CHP tarafından Rize'de "Çay Mitingi"nde konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, eskiden tütün fiyatlarının memleketi Manisa'nın Akhisar ilçesinde açıklandığını, eğer üreticiler fiyatı beğenirlerse kasketlerini havaya, beğenmezlerse yere attıklarını, gazetelerin de tütün fiyatı ile ilgili haberlerini böyle yaptıklarını anlattı.
Bu yıl açıklanan 17 liralık çay alım fiyatının tweet atılarak açıklandığına işaret eden Özel, şunları söyledi:
"Kim açıklar çay fiyatını? Bakanlar açıklar, başbakan açıklar. Şimdi bakan yok, başbakan yok. Hükümetin başı gelir açıklar. Senelerce tütün fiyatı memleketim Manisa’da Akhisar’da açıklandı. Üretici fiyatı beğenirse kasketi havaya atardı, gazeteler yazardı, fiyat güzel kasket havada. Fiyat beğenilmezse kasketi alırdı yere çalardı. Tütün fiyatı kötü, kasketler yerde... Şimdi hadi bakalım gelin açıklayın. Ortada kimse yok. Çay fiyatını açıklamayan bir Tarım Bakanı, çay fiyatını açıklamayan hükümetin başkanı, Cumhurbaşkanı olur mu? Çayı niye tweet atarak fiyat açıklıyorsunuz? Gelin Rizelinin gözüne bakın. 17 lirayı söyleyin bakalım kasketler nasıl yere çalınıyor. Yazıklar olsun."
Bugün burada bulunmamızın en önemli sebebi 31 Mart'ta hep birlikte başarı kazandığımız Türkiye ittifakı'nın bize yüklediği sorumluluktur. O yüzden ben Türkiye ittifakının verdiği sorumlulukla buraya geldim. Karşımda sadece CHP'liler değil tüm görüşten Rizeliler buradalar. Biz burada Rize ittifakını, çay ittifakını görüyoruz.
Elbette bir sorun varsa oraya gitmek boynumuzun borcu. Buraya sadece bir siyasi partinin lideri olarak değil, Atatürk'ün verdiği talimatla uzun yıllar çalışılıp çay kanunu çıkarılıp İsmet Paşa'nın titiz emekleriyle çayın babası Zihni Deri'nin bu topraklara çayı kazandırmasıyla yani 100 yıl önce çayı Rize'ye, Doğu Karadeniz'e kazandıran CHP 'nin genel başkanı olarak geldim. Burada elbette aramızda çok sayıda emekli de var. Geçen hafta emekli mitingindeydik. Dedim ki, 'her yerden geliyorlar. Ama Rizelilerin haftaya mitingi var. Rize'den gelmese olur' dedim. Yine çok sayıda emekli vardı. Ama Rizeli emeklileri çok seviyoruz, unutmadık, ben size geldim.
''AK Parti iktidarı boyunca Hollanda kadar ekilir, dikilir topraklar, boş kaldı''
Yıllarca Türkiye'nin bir tarım ülkesi olmasıyla övündük. Ancak son yıllarda bir tarım ülkesi olma vasfını kaybettiğimizi üzülerek takip ediyoruz. Bereketli topraklarımız varken Afrika'da Venezuela'da toprak kiralayıp tarım yapanlar var. Oysa bizim ülkemizde her yıl Trakya kadar ekilir, dikilir toprak. AK Parti iktidarı boyunca Hollanda kadar ekilir, dikilir topraklar, boş kaldı, kaybedildi. İşte bu sebeplerle biz köylünün, çiftçinin, tarımda çalışanların haklarını korurken bu ülke kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Köylü milletin efendisidir' sözünü hiç unutmuyoruz. Kendi ürünümüzü 1 liraya alıp uluslararası şirketlerin 10 liraya bize sattığı bu düzenden hep birlikte rahatsızız. 2003 yılında çiftçi kayıt sisteminde, ÇKS'de 2.8 milyon çiftçi kayıtlıyken 20 yıl sonra 2.3 milyon çiftçiye düştü 20 yılda nüfus 20 milyon artarken maalesef 500 bin çiftçiyi kaybettik. Hal böyle olunca hal böyle olunca 20 yılda 20 milyon artan nüfus ama 500 bin çiftçi kayıp. 20 milyon ton buğday üretimi varken 2002 yılında 20 yıl sonra aynı miktarda buğday üretimi tarihimizde en fazla et ithalatı bu iktidar döneminde yapıldı. 22 yılda 356 bin ton et ithalatına 1.8 milyar dolar para ayırdı. Son 1 yılda küçükbaş hayvan sayımız 4 milyon azaldı ve i bin yirmi üç yılında küçülen, daralan tek sektör tarım sektörü oldu. Çiftçilerimizin bankalara olan borçları bir yılda tam yüzde 88 arttı. Yine çiftçilerimizin artan borcunun toplamı 652 milyar lşreaya ulaştı. Ülkemizde çiftçilerin yaş ortalaması yükseliyor. Çiftçilerin yaş ortalaması 58, her dört genç çiftçiden 3 tanesi en kısa zamanda tarımı bırakmak başka işlerle uğraşmak istediğini söylüyorlar. İşte bir ülke için beka sorunu o mudur bu mudur demeye gerek yok. Eğer bu ülkede çiftçilerin yaş ortalaması 58 olduysa dört gençten üçü yurt dışına gitmeyi hayal ediyorsa, dört çiftçiden üç tanesi tarım yapmak istemiyorsa işte o ülke için gerçek beka sorunu budur.
