TEK GIDA-İŞ sendikasına üye oldukları için işten çıkarılan ve direnişe başlayan Polonez işçileri, Çatalca'dan Ankara'ya "Anayasal Hak Yürüyüşü" ikinci gününde Çatalca Adliyesi önündeydi.
CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, Çatalca Belediye Başkanı Erhan Güzel, CHP Çatalca İlçe Başkanı Yakup Yaşar, CHP Beylikdüzü İlçe Başkanı Mülayim Demirtaş, CHP Esenyurt İlçe Başkanı Hüseyin Ergin işçileri ziyaret ederek desteklerini ilettiler. Bekleyiş sırasında ANKA Haber Ajansı’na konuşan Polonez işçileri “Ölsek de bu yoldan dönmeyeceğiz” dediler. İşçilerin açıklamaları şöyle:
Suzan Onat: “Burada 2 gündür polislerin arasında abluka altında bekliyoruz. Yolumuzun açılmasını istiyoruz. Ankara’ya yürümek istiyoruz. Allah'tan korkan kuldan utanan siyasetçiler arıyoruz. Bizim sesimizi duysunlar, bizim hakkımızı versinler biz fazla bir şey istemiyoruz. Sendikal hakkımızı versinler, biz yılmayacağız, bu yola devam edeceğiz. Ölsek de bu yoldan dönmeyeceğiz. Bunu en üst tepedekiler duysunlar. Bize hakkımızı versinler.
Sevcan Kara: Valla haklarımızı istiyoruz, bu soğukta neden buralarda olalım? Neden evimizde olmayalım, neden buralarda olalalım? İşimizi geri istiyoruz. Başımızdaki patronlar, yabancı şirketler, halkından yana değil. Çatalca halkı da bize destek vermesi gerek. Kimseler çıkmıyor herkesin bize destek vermesi gerekiyor.
Bedriye Önal: Polonez’de üretim ustasıydım. 141 gündür mücadele veriyoruz. Halkımız bile bize sahip çıkmıyor. Biz yürüyeceğiz, pes etmiyoruz yolumuzdan dönmeyeceğiz. Polis ablukası altındayız. Ülkemizdeyiz ama yabancılara yapılan bize yapılmıyor. Bizi neden yürütmüyorlar, biz yürüyeceğiz. Tayyip Erdoğan’a sesimizi duyurana kadar devam edeceğiz.
Barikatı aşmak isteyen polisle polonez işçileri arasında zaman zaman gerginlik de yaşandı. TEK GIDA-İŞ Sendikası Örgütlenme Uzmanı Yunus Durdu "Size soruyorum, kanun koruyucu olarak en yüksek mertebede siz varsınız. Yasal toplanma meydanı Cumhuriyet Meydanı öyle değil mi? Orayı bize açın, biz oraya gidelim. O yasak, bu yasak, bu memlekette Türkiye Cumhuriyeti kanunları mı uygulanıyor, Ürdünlü kraliyet ailesinin kanunları mı uygulanıyor. Biz burada mağduruz. Yürümeye kalkıyoruz, Adalet Sarayı önünde bize tecriz uyguluyorsunuz. Bu ülkede adalet varsa bu adalet, bu vatandaşlar için değil mi? Siz kimi koruyorsunuz? Anayasanın bize vermiş olduğu seyhat özgürlüğü hakkını kullanmak istiyoruz. Dün ne oldu arkadaş 5 kilometre yürüdük ne oldu savaş mı çıktı?" diye sordu.
Yunus Durdu ANKA'ya yaptığı açıklamada da şunları söyledi:
"Küstahlaşan bir işverenle devletin valisi ile böyle konuşma cesaretini kimler veriyor"
"Burada 141 gündür Polonez işçileri fabrikasında çalışan işçiler sendikaya üye oldular. Anayasal haklarını kullandıkları için, 146 tane işçi arkadaşımızın 90’ına yakın, kadın işçinin olduğu işçilerimiz anayasaya hakkını kullandığı için işten atıldı. Bunlar bir gecede bir mesajla kadınlarımız, işçilerimiz hırsızlık ve yüz kızartıcı bir suç işlemiş gibi iş akitleriı feshedildi.
"Geceyi parkta geçirdik"
Bu yoldan da dönüşümüz yok. Dün geceyi biz burada geçirdik. Ve bu fabrikanın işçilerine sokaklarda, parklarda ve kadınlarımızı bu sokaklarda yatıran zihniyete karşı isyanımız var. Ve biz çocuklarımızı okullara gönderemiyoruz ve biz evimizin kirasını ödeyemiyoruz. Biz evimizin doğal gazını ödeyemiyoruz. Beş aydır işsiziz ve bizim işsizlik sigortamızı dahi verdirmeyecek kadar gözü dönmüş bu Ürdünlü Kraliyet ailesine Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde ve biz Çatalca Adliyesi'nin önünde bu mücadeleyi yapıyoruz. Ve soruyorum Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde işçiler anayasal hak yürüyüşü başlatırken, adalet istiyoruz, hukuk istiyoruz derken sendikal haklarımız istiyoruz derken işte bu adliyelerinin içinde namusuyla Türk milletinin hakkını hukukunu koruyan, Türkiye Anayasası'nı koruyan ve biz burada yürekli hakimlerimizi, savcılarımızı Türk milletiyle, Türk işçisiyle birlik olmaya davet etmek için bu mücadelemizi devam ettiriyoruz. Biz yürüyüşümüzü yapmak için zorlayacağız. Ama bu yürüyüş sadece Polenez işçilerinin değil, bütün Türkiye işçi sınıfının yürüyüşü.
Bizim buradan yürüyüşe çıktığımızda bize çok sayıda katılacak direnişlerdeki işçi kardeşlerimiz, sendikalarımız vardı. Biz önümüzdeki günlerde bu yürüyüşümüze buradan eğer bir cevap alamazsak bütün direnişteki kardeşlerimizle herkes bulundukları yerden Ankara'ya doğru anayasal hak yürüyüşünü başlatacaklar, başlatmak zorundayız. Ve önümüzdeki günlerde zaten biz de burada mutlaka yapacağız. Son çağrı neyse Polonez işçileri sonuna kadar onu yapacaktır. Kimsenin şüphesi olmasın. Ama bizim bugün yolu kapatıyoruz diye burada bu kadar önlem alanlara işte sizin televizyonunuz yolları kimlerin kapattığı, işçilerin kaldırımdan bile yürütülmediği bir noktayı yaşıyoruz. Biz sadece yürümek istiyoruz ve güzel bir şekilde demokratik bir şekilde, barışçıl bir şekilde anayasanın bize vermiş olduğu seyahat özgürlüğü hakkımızı kullanarak devletin gerçekten yasayı ve bizi koruyan polisin güvenlik önlemlerini alarak sakin bir şekilde yürüyüşümüzü tamamlamak istiyoruz. Ve bunun için de biz onların istediği çatışmayı yapmayacağız. Biz haklıyız biz kazanacağız”