Zelal Sahidenur Sari / Van - Fotoğraflar: Orhan Onuk arşivi
Van’dan ne çok ressam haberi yapıldı değil mi? Elbette bu bir tesadüf değil. Ya da özel olarak tercih edilmiş bir durum da değil. Van, birçok yeteneğe ev sahipliği yapmış ve yapmaya devam eden bir kent. Tıpkı bugün hikâyesini yazdığımız Ressam Orhan Onuk’un etkilendiği Arshile Gorky’den tutun da geri dönüştürülmüş boyalardan resim yapan Nejat Karakaya’ya kadar nice özel yetenek yaşamış bu kentte. Elbette son yıllarda gelişen imkânlarla, hem resim hem tiyatro hem de müzik Van’da en ilgi gören sanat dalları arasında yerini alıyor.
Ressam Orhan Onuk, 1991 yılında geleneksel bir ailede dünyaya geliyor. Hem yaşayış hem de inanış biçimiyle tam olarak bulunduğu yılları yansıtan bu aile, Van’ın Bahçesaray ilçesinden merkeze göçüyorlar Onuk doğmadan. Bütün eğitimini Van’da tamamlayan Onuk, küçük yaşlarda keşfettiği resim yeteneğinin ardından Van’da Güzel Sanatlar Lisesi’nde okuyor. Sadece yeteneğini keşfetmekle de çözülmüyor iş, sözel ve sayısal bilimlerdeki derslerini kendi başına halledemeyen Onuk, ailesinin imkânlarından kaynaklı da ders anlamında yeterli bir destek almadığı için tamamen resme odaklanıyor.
Liseden mezun olduktan sonra 2010 yılında Van’dan ayrılarak İstanbul’a yerleşiyor Onuk. Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nü mezun olan Onuk, uzun yıllardır sanatla ilgili çalışmalarını sürdürüyor. Kimi zaman Van Gölü'ndeki kuraklığa dikkat çekmek için “kartopu” çalışmasıyla dikkat çeken Onuk, kimi zaman da kavramsal eserleriyle göçün can yakıcılığına değiniyor. Yüksek lisansını da kendi alanında tamamlayan Onuk, sanat camiası tarafından tanınan bir ressam haline geliyor.
Ara Güler’e değen bir hayat
“Pek sosyal biri değildim aslında. Çok çalışan, atölye disiplini olan biriyim. Öğrenciyken de bu durum böyleydi. Bir gün bile üniversitede devamsızlık yapmayan bir öğrenciydim. 2014 yılında mezuniyet resmimin ismi Van Depremi idi. Bu resimle Kültür Bakanlığı Şefik Bursalı Başarı Ödülü’nü aldım” diyor Ressam Onuk.
Dünya ve Türkiye’de önemli bir yere sahip olan müzeleri, sanat galerilerini ve kütüphaneleri gezen Onuk, sanat tarihi alanında oldukça geniş bir arşive sahip. “Bırakın arşiv tutmayı ya da çalışmayı, fırça tutmaktan bihaber resim öğretmenleri”, Onuk’un en büyük yarası.
Ailesinde üniversiteye giden ilk kişi olması sebebiyle ilk yıllarda aileden ciddi bir destek görmeyen Onuk’un ailesi, başarılarına şahit oldukça benimsiyor sanatı. Öyle ki beş kardeşinden biri de müzikle ilgileniyor.
Bugüne kadar 6 kişisel sergi düzenleyen ve birçok karma sergide eserleri yer alan Onuk, Ara Güler hayatını kaybetmeden önce onunla tanışma fırsatı yakalıyor. Onuk’un iki eseri, Ara Güler envanterine işleniyor ve müzesinde yer alıyor.
Van’da düzenlediği “Migration” sergisiyle ses getiren ve göç meselesine dikkat çeken Onuk, son sergisini Ankara’da düzenledi.
“Sanatçıyım, sistemin adamı değilim”
“Romalıların deyişiyle; çizgisiz bir gün düşünülemez. Ben, iyi desen çizdim, iyi resimler ürettim. Bazen kavramsal işler de yapıyorum. Gravür sanatıyla ilgili eğitimler verdim misafir akademisyen olarak” diyen Onuk, doktoraya başlayamamasının önündeki en büyük nedeni de “Ben sanatçıyım. Bu sistemin adamı değilim. Benim görsel hafızam var. Matematik yapamam, bölünebilme ile uğraşamam” şeklinde açıklıyor.
Dünyanın her yerinden gelen koleksiyonerlerin eserlerinden satın aldığını ifade eden Onuk, Van’da birçok özel yeteneğin olduğunu ve bunların desteklenmesiyle çok iyi yerlere gelebileceklerini vurguluyor.
Şenol Yorozlu’nun mirası
Birçok ressamdan etkilenen Onuk, Türkiye’de kendine örnek aldığı ve hayatını kaybedene kadar iletişimde olduğu Şenol Yorozlu’dan sıklıkla söz ediyor. Onuk, Yorozlu hayatını kaybettikten sonra fırçalarını miras aldığını ve bu mirasa çok güçlü sahip çıktığını anlatıyor.
Son olarak, “Kendini ileride nerede görmek istediği” sorumu yanıtlayan Onuk, şunları söylüyor:
“Hayat sürprizlerle dolu. Ben şu an üretimime, resimlerime istikrarla devam edeceğim. Kişisel sergilerime devam edeceğim. Figüratif resimler üretiyorum, onunla devam edeceğim. Bundan memnun bir kimseyim. Yani samimi, gerçek, hakiki bir ressam olarak bu sürece devam edeceğim. Bütün dünyanın sanattan anlamasını bekleyemeyiz. Dünyanın neresinden olursak olalım bir kitle sanattan anlayacak sadece. Temel kaygılar sonlandıktan sonra sanat devreye girecek.”