Hatay'da 'cennetten bir köşe' sloganıyla satılan ve 6 Şubat depremlerinde yıkılarak 269 kişiye mezar olan 59 kişinin ise hâlâ cenazesi bulunmayan Rönesans Rezidans davasının üçüncü duruşması bugün Hatay 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
ANKA Haber Ajansı'ndan Burcu Özkaya Günaydın'ın haberine göre, duruşmada, kontrol elemanı Önder Artun’un sağlık sorunları nedeniyle tahliyesine, diğer tutuklu sanıkların tutukluluk haline devam kararı verildi.
Hatay 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen üçüncü duruşmaya, sanıklar Mehmet Yaşar Coşkun, Ayhan Karan SEGBİS bağlantısı ile katıldı. Diğer sanıklar Mehmet Haşim Eraslan, Bülent Seküçoğlu, Önder Artun, İbrahim Dahıroğlu, Bayram Mansuroğlu ise duruşma salonunda hazır bulundu. Rönesans enkazında yakınlarını kaybedenlerin aileleri ve taraf avukatları da katıldı. Firari sanık Hüseyin Yalçın Coşkun ise duruşmaya katılmadı.
“Tüm bilirkişi raporları kopyala yapıştır şekilde yapılıyor”
Mahkemede ilk sözü bir önceki duruşmada rahatsızlanarak, hastaneye kaldırılan yapı denetim şirketinden Bülent Seküçoglu aldı.
40 yıldır inşaat sektöründe olduğunu, bin 200'den fazla binanın proje denetimini yaptığını söyleyen Seküçoğlu, "Bina imalatı, kaba beton inşaatı kısmında ben görev almadım. Bu belgelerle de ispatlı. Bilirkişi raporunda depremin ivmesi dikkate alınmadan suçlu bulunmaya çalışıldı. Bilirkişi raporunun bir yerinde 'malzeme, kolon, demir iyi' diyor, başka bir yerinde kötü. Tüm bilirkişi raporları kopyala yapıştır şekilde yapılıyor. Kopyala yapıştır mantığı ile insan hayatıyla oynanabilir mi" diye konuştu.
Seküçoğlu, yaşı ve tansiyon hastalığının dikkate alınarak tahliyesini talep etti.
Müteahhit Coşkun: “Kalitesiz binada kendim nasıl kalırım”
Seküçoğlun'un ardından duruşmaya Görüntü ve Ses Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlanan bina müteahhidi Mehmet Yaşar Coşkun, sözlerine rezidansta yakınlarını kaybedenlere baş sağlığı dileyerek başladı.
Bu dosyada iki suçtan yargılandığını, bir tanesinin malzeme kalitesi diğer suçlamanın da statik proje yetersizliği olduğunu belirten Coşkun, "Geçtiğimiz mahkemede yeniden bilirkişi raporu talep etmiştik ama reddedildi. Biz de kendimiz İstanbul Teknik Üniversitesi Afet Yönetim Enstitüsü'nden malzeme ve statik rapor istedik. Rapora göre statik de malzeme de olumlu bulundu. 2007 yönetmeliğine göre C20 beton kullanılırken biz C30 beton kullandık. Kalıplarımız iyiydi. Bunlar hep maliyetli işler. Ben hep kaliteli malzeme kullanırım. Binada 20'den fazla daire ve büyük bir işlerimiz vardı. Kalitesiz binada kendim nasıl kalırım" şeklinde konuştu.
Müteahhit Coşkun, daha önceki mahkemelerde yaptığı savunmalarda olduğu gibi bu mahkemede de binanın yıkılmasının en ana nedenini depremin ivmesi olduğunu belirtti. Normal şartlarda depremin merkez üstünden uzaklaştıkça şiddetini azaldığını, fakat Antakya'da ivmenin çok fazla yükseldiğini altını çizen Coşkun, "Bina yapılırken deprem ivmesi 0.4 hesaplandı, fakat depremin ivmesi 1.4. Hangi bina dayanır? Yetersiz, kalitesiz malzeme kullanarak, birçok insanın ölümüne neden olmakla suçlanıyorum. Ben idealist, kaliteli malzeme kullanan bir insanım. Bu suçlamalar beni çok üzüyor. Adalete her zaman inanıyorum. İki yıldır tutukluyum, açık kalp ameliyatı oldum. Tutuksuz yargılanmayı istiyorum" dedi.
Yapı kontrol elemanı Önder Artun da depremin şiddetine vurgu yaptı. Bir yıldır tutuklu olduğunu söyleyen Artun, "Üç defa beyin ameliyatı geçirdim. İskenderun Devlet Hastanesinden heyet raporu aldım" dedi.
“Deprem görmüş yerden karot numunesi alınmaz”
Tutuklu sanık Mehmet Haşim Eraslan, uygulama denetçisi olarak yapı malzeme kalitesizliğinden suçlandığını belirterek, "Deprem görmüş, en kötü yerden karot örneği alındı. Betonun elle ufalandığı yerden karot numunesi alınır mı? Betonu yapan ben değilim, test yapan ben değilim, ben nasıl malzeme kalitesinden sorumlu kişi oluyorum" diye sordu ve tahliyesini talep etti.
Sanık avukatı: AFAD’a yapılan suçlamaya da deprem ivmesi denildi
Sanık avukatlarının tamamı deprem ivmesine vurgu yaptı ve hiçbir raporda deprem ivmesinin dikkate alınmamasını tepki gösterdi. Sanık avukatlarından biri deprem sonrası AFAD'a yapılan bir suçlamada, AFAD'ın deprem şiddetine dikkat çektiğini söyleyerek, bu dosyada da depremin şiddetinin dikkate alınmasını talep etti.