Ahmet Çağatay Bayraktar
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek “Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi”ni 13 Mayıs’ta kamuoyu ile paylaştı. Bakan Şimşek uygulanan önlem programını geçmiş uygulamalardan farklı kılan 3 husus olduğuna dikkati çekerek, "Birincisi, Orta Vadeli Program'ın özüne uygun olarak kamuda verimliliği artırarak tasarrufu artırmayı amaçlıyoruz. İkinci olarak, bu paketle çok güçlü bir izleme, denetleme, raporlama ve yaptırım modelini hayata geçiriyoruz. Son olarak, tedbirler bütün kamuyu kapsayacak şekilde uygulanacaktır. Yani, merkezi idareler, mahalli idareler, kamu iktisadi teşebbüsleri, döner sermayeler ve fonlar, bütün kamu bu tedbir paketinin kapsamındadır” sözlerini kullandı.
Maliye Bakanı Şimşek ile Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz yeni tasarruf paketini açıkladı
Merakla beklenen tasarruf paketinde öne çıkan başlıklar arasında 3 yıl süreyle yeni araç satın alınmaması, memurların kullandığı servislerin kaldırılması, yeni hizmet binası alımının ve kiralanmasının durdurulması, hizmet içi eğitim ve tanıtım toplantılarının kamu tesislerinde yapılması gibi birçok başlık bulunuyor. “Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi”ni 24 Saat Gazetesi için değerlendiren Ekonomist Prof. Dr. Aziz Konukman tedbir listesinin öncelikle memur ve emekçi kesimi olumsuz etkilemesine değinerek tasarrufta hedeflenen ekonomik hacmin somut olarak sunulmamasını eleştirdi.
Cumhurbaşkanı neden açıklamadı?
Prof. Dr. Aziz Konukman, “Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi”nin uygulayıcısının Cumhurbaşkanı Erdoğan olmasına rağmen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından açıklanmasını eleştirerek, “Paket Cumhurbaşkanlığı kararıyla hazırlanıp uygulanıyor. Fakat buna rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan kendisi açıklamak yerine memurlara bunu açıklatıyor” dedi. Paket içeriğinde yer alan “Son dönemde yaşanılan gelişmeler tasarruf tedbirlerinin genişletilmesini gerekli kılmıştır” ifadesini irdeleyen Konukman, “Burada daha önce tasarruf tedbirlerinin alındığını ama şimdi daha da genişletileceği ifade ediliyor. Peki şu anki sıkı uygulamaların daha önce uygulanmasına engel olan durum neydi? Bu soruya doğrudan ‘seçimler’ demek mümkün. Eğer ki AKP yerel seçimlerde birinci parti olup, yönetim alanını genişletseydi bu tasarruf tedbirlerini de görmeyecektik. Seçim döneminde göze çarpan konvoylar, bakanların İstanbul seçiminde kamu kaynaklarını ve araçlarını kullanması bu açıdan unutulmamalı” dedi.
TBMM tasarruf programı harici tutuldu
Alınan tedbirlerin şu anki iktidarın geçmişteki politikalarından dolayı uygulanmaya başlandığını söyleyen Konukman, “İktidar sanki daha yeni yönetime gelmiş gibi önceki uygulamaları başka bir parti yapmışçasına bir söylem ortaya koyuyor” şeklinde konuştu. “Deprem bölgesine yapılan harcamalarda kesintiye gidilmeyeceğine yönelik” açıklamayı eleştiren Konukman, “11 trilyon 89 milyar TL’lik merkezi yönetim bütçesi mevcut. Bu bütçe içerinde deprem harcamalarının ne kadar olacağı tartışılmıyor. Çünkü şeffaf bir planlama söz konusu değil. Üstelik TBMM’nin genelgeden istisna tutulduğu da vurgulanıyor. Kalem kalem yapılan harcamalar kamuoyu ile paylaşılmadıktan sonra vatandaş hangi harcamanın nereye yapıldığını nasıl bilebilir” dedi.
