Ahmet Çağatay Bayraktar
Türkiye, Almanya, Japonya, Güney Kore ve Honduras’tan sanatçılardan oluşan Pacific Quintet ilk kez Türkiye’de konser verdi. Almanya'daki en büyük uluslararası klasik müzik yarışması olan 2024 ARD Uluslararası Müzik Yarışması’nda ikincilik ödülü, Alman Ekonomi Sanat ve Kültür Derneği'nin ‘Ton & Erklärung 2021’ yarışmasında birincilik ödülü Kopenhag'daki 2019 tarihli Carl Nielsen Uluslararası Oda Müziği Yarışması’nda ikincilik ödülü kazanan Pacific Quintet, 22 Aralık akşamı İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Cemal Reşit Rey (CRR) Konser Salonu'nda müzikseverlerle buluştu. İlk kez 2017’de Japonya'nın Sapporo kentinde kurulan Pacific Müzik Festivali'nde bir araya gelen ünlü orkestra şefi Leonard Bernstein’in şiddete cevabımız bu olacak: Müziği her zamankinden daha yoğun, daha güzel, daha özverili bir şekilde yapmak” sözünü kendilerine motto olarak benimsiyor. Tamamı nefesli enstrümanlar icra eden grubun üyeleri farklı ülkelerin vatandaşları olsa da eğitimlerini Berlin’deki müzik Berlin Hanns Eisler Müzik Okulu, Berlin ve Zürih Sanat Üniversitesi ile Berlin Filarmoni Orkestrası Karajan Akademisi'nde tamamladılar. Bu durum müzik dilleri ve anlayışları bakımından ortak noktalarından sadece birini oluşturuyor.
Beşli, repertuarında müzik tarihinden farklı parçaları bir araya getiriyor
Fazıl Say'ın eseri de repertuardaydı
Grup 22 Aralık akşamı gerçekleşen konserde Rossini’nin ‘Sevil Berberi Uvertürü’, Reicha’nın Nefesli beşli için ‘No: 2 Mi bemol Majör’ ve Ravel’in ‘Le tombeau de Couperin’ parçalarını icra etti. Konserin ilk yarısında 19. yüzyıldan 20. yüzyıla uzanan bir parça çeşitliliği sunan beşli, konserin ikinci yarısında ise Fazıl Say’ın üç bölümden oluşan ‘Alevi Dedeler Rakı Masasında’ parçasını çaldı. Konser sırasında seyirci tarafında da merakla beklenen Say’ın eserini seslendirmeden önce flütist Alya Vodovozova, “Bu zamana kadar birçok farklı ülkede ‘Alevi Dedeler Rakı Masasında’ parçasını çaldık. Parçanın ismini ilk defa açıklamak durumunda kalmadığımız bir konser oldu bu akşam. Özellikle Almanya’da bu parçayı çaldığımızda bestecisinin Türk olduğunu duyunca özel bir ilgi gösterdi dinleyiciler. Bu nedenle Fazıl Say Türkiye’yi müzik anlamında temsil eden çok özel bir isim” sözleriyle Fazıl Say’a teşekkür etti. Konser sonrası beşlinin üyeleri Aliya Vodovozova, Haree Yoo, Liana Leßmann, Kenichi Furuya ve Fernando José Martínez Zavala ile bir araya gelerek 24 Saat Gazetesi’nin sorularını yanıtladı.
Pacific Quintet Honduras, Almanya, Japonya, Türkiye ve Güney Kore'den sanatçılardan oluşuyor. Farklı kültürlerde ve coğrafyalarda büyümüş sanatçılar olarak bir arada olup müzik üretmek nasıl bir duygu?
Birbirimizden her seferinde yeni şeyler öğreniyoruz, farklı kültürleri hakkında meraklıyız. Çok farklı düşüncelere sahibiz ancak birlikte çaldığımızda gerçekten kolay bir iletişim kuruyoruz çünkü çoğunlukla benzer müzikal fikirleri paylaşıyoruz. Birlikte çaldığımız geçmiş yıllarda, geldiğimiz bu 5 ülkeden de pek çok yeni şey keşfettik ve provalar sırasında dilleri de karıştırıyoruz. Elbette, farklı ülkeler ve kültürler arasında yol almak zor olabilir, ama müziğimiz konser sırasında bizi her zaman aynı yöne yönlendiriyor. Müziğimizin ruhu paylaşmak ve bağlanmakla ilgili.
Grup üyelerinin mensup olduğu ülkelerin aslında Türkiye ile bir şekilde bağlantısı var. Örneğin, Türkiye'den Almanya'ya işgücü göçü, Kore Savaşı'na katılan Türk askerleri, Japonya'ya dönüş yolunda Ertuğrul gemisinin batması... Tüm bunlar size ilk kez söylendiğinde Türkiye'de sahne almak nasıl bir duygu?
