Haber Merkezi - Yoğun bir yerel seçim temposunu geride bırakan Türkiye, seçim sürecinde en çok tartışılan başlıklardan biri olan deprem gerçeği ile baş başa kaldı. Yerel yönetim adayları çok sayıda vaat ve proje açıkladı ama yıkımın ana unsuru binaların yapım prosedürlerine ilişkin konuşan siyasetçi pek olmadı. Malzeme ve Metalurji Mühendisi Erhan Mataracı, deprem gerçeğine dair değerlendirmelerde bulundu.
ANKA'nın haberine göre, Deprem konutlarıyla ilgili vaatlerin seçim savaşlarının tartışmasız en önemli silahlarından birisi olduğuna dikkat çeken Mataracı, şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye’de yapılan sadece konutlar değil, yollar, viyadükler, köprüler, fabrikalarda da uluslararası olarak kabul edilmiş ve dünyanın en gelişmemiş ülkelerinde bile artık kullanılan yöntemler kullanılmıyor. Türkiye’de her tür yapı yalnızca en kısa zamanda tamamlanmak ve kar elde etmek üzere yapılıyor ancak bu esnada yapının kalitesi, yapım metodları, dayanıklılığı maalesef göz ardı ediliyor.”
"En iyi yapılar için en başta belirlenen kriterlere göre iş tamamlanmalı"
Öte yandan, herhangi bir tesis, altyapı projesi, bina yapımına başlamadan, öncelikli olarak tesisin hangi amaçla kullanılacağının, bölge için oluşturacağı risklerin tamamlanma süresinin, yapım esnasında hangi kriterlere uyulacağının tespit edilmesi gerektiğini kaydeden Mataracı, “Ülkenin hem ekonomik hem de teknik açıdan en iyi yapıların ortaya çıkarılabilmesi için en başta belirlenen kriterlere göre iş tamamlanmalıdır” dedi.
"Kriterlere ne kadar uyulduğu kontrol edilmeli"
Mataracı, son yıllarda Türkiye'de sermaye sahiplerinin yeni yatırımlarıyla çok ciddi projeler yapıldığına ve bu projelerin ekonomik açıdan ülkemize de yatırımcılarına da en yüksek faydayı sağlaması istendiğine dikkat çekti. “Ancak bu işler yapılırken bahsettiğimiz kriterlere ne kadar uyulduğu merkezi otorite tarafından ciddi şekilde kontrol edilmesi gereken konular arasında” dedi.
"Projeler standartlara uymuyor"
Son olarak, son yıllarda yapılan çok büyük projelerde hem teknik hem hukuki sayısız uygunsuzluğun yaşandığını vurgulayan Erhan Mataracı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Teknik olarak bakıldığında hiçbir projenin uluslararası veya Türkiye açısından kabul edilmiş standartlara göre yapılmadığını görüyoruz. Projeler patronlar tarafından görevlendirilmiş olan proje yöneticilerinin veya onların işe aldıkları kişilerin şahsi deneyimleri veya araştırmalarıyla yapılıyor. Tabii ki böyle bir yapım işinin neticesinde binaların doğal afetlere dayanıklılığı, amacına uygunlukları ciddi bir soru işareti oluyor.”