dönem politikaların uygulanması ve yine buna yönelik teşvik mekanizmalarının geliştirilmesiyle ancak mümkün olabileceğine işaret etti.
Süt ve et üretim ve tüketiminin artırılması için gerekli önlemlerin alınması ve uygulanması amacıyla kurulan SETBİR’in şimdiye değin sektörü koruma amacıyla gerçekleştirdiği faaliyetler hakkında bilgiler veren Coşkun, son yıllarda yaşanan pandemi ve Rusya-Ukrayna Savaşı gibi krizler nedeniyle küresel ekonomik sorunların büyümesine dikkat çekti. Coşkun, “İçinde bulunduğumuz bu süreç, ülkelerin gıda ham maddeleri üretiminde kendi kendilerine yeterli olmalarının ne kadar önemli olduğunu bize göstermiştir. Bu durum birbirinden ayrılmaz olan süt, et, yem sektörlerinin ülkemiz için stratejik sektörler olduğunu ortaya koymaktadır. Et ve süt ürünlerindeki fiyat artışlarının enflasyonun yükselmesinde payı büyüktür” dedi.
Gıda arzı güvenliği konusunda önlemler alınması gerektiğine işaret eden Coşkun, bu kapsamda gıda güvenliği otoritesinin kurulmasının kaçınılmaz olduğunun altını çizdi. Coşkun, süt ve et sektörlerinin sürdürülebilirliğinin sağlanmasının önemine değinerek, “Yem üretim ve maliyet yönetiminin daha etkin şekilde yapılması, arz talep dengesinin regüle edilmesi, çiğ süt kalitesinin artırılarak AB standartlarına getirilmesi hem süt hem et sektöründe gıda güvenliğinin sağlanması ve kayıt dışılıkla etkin mücadele edilmesi gibi başlıca sayabileceğimiz konuların kısa, orta ve uzun vadeli geliştirilecek politikalarla çözüme kavuşturulmasını diliyoruz. Bu konuda gerekli her türlü desteği vereceğimizi de belirtmek istiyorum” diye konuştu.
Coşkun, “Gıda arz güvenliği konusunda önlem almalıyız”
Gıda arz güvenliğinin, iklim değişikliği ve buna bağlı meydana gelen olumsuz hava koşullarından etkilendiğini söyleyen Coşkun, “Gıda arz güvenliğini sağlayabilmek amacıyla; ülkeler, çeşitli politika ve uygulamalar geliştirdiler. Ülkemizde de çeşitli önlemler alındı, birçok uygulama faaliyete geçti. Önümüzdeki süreçte de dünyadaki gelişmelere paralel olarak sektörlerimizi korumak için gerekli önlemler almaya devam etmeliyiz. Türkiye, sera gazı salımlarının neden olduğu küresel sıcaklık artışını sınırlamayı hedefleyen Paris İklim Değişikliği Anlaşması'na taraftır. Türkiye ayrıca, sera gazı emisyonlarını azaltmayı ve iklim değişikliğinin etkilerine karşı dayanıklılığı artırmayı amaçlayan Ulusal İklim Değişikliği Stratejisi’ni ve Eylem Planı’nı da geliştirmiştir” sözlerine yer verdi.
Et ve süt ürünlerinde yüksek fiyat artışlarının yaşandığı bu dönemde tüketici açısından gıda güvenliğinin daha büyük önem taşır hale geldiğini belirten Coşkun, “Güçlü bir gıda güvenliği otoritesine her zamankinden daha fazla ihtiyaç var” dedi.
“Küçük ölçekli aile işletmelerinin çoğunlukta”
Süt ve besi işletmelerinin yapısının sektörün önemli konularından birini oluşturduğunu ifade eden Coşkun, “Türkiye, coğrafi özellikleri bakımından hayvan yetiştiriciliği için önemli bir potansiyele sahiptir. İşletmelerin yapısına bakıldığında genel olarak küçük ölçekli aile işletmelerinin çoğunlukta olduğu görülmektedir. İşletmelerin sahip oldukları hayvan sayısına göre kapasiteleri gruplandırıldığında, her ne kadar son yıllarda büyük ölçekli işletmelerin sayısı artsa da işletmelerin yaklaşık yüzde 80’inin 20 başın altında kapasiteye sahip olduğu görülmektedir. Küçük işletmeler ağırlıklı üretim yapımız verimliliğinin düşük olmasına ve maliyetlerin yüksek olmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla bu yapının değişmesi uzun dönemli politikaların uygulanması ve buna yönelik teşvik mekanizmalarıyla gerçekleşecektir” diye konuştu.
Bir önceki dönemde SETBİR’in amaç ve ilkelerini gerçekleştirebilmek için yoğun mesai harcadıklarını belirten Coşkun, “Sektörlerimizin hak ettiği yere gelmesi için daha önümüzde kat etmemiz gereken çok mesafe olduğunu biliyoruz. Bu hedefle yeni dönemde de aynı tempoda çalışmaya devam edeceğiz” diyerek, ambalajlama, etiketleme, gıda güvenilirliği ve vergi gibi sektörleri doğrudan ya da dolaylı olarak ilgilendiren tüm konularda sektörün taleplerinin, ihtiyaçlarının karar alma süreçlerinde etkin olduklarını söyledi. Coşkun, göreve geldiğinden bu yana sektörde et ve sütte KDV’nin yüzde 1’e indirilmesi, gıda sektöründe indirimli KDV oranından doğan nakit KDV iadesinin yapılabilmesi, süt soğutma tanklarında KDV’nin yüzde 18’den yüzde 8’e indirilmesi gibi önemli konuların çözüm sürecinde yer aldıklarını vurguladı.
“Tarım ve gıda sektörüne daha fazla önem verilmesi gerektiğine inanıyoruz”
Seçimden sonra oluşacak yeni yönetimden her şeyden önce güçlü bir ekonomik program ortaya koymasını beklediklerinin altını çizen Coşkun, “Bu programın da para ve maliye politikası ile yapısal tedbirlerden oluşacağı aşikardır. Bu çerçevede kısa, orta ve uzun vadeli geliştirilecek politikalarla tarım ve gıda sektörüne daha fazla önem verilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bir örnek vermek gerekirse; sektörle ilgili tüm taraflardan oluşan Ulusal Süt Konseyi’nin (USK) belirlediği çiğ süt fiyatının tekrardan bir referans fiyat olması beklentisi içerisindeyiz. Sektörü temsil eden bir sivil toplum kuruluşu olarak şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da her türlü desteği vermeye hazırız” dedi.