ÇANKIRI (AA) - MUHAMMED KAYGIN - Çankırı'da merkeze bağlı Yukarıçavuş köyünde yaşayan 37 yaşındaki Fatma Kara, küçük yaşta serebral palsi (beyin felci) tanısı konulan 7. sınıf öğrencisi kızı Ümmü Selma ile 7 yıldır okul yollarını aşındırıyor.
Mareşal Çakmak Ortaokulu 7. sınıfta eğitim gören serebral palsili 14 yaşındaki Ümmü Selma, her sabah annesiyle Yukarıçavuş köyünden servise binerek 15 kilometre mesafedeki okuluna ulaşıyor.
Servisten indikten sonra anne Fatma Kara, kızını sınıfa kadar kucağında taşıyıp derse hazırlıyor.
Veli görüşme odasında akşama kadar derslerin bitmesini bekleyen Fatma Kara, kızının eğitimini sürdürmesi için çabalıyor.
Gün boyu okulda kendisine tahsis edilen odada zamanını geçiren Kara, ders aralarında da kızının yanına giderek ihtiyaçlarını karşılıyor.
Fatma Kara, AA muhabirine, 3 kızının en büyüğünün Ümmü Selma olduğunu söyledi.
Ümmü Selma'nın sorununu 6 aylık olana kadar fark etmediklerini anlatan Kara, "6 aylık olduğunda çocukların oturup, emeklemeye başladığı zaman kızımı yastıklarla destekleyerek oturtuyordum. Büyük halamız, 'Bu çocukta bir şey var' dedi, doktora göstermemizi istedi. Biz de götürdük hastaneye, Hacettepe Üniversitesi Hastanesine yönlendirdiler. Orada çocuğumuza bu tanı konuldu." dedi.
Uzun süren tedavinin ardından Ümmü Selma'yı belirli bir seviyeye getirebildiklerini dile getiren Kara, "Aynı kemiksiz bir çocuk gibiydi Selma, hiçbir yerine sahip çıkamıyordu. Fizik tedaviyle, rehabilitasyon merkezleriyle bu duruma getirebildik." diye konuştu.
Ümmü Selma için büyük çaba harcadıklarını aktaran Kara, şöyle devam etti:
"Rehabilitasyon merkezi, okullar derken 'mezun olamayan öğrenci' olarak 7 senedir çocuğumu getiriyorum, götürüyorum. Akşama kadar burada bekliyorum. Toplum Yararına Programlara başvurdum, burada bir sene çalıştım. Hem çocuğuma baktım hem çalıştım. Görevim sona erdi ama ben okula gelmeye devam ediyorum. Çocuğum ile günümüzü tamamlıyoruz, akşam olunca köyümüze dönüyoruz."
Okuldan döndükten sonra köydeki işlerle uğraştığını anlatan Kara, "Köyde de birçok işim var. Gündüz burada oluyorum, oturuyorum, evde ikinci mesaimi yapıyorum. Gece yarılarına kadar damdı, ahırdı, yemekti, çocuklarımız var. İki mesai birden yapıyorum." dedi.
Çocuğunun eğitimi için arkasında durduğunu vurgulayan Kara, "Büyük yol katetti. O dereceye getirdim, şükür Allah'a. Anneye sormuşlar, 'En kıymetli çocuğun hangisi' diye. O da 'Bulunana kadar kaybolan, iyi olana kadar hasta olan' demiş. Şimdi Selma'yı yaşıtlarıyla aynı konuma sokabilmek için ağırlık onun üstünde." diye konuştu.
- "Emeğimin karşılığını çocuğum verdiği için Allah'ıma dua ediyorum"
Kara, başlarda Ümmü Selma'nın okumayı öğrenemeyeceğini söylediklerini, bu duruma çok üzüldüğünü belirterek, şunları kaydetti:
"Israr edince illa bir şeyler başarılıyor. Tam olmasa dahi büyük gelişmeler ortaya çıkıyor. Zorlanıyorsun, sosyal yaşantın olmuyor... Normal bir anne hasta olur, halsiz olur yatar kalkamaz, bizde o lüks yok. Yatmak istersin, çocuğun bağırır, 'Anne tuvalete götür, bir su ver' diye. Hasta olma lüksün yok, sosyal yaşantımız da yok ama çok şükür, o lüksleri yaşamasam da aklıma gelmez ama emeğimin karşılığını çocuğum verdiği için Allah'ıma dua ediyorum. İyi ki vermişim, iyi ki görüyoruz diye."
Okul müdürü Ayşe Yiğitoğlu da Ümmü Selma için okullarında düzenleme yaptıklarını vurgulayarak, "Asansörümüzü aktif hale getirdik, sınıfın yerini onlara göre düzenledik, Fatma Hanım'a da bir oda ayarladık. Öğrencisini getirdikten sonra onu bekliyor akşama kadar, çocuğuyla vakit geçirmesi gerekiyor. Bize arkadaşlık ediyor." açıklamasında bulundu.
Ümmü Selma Kara da kendisi için büyük fedakarlık gösteren annesini çok sevdiğini söyledi.