Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, yurt genelinde salgın hastalıkların artışıyla beraber, hastaların dikkat etmesi gereken noktaları, salgının belirtilerini de dikkate alarak nasıl bir yol izlemesi gerektiğini değerlendirdi. Anka Haber Ajansı’na konuşan Davutoğlu Şenol şunları söyledi:

"Salgının başlıca belirtilerinden biri, ishal halinde günde altı defadan fazla dışkılama olup bu dışkılamanın sıvı kaybına yol açacak düzeyde olması. Sıvı kaybı çabuk gelişecek insanlar yani gebeler, yaşlılar, küçük bebekler gibi. Onlarda altıdan fazla dışkılama söz konusuysa hastaneye sıvı takviyesi için götürülmeli. Önce sıvı takviyesi. Sahaya da bunun notunun iyi verilmesi lazım. Ateş 38.5 derecenin üzerinde ve kanlı ishal varsa, karın ağrıları çok belirginse ve artık kafasını yerinden kaldıramıyorsa o zaman hastanelerde mutlaka bizim dışkı testi dediğimiz mikrop testlerinin yapılması lazım. Hangi mikrobun olduğu tespit edilemiyorsa mikroskoptan lökosit olup olmadığına bakarız. Ona bakıldığında lökosit görülüyorsa antibiyotik verilebilir. Ama o antibiyotik hiçbir zaman şu anda sahada çok hakim bir biçimde verilen ikili üçlü antibiyotik değil. Tek bir antibiyotik veriyoruz. İlk dozunda cevap veriyorsa kesiyoruz. Ya da en fazla 3 gün sürdürüyoruz."

"Besin güvenliği ve çevre sağlığıyla ilgili ciddi sorunumuz var"

Yaşanan salgının tek bir merkezde değil, ülke genelinde şiddetli yaşandığını ve bilinmeyen çok sayıda salgın olduğunu belirten Davtuoğlu Şenol, şöyle devam etti:

"Kış boyu iki, üç, dört, kez büyük dalgalar yapan farklı farklı virüsler var. En çok grip ve Covid-19 ile acilleri dolduran müthiş bir yükle karşılaştık. Burada koruyucu hekimlik dediğimiz şeyin önemi ortaya çıkıyor. Gribin ve Covid-19’un aşıları var. Covid-19 aşısı gelmiyor artık Türkiye'ye. Gribin de gelmesine rağmen milyonlarca doz aşısı imha ediliyor. Çünkü aşının neden gerektiği, insanlara kamu otoritesi tarafından söylenilmiyor bizler söylesek bile. Dolayısıyla kronik hastalık yükü dediğimiz yükü de çok yüksek olan Türkiye'de acillere başvurmayı gerektiriyor. Acil başvuruları biz hiç sevmiyoruz ve onaylamıyoruz. Çünkü acile gelen diğer hastaları riskte bırakıyor. Şimdi de aynısını analoğu olan ishalleri görüyoruz. Şiddetli bir salgın yaşıyoruz Türkiye'nin dört tarafında. Hani küçücük bebeklerden ileri yaştaki insanlara kadar. Salgın böyle olunca iki şey üzerinde duruyoruz. Birincisi, besin güvenliği ve çevre sağlığıyla ilgili ciddi sorunumuz var. Gıda tedariki ile ilgili denetim sorunumuz var. Hayvan hastalığı sorunumuz var. İkincisi ise bu bir viral salgın. Norovirüs salgını. Çoğunlukla bulduğumuz bu. Bu da insanlara parmağınızın ucuyla dokunsanız bulaşıyor ve aslında bunların anlatılması gerekiyor. Türkiye'nin başka bölgelerinde de başka salgınlar var. Siz duymuyorsunuz bile. Biz bunları biliyoruz, yaptığımız toplantılarda konuşuyoruz ama yetemiyoruz. Merkezi otorite ile birlikte hareket ediyor olmamız lazım."

