Kültür-Sanat

“Paralelli” adlı fotoğraf sergisi, sanatseverleri zamanda yolculuğa çıkarıyor

Tosca Art Design Galerisi'nde gerçekleşen “Paralelli” adlı fotoğraf sergisi, sanatseverleri zamanda yolculuğa çıkarıyor. Fotoğraf Sanatçıları Ahmet Selim Sabuncu ve Alper Fidaner'in ortak projesi olan "Paralelli", sanatçıların 1989 yılında fotoğraf dünyasına giriş yaptıkları ilk sergilerinin adını taşıyor. 35 yıl sonra, ikili yine bir araya gelerek yeni bir "Paralelli" sergisiyle karşımıza çıkıyor.

Abone Ol

CEMRE POLAT/ANKARA- Fotoğraf Sanatçıları Ahmet Selim Sabuncu ve Alper Fidaner'in ortak projesi “Paralelli” sergisi, Tosca Art Design Galerisi’nde sanatseverleri bekliyor. Sergide, sanatçıların kendi albümlerinden seçtikleri ve çeşitli renklerle, desenlerle özgünleştirdikleri çok sayıda fotoğraf, geçmişle günümüz arasında bir köprü kuruyor. Sanatın sınırlarını keşfetme fırsatı sunan sergi, izleyicileri duygusal ve düşünsel bir yolculuğa davet ediyor.
Ahmet Selim Sabuncu'nun “Geçmiş Zamanlar Mezarlığı” ve Alper Fidaner'in “Küçük Canavarlar” başlıklı çalışmaları, aynı salonda, birbirine “paralel” karşılıklı duvarlarda farklı zaman dilimlerinin izlerini yansıtıyor.  
Sabuncu ve Fidaner’in 1989 yılında fotoğraf işlerinde yeniyken açtıkları ortak serginin de adı olan “Paralelli”, 35 yılın ardından farklı disiplinleri bir araya getirerek tekrar izleyici karşısına çıktı. Sanatçılar, çalışmalarını 24 Saat Gazetesi için anlattı…
Fotoğrafın ruhunu yeniden keşfediyorlar
Sabuncu, eserlerinde aile albümlerinden esinlenerek geçmişin izlerini gün yüzüne çıkarıyor; Fidaner ise yoğun bakımda geçirdiği bir dönemde yaşadığı deneyimleri fotoğraflarında canlandırıyor. Fidaner'in "Küçük Canavarlar" serisi, hastalıkla mücadele sürecinde yaşadığı halüsinasyonları ve kendi iç dünyasını yansıtıyor. 
Sanatçı, fotoğraflarında işlediği canavarları, aslında içsel bir yolculuğun yansımaları olarak ele alıyor. Fotoğrafın sınırlarını zorlayan Fidaner, sanatın farklı disiplinlerini bir araya getirerek özgün bir anlatım sunuyor.
“KÜÇÜK CANAVARLAR”
Fidaner, “Fotoğraf da bir resimdir”

Serisi “Küçük Canavarlar”ın çıkış hikayesini paylaşan sanatçı, çalışmalarını şöyle anlatıyor: “Yakın zamanda ağır bir hastalık geçirdim. Yoğun bakımda yatarken birtakım halüsinasyonlar gördüm ve onları canlandırmak istedim. İşte bu canavarlar, o canavarlar. Korkulacak şeyler olmadığı için onlara ‘küçük’ dedim. Fotoğraflarda canavarlar yoktu, onları fotoğrafın üzerine boyayla ekledim. Başlığın ikinci anlamı da portrelerini çektiğim kadınların hepsi kendilerine ‘canavarlar’ demeye başlamıştı, onlar da pozitif anlamda birer canavar diye düşünüyorum.” 
Resim ve fotoğrafın birbirinden ayrı kavramlar olmadığını söyleyen Fidaner, konuşmasında resmin kapsayıcılığını vurgulayarak, “Fotoğrafın sınırlarının çok geniş olduğunu düşünüyorum. Fotoğraf her şeye açıktır ve istediğimiz şekilde işleyebiliriz. Resim ve fotoğraf birbirine karşıt şeyler değil. Fotoğraf da bir resimdir. Resim öyle bir şey ki sinemaya kadar tüm görsel sanatları kapsıyor” diye konuştu. 
“GEÇMİŞ ZAMANLAR  MEZARLIĞI”
Sabuncu, “Eserlerin her biri, kopyasının olamayacağı özgün parçalar”

Ahmet Selim Sabuncu ise “Geçmiş Zamanlar Mezarlığı” serisinde aile albümlerinden derlediği fotoğrafları modern bir bakış açısıyla yeniden yorumluyor. Geçmişin izlerini takip ederken eski fotoğraflarla yeni bir hikâye oluşturuyor. Serginin adı, fotoğraf albümlerinin birer mezarlık gibi olduğu ve sanatçıların bu “mezarlıktan” eski anıları yeniden canlandırmak için çıkardığı bir yolculuğu ifade ediyor.
Sergi hakkında detaylı bilgiler veren sanatçı, kullandığı fotoğrafların kendi ailesine ait olduğunu söyledi. Eski fotoğraf albümlerini bir mezarlığa benzeten Sabuncu, serginin adının buradan geldiğini ifade etti. Anıları tekrar değerlendirdiğini aktaran sanatçı, “Ailedeki büyükleri yavaş yavaş kaybedince eldeki fotoğrafları tekrar elden geçirmek istedim. 
Ablamla ailedeki en eski fotoğrafı bulmaya çalıştık, akrabalardan fotoğraf albümlerini toplayarak dijital ortama aktardık ve sınıflandırdık. Bir taraftan da dönemden kalan objelerin fotoğraflarını çektim. Objelerle eski fotoğrafları birleştirmeyi düşündüm. 
Serginin adı da eski fotoğraf albümlerinin bir fotoğraf mezarlığına benzetmemden geliyor. Fotoğrafı çektiğiniz ânı albüme dizerek onu bir mezarlığa dönüştürüyorsunuz. Biz de onları mezardan tekrar çıkartıp bakmak istedik. Albümlerdeki ölü anları canlandırmak ve üzerlerini boyayarak özgünleştirmek istedik. Her biri, kopyasının olamayacağı özgün parçalar oldu” sözlerini aktardı.
“Albüm bakma geleneği yok oldu”
Dijital teknolojinin sunduğu olanakları değerlendirirken analog fotoğrafçılığın özlemini de dile getiren Sabuncu, dijital fotoğrafların asla analog deneyimin yerini tutamayacağını vurgulayarak geçmişin dokusunu özleyenlerden biri olduğunu belirtti.
Sanatçı, konuya dair “Dijital teknoloji amacına yönelik kullanıldığında güzel ama elimizde nerede çekildiğini bile bilmediğimiz yığınla dijital fotoğraf var. Eskiden olduğu gibi açıp albümlere bakma geleneği yok oldu. Ben hala analog fotoğrafçılık yapıyorum, film tabanlı çalışmalar yapıyorum. Dijital fotoğraflar hiçbir zaman onun yerini dolduramadı. Geçmişi özlüyoruz çünkü fotoğraflardaki herkesle bir anımız var” diye konuştu. 
Çok sayıda deneysel çalışmanın yer aldığı “Paralelli” sergisi, 16 Mart Cumartesi gününe kadar Tosca Art Design’da (Farabi Sokak 5/2) ziyarete açık olacak.