Güncel

Sedat Bozkurt ve Sinan Tartanoğlu "Kutuplaşmış Gazeteciliği" tartıştı

Abone Ol
Haber: Bilgesu Erdem  Gazeteci Sedat Bozkurt ve Gazeteci Sinan Tartanoğlu, Gazeteciler Cemiyeti Basın Evi’nde, “Kutuplaşmış Türkiye’de Kutuplaşmış Gazetecilik” başlıklı söyleşide bir araya geldi. İki ayrı kuşaktan gazeteciyi buluşturan söyleşide, Türkiye’de kutuplara ayrılmış gazetecilik tartışıldı. “Türkiye siyasi tarihiyle, Türkiye basın tarihi birbirine paralel. Ülkede ekonomik, sosyal, teknolojik gelişmelerin tamamı basını ve medyayı da etkiliyor.” diye sözlerine başlayan Sedat Bozkurt yaşananların Türkiye siyasi tarihinde yaşananlarla benzerliğini şu sözlerle aktardı; “Saray yanlısı ve saray karşıtı basın var. Saray, kendisine karşı olan basını yok ediyor. Kurtuluş Savaşı döneminde Kuvayi Milliye İstanbul basını var. İşgalcileri destekleyen basın onların karşısında Kuvayi Milliye’den yana taraf olmuş bir basın var. Cumhuriyet Dönemi’nde de Ankara Hükümeti’nden yana basın ve eleştiren basın var. Mustafa Kemal’i eleştiren basın var. Gazetecilik böyle bir şeydir.” Bozkurt, kutuplaşmaya ilişkin olaraksa “Kutuplaşma burada: İktidardan yana olan ve gazetecilik yapma çabasındaki basın. Cumhuriyet tarihi boyunca da, bugün de, böyle bir şey var.” ifadelerini kullandı. Bozkurt, “Bu politik kutuplaşma meselesi 1950’lerde başladı. 50’lerin ortasından sonra, bugün siyasi iktidarın yaptığı gibi, ayrıştırılmaya başlandı insanlar. O dönemki kutuplaşma yüzünden insanlar kahvelerini, berberlerini, bakkallarını ayırdılar. Toplumda ortaya çıkan bu kutuplaşmanın basını etkilememesi mümkün değildi. Basın da etkilendi. Hatta iktidar bunu basın aracılığıyla uyguladı, bugün Erdoğan’ın uyguladığı gibi.” diye konuştu. “Hükümetin sahip olduğu yayın organları gazetecilik yapmıyor” Bozkurt, sözlerine, “Bugün hükümetin sahip olduğu yayın organlarını gazetecilik yapılan kurumlar olarak kabul etmiyorum. O nedenle onları gazetecilik açısından değerlendirmem. Bunu bu kadar iddialı söylememin sebebi, anlattığım o tarihsel bütünlük içinde kutuplaşma ve taraf olmaların anlamlı bir sebebi vardı. Hangi tarafta olurlarsa olsunlar orada habercilik yapılırdı. Gazeteyi elinize aldığınızda Tercüman’da da, Cumhuriyet’te de haber vardı. Politik kimliklerini köşe yazılarıyla ortaya koyarlardı. Ancak haber vardı. Oysa şimdi zam haberlerini hükümetin yayın organlarında okuyamadınız.” ifadeleriyle devam etti. “Kanallarda haber yok” “Şu anda gazeteciliğin ruhuna El-Fatiha okuyacak noktadayız. Türkiye’de bir medya okuması yapmak istersek; haber kanallarımız var ve iki taraflı kutuplar olarak tarif edebildiğimiz kanallar. İki tarafta da haber yok. Haberi muhabir üretir, muhabirleri yok. Ancak akşam açtığınız zaman birçok yorum yapan insan var. Üç tane muhabir, otuz tane fikir açıklayan konuk var. Haber kanallarının tamamı fikir kanalı.” “Muhabirler birbirini tanımıyor” 16 yıldır sektörün içinde olduğunu aktaran Gazeteci Sinan Tartanoğlu ise, “Ankara’da muhabirler artık birbirini tanımıyor. Birbirlerini görmüyor ve takip etmiyorlar. Çünkü muhabirler artık gazete okumuyor, televizyon izlemiyor. Bunu rekabet için bile yapmıyorlar.” dedi. “Biz muhabirler kendi aramızda kutuplaşıyoruz” diyen Tartanoğlu, “Herkes sadece haber müdürünün yazmasını istediği haberi yazıp günü kapatıyor. Biz birbirimizi tanımıyoruz, muhabirlerin ertesi günün haberinde dair fikri yok.” değerlendirmesinde bulundu. “Önümüzde engeller var” “Kimse fikrini değiştirmek için gazete okumuyor, bir şeyler öğrenmek için televizyon izlemiyor.” diyen Tartanoğlu, “Habere olan ihtiyaç bitmez. Ancak fikir üretimi açısından önümüzde çok engeller var. Okurların kafasındaki kutuplaşma bitmeden gerçek haberin ne olduğunu anlamayacağız.” ifadelerini kullandı. “Gazetecilik taraflı bir iştir...” Sedat Bozkurt, “Gazeteciliği öldürmenin kolay olduğunu düşünmüyorum. Ancak gazeteciliğin oksijeni haberdir, haber olmazsa gazetecilik de ölür” değerlendirmesinde bulundu. Bozkurt, “Gazetecilik taraflı bir iştir. Kamudan yana taraftır, çünkü kamunun gücünü arkasına alarak muhtelif odaklara soru sorar, belgeleri haberleştirir.” ifadeleriyle gazeteciliğin politik bir meslek olduğuna dikkat çekti. Neden araştırmacı gazeteci yetişmiyor? Tartanoğlu, bu soruya, "Araştırmacı gazetecilik yapabilmek için önce sorgulayabilmek gerekiyor. Sorgulayabilir olmak için de sorgulayacağınız makama ulaşabilmeniz gerekiyor. En büyük sorun bu." yanıtını verdi. Tartanoğlu, "En büyük engel, karşı tarafın ne araştırma ne de gazetecilik istemesi." dedi.  Tartanoğlu, "Çok emek, süre ve maddi kaynak isteyen bir iş olduğu için herhangi birindeki kısıtlılık araştırmacı gazeteciliği engelliyor. Bütün kısıtlamalar çözüldüğünde çok güzel örnekler çıkabilir." ifadelerini kullandı.