Liana: Türk kültürünün Almanya'yı nasıl zenginleştirdiğini görmekten mutluyum ve şimdi Türkiye'ye gelip sahnede Avrupa müziğinin bir karışımını çalmak benim için büyük bir onur. Programımızın Türk parçasını (Fazıl Say'ın Alevi Dedeler Rakı Masasında) ilk öğrendiğimizde, müzikteki tüm renkler ve Türk ritimleri beni hayrete düşürmüştü. Şimdi nihayet, bunların kökeninin olduğu Türkiye'de çalmak çok güzel.
Kenichi: 2024 yılında, Japonya ve Türkiye diplomatik ilişkilerinin 100. yıl dönümünü kutlayacaklar. Ertuğrul olayından bu yana bağımız daha da güçlendi ve Japonya ile Türkiye'nin derin bir dostluğu paylaştığına gerçekten inanıyorum. Ancak, bu bağ Japonya'da olması gerektiği kadar iyi bilinmiyor. Türk kültürünü daha fazla insana yaymaya yardımcı olmayı çok isterim.
Aliya: İstanbul'daki bu konser için gerçekten heyecanlıyım, Türkiye evim olarak gördüğüm bir ülke ve buraya müzik ailem Pacific Quintet ile gelmek çok özel.
Fazıl Say'ın ‘Alevi Dedeler Rakı Masasında’ adlı eserini seslendirdiniz. Bu eserin sizin için anlamı ve hissettirdikleri neler?
Bu eser kesinlikle tüm zamanlardaki favorilerimizden biri, ayrıca dinleyicilerin farklı ülkelerden 5 eseri dinleyebilecekleri ilk albümümüz 'United'da da kaydettik. Bunu repertuvarımızda bir nefesli beşli olarak bulundurduğumuz için çok şanslıyız, Fazıl Say bunu yazarak tüm topluluklara gerçekten büyük bir hediye verdi. Bu eseri konserlerde her çaldığımızda izleyicilerden çok sıcak bir karşılık aldık.
İlk kez 2017'de Pacific Müzik Festivali'nde tanıştınız. Bence bu, farklı türleri nasıl bir araya getirdiğinizin önemli bir örneği. Bu anlamda, tüm teknolojik gelişmelere rağmen insanlar neden konserlere, sanat etkinliklerine gitmek ve müziği canlı ve hep birlikte dinlemek istiyor?
Çünkü bizim için anı, müziği, duyguları paylaşmaktan daha insani ve önemli bir şey yok. Müzik ve sanat herkesin kalbine dokunabilir ve bizi birbirimize bağlayabilir. Pasifik Müzik Festivali, dünyanın dört bir yanından gelen öğrencilerin birlikte müzik yapmak için nasıl bir araya geldiklerinin harika bir örneği, bu festival bizim için çok önemliydi ve Leonard Bernstein'ın mirasını, yarattığı fikri topluluğumuzda yaşatmaya çalışıyoruz.
Sizlere ayrıca "Barış Elçileri" de deniyor. Bir de şu söz var: "Sanat dönüştürür ve değiştirir.” Müziğin ve sanatın sorunları çözümleme ve birleştirme gücüne dair neler söylersiniz?
Biz neredeyse 5 farklı kıtadan geliyoruz ve tüm farklılıklarımızla bir barış buluyor ve bağlı kalıyoruz. Beşliyi kurmaya karar verdiğimizde, farklı ülkelerden geldiğimizi hiç düşünmemiştik, bu sadece böyle oldu, bu yüzden insanları milliyetlerine göre ayıramayacağınıza gerçekten inanıyoruz, her şey karşılıklı saygı duymakla ilgili. "Barış Elçileri" olarak adlandırılmaktan çok mutluyuz, bu bizim için çok önemli bir şey.
Grup üyelerinin yolu Berlin’den geçmiş sanatçılar. Bu durumu da düşündüğümüzde Berlin, sanatsal üretiminize neler kattı?
Berlin, çeşitlilikle dolu, en üst düzey müzisyenlere sahip ve herkese açık, müzik başkentlerinden biri.
Liana: Berlin sanatçılar için harika bir şehir, kim olmak isterseniz olabileceğiniz ve kendinizi sanatınızla ve müziğinizle kendi tarzınızda ifade edebileceğiniz hissine kapılıyorsunuz. Şehrin bu çok yönlülüğü, gelişmek için en iyi ortamdır.
Müzikseverler genellikle tüm müzisyenlerin aynı veya benzer karakterlere sahip olduğunu düşünür Ancak, sitenizdeki profillerinize baktığınızda ve müzisyen olmak yerine kariyer seçimlerine baktığınızda farklı oldukları görülüyor. Örneğin, Aliya diplomat, Haeree kütüphaneci, Liana konuşma terapisti, Kenichi patenci ve Fernando müzisyen olmayı tercih edeceğini söylüyor. Bu tercihler sanatınız üzerinde düşünmenizi de etkiliyor mu?
