Ramazan ayı

Abone Ol

11 ayın sultanı Ramazan geldi hoş geldi ancak dar gelirli ve emekli için tablo pek de parlak değil. Gıda satış rakamları almış başını gidiyor, et ve balık fiyatları el yakıyor! Balıkçılarda hamsi olmuş 130-140 lira! Hafta sonunda çoluk çocuk ailece evimizde balık ekmekle bolca yeşillik yiyelim dedik. Palamut 210, Uskumru 250 liradan! 8 kişi yarımşar ekmek arası fileto edilmiş yarımşar dilimden biraz fazla uskumruyla yeşilliklere, portakal ve tahin pekmeze bin liradan fazla para harcadık. Hal böyle olunca doğal olarak balık sezonunu erkenden kapattık. Evde bu maliyetler çıkarsa dışarda nasıl olur varın siz düşünün!

Balık yemeyip tavuk yiyelim derseniz, gezmeyen ilaçla şişirilmiş sıradan markaların bütün tavuğu için 90-100 lirayı hazırlamanız gerekiyor. Organik olanına, kanat, but işine filan girecek olursanız kilo başı rakam 2 yüz liralara varıyor. Yurttaşın gramla almayı alışkanlık haline getirdiği kıymanın kilosu ise 4-5 yüz lira. Gıdadaki enflasyonda her ne kadar TÜİK rakamları yüzde 70’lerde olduğumuzu gösterse de bu konuda dünyada başı çeken ülkelerden biri olduk. Pirinç patates ve kuru fasulyeye son bir yılda yüzde 250-300’lere varan artışlar yaşandı. 250 gramlık Ramazan pidesi Ankara’da 15 liradan satılıyor, yumurtalı-susamlı yüksek gramajlısından alıp çoluk çocuk afiyetle yiyelim derseniz bir pide için 30 lirayı gözden çıkarın. Halk ekmeğin dışında daha sağlıklı olduğu iddia edilen tam buğday, rüşeym, cevizli ekmek konusuna hiç girmeyelim 60-70 liralara varan satış rakamları gerçekten yurttaşın kimyasını da sinirlerini de çok bozdu. Durum böyle olunca emekli, dar gelirli yurttaş cebindeki kıt geliriyle kara, kara düşünüyor, evdeki tarhanaya, bulgura talim ediyor.

Her Ramazan’da olduğu gibi fırsatçılar yine ellerini ovuşturup fiyatlarla oynuyor, son satıcı toptancıyı, halci üreticiyi ve besiciyi, onlar da mazot, ilaç ve gübredeki fahiş artışları gösterip herkes suçu başkasına atıyor. Ekonomi yönetimi derseniz kabahati herkese yüklüyor, sonuçta her zamanki gibi olan dar gelirli yurttaşla emekliye oluyor. Peynir, zeytin almış başını gidiyor, 200 liradan 400 liralara varan fiyatlarla tezgahlarda… İran’dan, Tunus’tan Medine’ye kadar dünyanın dört bir yanından gelen farklı kalitedeki hurmalar, kilosu 90 liradan 500 liraya kadar değişen fiyatlarla tüketiciye sunuluyor. Dar gelirlinin tadını bile unuttuğu pastırma derseniz, bir dilimi 20 liranın üzerinde! Kısaca adam başı bir hurma, bir dilim pastırma, 3-5 zeytin, tere yağ, kibrit kutusu kadar beyaz peyniri iftar soframıza koyup ailece orucumuzu açıp soframıza bu atıştırmalıklar da yer alsın derseniz bittiğinizin resmidir! Zira yukarıda yazdığım ölçülerle kişi başı maliyeti 100 liraya varıyor. 5 kişilik bir iftar sofrasının sadece atıştırmalıklarına 500 lira ayırmanız gerekir, varın gerisini siz düşünün.

Önceki yıllarda Ankara’da çoluk çocuk kebapçıyla restoran karışımı sıradan diyebileceğimiz ortalama kalitedeki mekanlarda iftara gidebilirdik. Bu ramazanda aynı yerlerden iftar menülerinin bin liradan başladığını görünce nutkumuz tutuldu. Çıtayı yükseltip otellere iftara gidelim derseniz rakam bin 500, iki bin liraları buluyor. İstanbul’daki lüks otellerde iftar sofraların kişi başı maliyetini ise hiç sormayın. Karı, koca iki çocukla bu yerlerde iftarımızı açalım derseniz cebinize bir asgari ücreti koymanız gerekir! Ülkede bir yanda yukarıdaki hesapları görünce kara, kara düşünen çoğunluğun olduğu kesim, diğer yanda 3-4 milyon liradan başlayıp, 8-10 milyon liralar seviyesindeki lüks araç satışlarında geçen yıla göre yaşanan patlamayı anlayabilmek mümkün değil. Bu mutlu azınlık, üçüncü, dördüncü lüks aracını almanın peşinde!

Böylesi karmaşık düşünceler ve tezatlar içinde giriyoruz bu mübarek ramazan günlerine… Bir yanda 3-5 zeytinin hesabını yapıp çorbaya, bulgura talim edip haline şükür edenler, diğer yanda kar hırsıyla gözleri doymak bilmeyen 8-10 milyonluk araçlara, yatlara binip, milyon dolarlık yalılarda, villalarda şatafatlı bir yaşam sürdürenler... Daha da kötüsü bunların pek çoğu devlete neredeyse ortalama bir çalışanın verdiği vergi kadar vergi ödeyip işin içinden sıyrılmayı beceriyor! İşte böylesi karmaşık duygular içinde giriyoruz bu Ramazan ayına… Ülkemize milletimize mübarek olsun.

***

EDA ERDEM

Zamları, hayat pahalılığını, olumsuzlukları şimdilik bir kenara bırakıp, bu mübarek aya güzel bir yaşanmışlıkla, anekdotla başlayalım. Dünyanın 1 numarası olan A Milli Kadın Voleybol takımımız, geçtiğimiz Eylül ayında CEV Avrupa Şampiyonası finalinde bir önceki Şampiyon Sırbistan’ı 3-2 mağlup ederek Avrupa’nın da zirvesine oturmuştu. O maçın ardından Federasyon yetkililerince, Filenin Sultanlarına, “Dileyin bizden ne dilerseniz, prim, ödül ne istersiniz” diye soruluyor. Takım kaptanı Eda Erdem Dündar, “Atatürk’ün sporcu kızları ülkesi adına kazandıkları başarıyı pazarlık konusu yapmaz ne prim ister ne de başka özel bir şey. 85 milyona yaşattığımız mutluluk bize yeter” diyerek noktayı koyuyor.

Fenerbahçe Kulübü, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde, Milli Voleybol takımımızın ve Fenerbahçe’nin kaptanı bu onurlu, erdemli evladımız Eda Erdem’in heykeltraş Pınar Öktem Doğan tarafından yapılan heykelinin açılışını Ülker Stadyumu’nda yaptı. Alkışlar Eda Erdem’e, Filenin Sultanlarına, Genç sporcu kızlarımıza ve onları yetiştiren annelere, tüm kadınlarımıza. Onlar oldukça gözünüz arkada kalmasın, bu Cumhuriyet ilelebet payidar kalacaktır.