İSTANBUL (AA) - ÖMER MİRZA ŞEKER - "Gizli Buzlanma", "Körün Parmak Uçları", "Kuduz Aşısı", "Mara ve Öteki Şiirler" ile "Kağıda Sarılı Rüzgar"ın da aralarında bulunduğu çok sayıda esere imza atan Şule Yayınları kurucusu, şair ve yazar Ali Ural, "İnsanlar İsmet Özel'in suskun ve kederli tarafını pek bilmez. Oysa şiirini o kozada büyütmektedir." dedi.

Ural, İsmet Özel'in 80. yaş günü dolayısıyla Özel'in şiir anlayışı, okurla ilişkisi ve dünyaya bakışı hakkında AA muhabirine açıklamalarda bulundu.

Özel'in şair sıfatının ömrüyle bütünleştiğini belirten Ural, "'Ben, İsmet Özel, şair, kırk yaşında.' derken, 40 yıllık ömrünün başına şiir tacını takıyor. Bu mısraın üzerinden bir 40 yıl daha geçmiş ve ikinci erbainini çıkarmış. Hala cesur, onurlu ve asi. Çilesinin görünmeyen tarafı, suskun ve kederli oluşu." diye konuştu.

Ali Ural, Özel'in "rüzgarlı bir şair" olduğunu söyleyerek, "Önünde sadece yaprakları değil ağaçları da sürüklüyor. Şairlerin bir edebiyat çevresi oluşturduğu zamanların soylu şairi. O günden bugüne kayda değer bütün şairler İsmet Özel'i dikkatle takip ederek, attığı adımların Türk şiirinde neye tekabül ettiğini irdelemeye çalışıyor." değerlendirmesini yaptı.

- "Dünyaya alışan şiir yazamaz"

Özel'in, gerçek şiirin bayağı ve basit değerlere sırt çevirdiğini savunduğunu ve şiirle seviyeli bir toplum arasındaki ilişkiden söz ettiğini söyleyen Ural, şu bilgileri verdi:

"Bu yüzden onun için omuzlar baş kadar önemlidir. Omuzların üzerinde duran bir baştan söz ediyor bize. Gençlik zamanında düşünceleri kast ederek onurlu bir başın peşine düştüğünü, daha sonra bu başın üzerinde duracağı omuzları aradığını söylüyor. Bu omuzlar şiirin kaidesidir. Üzerinde durduğu alandır. Şiirin ne olduğu kadar neyin üzerinde durduğu onu anlamlı kılmaktadır."

Şair Ural, Özel'in dünyaya bakış açısına da değinerek, "Cağaloğlu'nda Şule Yayınlarının terasında kendisinden şu cümleyi duydum; 'Dünyaya alışan şiir yazamaz'. Aynı İsmet Özel başka bir şiirinde, 'Ben dünyaya doğru yürümekle meşhurum.' diyor. Demek ki onun yürüdüğü dünya, alışılmış bir dünya değil. Dünyadan kaçmak otobüse binmemek değil, otobüsün camından geçen resimlere, ilk kez görüyor gibi bakmaktır, Ahmet Haşim'in her seyyahın muvakkat bir şair olduğunu düşünmesi gibi. Bu sözler dünyaya alışmadan bakan şairin durumunu da ortaya koyuyor." ifadelerini kullandı.

- "İsmet Özel, Mehmet Akif Ersoy'un bayrağını yükseltiyor"

Yıllar önce Özel ile İstanbul'dan Ankara'ya otobüs yolculuğu yaptıklarını aktaran Ural, şunları kaydetti:

"Ben 'Yeni bir şeyler duyabilir miyim acaba?' diye şiirden sözü açmak istiyordum. Fazıl Hüsnü Dağlarca'dan söz açtım ve kimi şairlerin büyük şiirlerine rağmen niteliksiz şiirler de yazabildiklerini ifade ettim. 'Şairin didaktik şiirlerini fire olarak düşünebilir miyiz?' demiştim. İsmet Özel cevabıyla beni şaşırtarak, 'Savaşta cephede savaşan askerlerin yanı sıra cephe gerisinde patates soyan askerler de vardır. O patates soyanlar cephedeki askerler kadar önemlidir' dedi."

Ali Ural, zaman zaman İsmet Özel şiirlerinin hafızasını ziyaret ettiğini vurgulayarak, "Hiç ummadığımız bir anda, mayın gibi içimizde patlar. Şiirleri bir bütün olarak zaten muhteşemdir ama tek tek mısraları da o şiirin içerisinden fırlar ve size koşar. Birçok kişi gibi ben de 'Amentü' ve 'Celladıma Gülümserken Çektirdiğim Son Resmin Arkasındaki Satırlar' şiirlerini, iki tarz şiir arayışımın, iki güçlü atı gibi görerek, onların rüzgarıyla yolculuk yapmayı severim." dedi.

Mehmet Akif Ersoy'un emperyalizme karşı verdiği mücadelenin Özel'de devam ettiğini dile getiren Ural, sözlerini şöyle tamamladı:

"Türkiye Girişimci Buluşması Fikirden Girişime" etkinliği ödül töreniyle sona erdi "Türkiye Girişimci Buluşması Fikirden Girişime" etkinliği ödül töreniyle sona erdi

"İsmet Özel onun bayrağını yükseltiyor. Dolayısıyla okurları için şiir sadece şiir değil, bir devriye nöbetidir. Özel'in bir kitabının adı da 'Şairin Devriye Nöbeti'dir. Onun şiirinin attığı işaret fişekleri, denemelerinde o işaretlerin ne anlama geldiği irdelenmektedir. Okurları şiirle düşünce yazılarını ihtiva eden denemeleri arasında uzun yola çıkmaya hüküm giymiştir. Dolayısıyla okurla şair arasında bir yol arkadaşlığı söz konusudur."

Kaynak: aa