Sanırım pek sayılmaz, ama müzik olmasaydı bu meslekleri yapıyor olurduk, ancak başka seçeneğimiz olmadığı sürece hiçbirimiz başka bir şey yapmayı hayal edemeyiz. Hepimiz, bireysel ilgi alanları, sevgileri ve tutkuları olan beş farklı insanız. Ama bizi birbirimize bağlayan büyük bir tutku var: Müzik. Bireysel ilgi alanlarının ve müzisyenlerin birlikte tek bir ses yaratmasını görmek harika.
Kenichi: Yeniden doğabilseydim, patenci olmak isterdim. Her ne kadar gerçekten ustalaşması zor bir spor olsa da artistik patinajda çok büyüleyici bir şey var. Şimdi ciddi bir şekilde başlamak zor olabilir ama keşfetmek istediğim pek çok başka meslek var. Sonuçta, sanatçıların önünde sonsuz olasılıklar var.
Aliya: Bence bir bakıma biz müzisyenler olarak diplomatik bir iş de yapıyoruz, diplomasi alanına her zaman büyük bir ilgim oldu. Ortak bir dil bulmanız, çok farklı geçmişlere sahip insanlarla yol almanız, bağlantı kurmanız ve çatışma yerine barış getirmeniz gerekiyor.
Repertuarınızda klasik eserler dışında farklı türler var mı? Yoksa dahil etmeyi düşünüyor musunuz?
Birkaç kez deneme yaptık, ancak ana yönelimimiz klasik müzik, ancak albüm tanıtım konserimizde halk müziği enstrümanlarına da yer verdik ve müzisyenleri bize katılmaya davet ettik. Albümün konsepti 5 farklı ülke olduğundan, konserimizde misafir olarak Türkiye'den bağlama sanatçısı, Kore'den halk müziği şarkıcısı, Honduras'tan perküsyoncu vardı, klasik ile halk ezgilerini karıştırmaya çalıştık, harika bir deneyimdi.
Klasik müzik dışında farklı müzik türlerinden hoşlandığınızı gördüm. Repertuarınızda klasik eserler dışında farklı türler var mı? Yoksa dahil etmeyi düşünüyor musunuz?
Herhangi bir müzik türünün kalbimize dokunabileceğine inanıyoruz. Klasikten başlayıp aşırı modern parçalara kadar farklı tarzlarda klasik repertuar çalıyoruz, ayrıca birkaç sipariş eser de kullandık. Bunlardan biri Güney Koreli besteci S. Lee'nin parçası idi, "United" adlı albümümüze dahil de dahil ettik.
Grubun müzik tarzını tanımlarken hangi türlerden ve sanatçılardan ilham aldığınızı düşünüyorsunuz?
Elbette öğretmenlerimizden başlayarak hepimiz müzikal yolculuğumuzda tanıştığımız birçok büyük müzisyenden etkilendik. En son Düsseldorf'ta provalar yapıyorduk ve provadan sonra hep birlikte Jacob Collier'in konserine gittik, farklı yollardan gelen insanları nasıl bir araya getirdiğini görmek kesinlikle inanılmazdı, çok ilham verici bir konserdi.
Konser öncesi bir ritüeliniz var mı? Sahneye çıkmadan önce nasıl hazırlanıyorsunuz?
Beşimizin de farklı ritüelleri var, Liana meditasyon yapmayı seviyor, Kenichi çoğu zaman yalnız, Fernando son dakikada ortaya çıkıyor, Aliya sahneye çıkmadan önceki son ana kadar çalıyor, Haeree esniyor. Ama sahneye çıkmadan önce her zaman sarılıp "hadi eğlenelim" diyoruz. Ya da havayı yumuşatmak için birkaç şaka yapıyoruz.
Grubun gelecekteki projeleri hakkında neler söyleyebilirsiniz? Yeni bir albüm veya turne planınız var mı?
İlk albümümüzü 2024'te kaydettik ve gelecekte daha fazlasını kaydetmeyi planlıyoruz, ARD yarışmasındaki ödülden sonra önümüzdeki sezonlar için oldukça yoğun bir programımız oldu ve önümüzdeki aylarda İtalya, İrlanda, Japonya ve tabii ki Almanya'da çalmayı dört gözle bekliyoruz.
Grup üyeleri dışında başka sanatçılarla konser vermek nasıl bir deneyim?
Yeni müzisyenlerle iş birliği yapmayı seviyoruz, bu her zaman beşlimize temiz bir hava ve ışıltı getiriyor. Yakın zamanda üçlü, ikili, solo ve tabii ki beşli olarak çaldığımız bir konser verdik.
Pacific Quintet olarak, CRR'de verdiğiniz konserin izleyicilere nasıl hissettirmesini istersiniz?
Bu konser için hazırladığımız güzel programı paylaşmak için sabırsızlık içindeydik. Dinleyicilerin kalbine dokunmayı ve bu güzel müzikal akşamı birlikte paylaşmayı hedefledik.