"Sağlık sistemi dediğimiz şey binalardan ibaret değil"

Davutoğlu Şenol, salgın hastalıklar için risk gruplarının daha fazla dikkatli olması gerektiğini ve sağlık otoritelerinin sistemi hızlıca koordine etmesi gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:

"Aciller, gece polikliniği değildir. Pek çok insan kalp krizi geçirirken doktor ishalle ilgilendiği için dakikalar kaybediyor ki onlar için ölümcüldür bu. Sağlık sisteminin cevap veremediği hasta yükünü neredeyse tek başlarına omuzluyorlar. Büyük iller dışındaki yerlerden de çok fazla hasta akışı var. Bu aslında ülkede sağlık sorununun birey düzlemindeki boyutunu gösteriyor. Sağlık sistemi dediğimiz şey binalardan ibaret değil. İyi binalar yaparak sağlık sistemini yönetemiyorsunuz. Hasta, hekime ulaşmakta güçlük çekiyor. Hekim, çok fazla hasta bakmasına rağmen hastayı bir türlü tatmin edemiyor. Başvuran hasta da aldığı hizmetin kalitesi konusunda hiçbir zaman emin olamıyor. Çok boyutlu sorunlarla bir düğüm haline gelmiş durumda sağlık sistemi."

Covid-19 pandemisi, başka virüslere bağışıklığımızı çok düşürdü"

Davutoğlu Şenol, Covid'in yeni varyantlarının tekrarlarla geldiğini belirterek, şunları belirtti:

Biruni Üniversite Hastanesi'nde "Dünya Prematüre Günü Farkındalık Toplantısı" düzenlendi Biruni Üniversite Hastanesi'nde "Dünya Prematüre Günü Farkındalık Toplantısı" düzenlendi

"Bu mevsimin en önemli virüsü doğrusunu isterseniz Covid. Covid’in yeni varyantları. Bunun hiç bitmeyeceğini söyledik biz bir aşamadan sonra. Üç seferdir hazırlanan yeni aşılar da Türkiye'ye girmiyor. Dolayısıyla biz hala Covid nedeniyle hastaneye yatışlar ve hastanede yatan hastalardan kayıplarla da karşılaşıyoruz. Covid'in yeni varyantları tekrarlarla geliyor. Yani siz iyileştiğinizi zannediyorsunuz. Testiniz negatifleşiyor. Evet Covid pandemisi başka virüslere karşı bağışıklığımızı çok düşürdü. ”

"Türkiye'de büyük hekim açığı var"

Salgın hastalıklarla mücadelede, toplumların ve sağlık sistemlerini güçlendirmesi için atılması gereken adımlar olduğuna değinen Davutoğlu Şenol, şöyle konuştu; 

"Yetişmiş insan gücünün nitelikleriyle ilgili güçlendirici etkiyi yapmak lazım. Bizim eş değerimiz olan hekimler gelişmiş dünyada 5-8 hasta görüyorlar günde. Türkiye bu sistemi sahada farklı bir şekilde desteklemek zorunda. İstihdam bekleyen sayısız sağlık personeli var biliyorsunuz. Daha da yetiştirmek mümkün. Ve aslında bizim evde tutmak dediğimiz, hastaları evde tutmaya dönük yolları çizerek ve gerekirse evde bakım sistemini hareketlendirerek o hastalar için hastanelerdeki yükü ciddi hastalara ayırmak üzere azaltmamız lazım. Türkiye'de büyük hekim açığı var. Zamanında hesaplanılmamış bir şey. Ayrıca hastaneler randevu sisteminde bu hastaları benim söylediğim grupları sahayla koordine olup önceliklendirmelidir. Birinci basamakla üçüncü basamak birbirine bağlanmalı. Arada ikinci basamak olmalı yeşil alanlar tümden kaldırılmalı.”

Editör: Nur Yıldız