Ödenekler artırılarak bütçe açığı derinleşiyor
Eylül ayında açıklanan Orta Vadeli Program’a göndermede bulunan Konukman, “Açıklanan bu paket başlı başına bir plan olarak kamuoyu ile paylaşıldı. Peki 6 ay önce açıklanan Orta Vadeli Program bu durumda rafa mı kalktı? Öteki taraftan tasarruf TBMM’nin verdiği bütçenin altında harcama yapılarak yapılır. Maliye Bakanlığının açıkladığı Genel Bütçeli İdareler verilerine göre 44,6 milyar TL ayrılmış. Üniversite gibi kurumları kapsayan özel bütçeli idareler ise 26 milyar TL. RTÜK gibi düzenleyici kuruluşlar için ise 3 milyar TL. Toplasanız 71 milyar TL’ye yakın tutuyor. Cumhurbaşkanlığı için bütçe 12 milyardan 15 milyar TL’ye çıkarılmış. Daha üç ay önce ödenekler artırılıyor bu da bütçe açığını derinleştiriyor. Halbuki ek bütçeden ödenek artırılsa bütçe açığı derinleşmez çünkü ek bütçede gider artırıldığı kadar gelirin de artırılması için düzenleme yapılır. Ayrıca bu uygulama bütçenin tabii olduğu 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na aykırı bir durum. Bu iktidar Cumhurbaşkanlığı kararlarıyla ödeneklere ilaveler yaparak ek bütçeye gidilmeden ödenek üstü harcamanın yani israfın önü açılıyor. Halbuki tasarruf tedbirleri kapsamında 100 milyar TL’lik bir tasarruf uygulanacağı ileri sürülüyor. Ama TBMM’nin izin verdiği harcama tutarı olan miktar aşılarak 71 milyar TL’ye çıkılmışken bu tasarruf hedefi en basit tabir ile komik kaçıyor” şeklinde belirtti.
“Plan çelişkiler içeriyor, şeffaf değil”
Uygulanacak paketteki yöntemlerin net olmadığını savunan Konukman, “Kullanılacak araçlar belirtilmemiş. Üstelik TBMM’nin genelgenin dışında tutulması ile genelge tüm kamuda uygulanacaktır kararı da çelişki taşıyor. Aynı şekilde Cumhurbaşkanlığı da bu tasarruf paketinin içinde yer alıyor. Peki ‘itibardan tasarruf olmaz’ anlayışı rafa mı kalktı? 8 yıl önce Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e kamudaki araç fazlalığı sorulduğunda ‘Buradan mı tasarruf olacak?’ diyerek araç masrafını küçümsemişti. Nitekim araç alım ve kiralamalarının toptan kısıtlanması da ne ölçüde israf yapıldığının göstergesi. Çünkü kamuda ihtiyaç dahilinde araç da satın alınır, bina da kiralanır” dedi.
“Personel sayısı gençleşmezse dijital dönüşüm nasıl olacak?”
Kamuda emekli olan çalışan sayısına göre personel alım kararını eleştiren Konukman, “Hükümet sürekli olarak dijital ve sürdürülebilir dönüşümden bahsediyor. Fakat buna rağmen yeni ve eğitimli personel alımının önüne geçiliyor. Bu durumda nasıl yeni teknolojilere uyum sağlanabilir. Bunun yanında adeta özel sektör mantığı ile esnek ve uzaktan çalışma sistemine programda yer veriliyor. Halbuki pandemi gibi zorunlu koşullarda olur esnek ve uzaktan çalışma. Bu madde aslında 2000’li yıllarda Post-Washington Uzlaşması ile öngörülen yeni kamu işletmeciliği modelinin programa iliştirilmesidir. Kamu hizmetlerini, işletmecilik mantığıyla sunan bu düşünce bütün dünyada dayatılan bir zihniyet değişiminin göstergesi. Tasarruf bahanesiyle dayatılan bu yaptırım ile kamuda personel rejimi büyük ölçüde değişikliğe gidecek. Nitekim kamu-özel ortaklığı olan otoyol ve köprülerde, şehir hastanelerinde bunun örneğini gördük” sözlerini kullandı.