"Sorunları çözmek için önce kanuna uyacağız"
Türkiye'de hepimizi ilgilendiren tarımda çiftçilerimize neleri yapmamız gerektiğini, neleri önerdiğimizi söylemeliyim. Çünkü CHP sadece sorunu gören, duyan, söyleyen değil, çözümlerini anlatan, nasıl çözüleceğine öneriler sunan bir partidir. Çiftçilerimizin sorunlarını çözmek için önce kanuna uyacağız. 2006 yılında kanun çıktı. Çiftçilerin gayri safi milli hasılanın yüzde 1'i kadar destekleme verilecekti. Peki hiç verildi mi? Hiç verilmedi. Ne kadar veriliyor? Yüzde 1. binde 2. Öyle olunca toplamda 853 milyar lira alacağınız var devletten. Sadece geçen sene 178 milyar TL ödenmesi gerekirken size ödenmeyen desteklemedir. Bu sene eğer yüzde 1 verilecek olsa alınacak para 410 milyar TL iken bu parayı sizlere, fındık üreticilerine bizi doyuranlara ödemek yerine, çetelere müteahhitlere, zenginlere verenler yazıklar olsun.
Hangi ürüne ne destek verileceği bir yıl önceden ilan edilmelidir. Çiftçi ne ekip biçeceğine ona göre karar vermelidir. Ayrıca bu ürünlerden destek verilen, üretilmesi istenenler için yüksek primli teşvik sistemi oluşturulmalıdır. Sulamada kullanılan elektrik borçları ürün satılınca ödenebilmeleridir. Çiftçimizin banka borçları faizleri tamamen silinip bir kereye mahsus hem tarım borçları, tarım kredisi borçları, hem yüksek faizli diğer borçlar hem de kredi kartı borçlarının faizi silinmeli. Ana para beş yıla bölünmelidir. Çiftçinin elinde kalan ürünler devlet tarafından mutlaka alınmalı. Gıda enflasyonu düşürmek için üretici fiyatını düşürmek yerine üretim maliyetlerini düşürmek ve çiftçilerin çektikleri sıkıntıları bitirmek gerekir.
"ÇAYKUR'un zararı çay üreticisinden çıkıyor"
Gündoğdu'da çay bahçesine girdim. Baktım bu güneşte bu uğraş dediler ki bize bunun yağmuru var, ayazı var. Bu kadar bu kadar alın teriyle bu kadar emekle yönetilen bu fiyat çay üreticisine 'sen artık bu işi yapma, senaradan çekil biz zenginlerle yürüyeceğiz' demektir. Bunu kabul etmiyoruz... Türkiye duyun bu sesi. Eskiden 1 kilo çay satardık, 1 kilo zeytin alırdık. Şimdi zeytinin kilosu 300 lira. Bir kilo çayla 100 gram zeytin alamıyorsunuz artık geldiğimiz nokta budur. Çaykur'u Varlık Fonu'na devrettiler. Çaykur, Sayıştay raporlarına göre 5 milyar zarar ediyor. Bu zarar çay üreticisinden çıkıyor. Çaykur emekçisinden çıkıyor. Ülkemizin önemli bir çay üreticisi olmasına rağmen Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde maalesef ithalattan vazgeçilmedi. 2006 yılından bugüne kadar 475 milyon dolar yani 15 milyar TL'lik çay ithal edilmiş. 15 milyar TL ithale vermek yerine Rizeli. Artvinli, Trabzonlu, Ordulu, Giresunlu çay üreticisine verilseydi, bugünlere gelmezdik. Gerçekten geçmişte çayı satıp, araba alanlar, çayı satıp, çocuk everenler, çayı satıp, düğün yaparlar, şimdi çayı satıp, borçlarını ödeyemiyorlar. Böyle düzene yazıklar olsun.
"Çay kanunu mutlaka çıkarılmalı"
Büyük dertli olanlar var. Çaykur'da çalışan işçiler var. 11 bin ÇAYKUR işçileri var. Çaykur işçileri altı ay çalışıp altı ay boş kalmak istemiyorlar. Çaykur işçisi 20 yıl önce asgari ücretin 4,5 katını alıyorken bugün 1,5 asgari ücrete kadar gerilediler. Bir gerçek şu 1,5 asgari ücret iyiymiş demeyin. Böylelikle Çaykur işçisi asgari ücretin de altında çalışıyor. Çaykur işçisine kadroyu verin 12 ay maaş almalarını sağlayın. Şimdi, geldik, çay üreticisinin sorunları nasıl çözülecek demeye, bunun birinci; bir çay kanunu mutlaka çıkarılmalıdır. Ancak bu kanun hükümetin bir buçuk yıl önce getirdiği çay üreticisini perişan eden, tamamen özel sektörün eline teslim eden uluslararası çay tekerlerinin topraklarımızda egemenlik kurmasını sağlayacak bir teklif olmamalıdır. Biz geçmişte sizin hemşehriniz İstanbul milletvekilimiz Mehmet Pekeroğlu'yla bu dönem sizin evladınız, bizim abimiz Tahsin Ocaklı'yla dört başı mamur, bir çay teklifi verdik. Teklife evet dediğinde, işçinin de sorunu çözülüyor. Üreticinin de sorunu çözülüyor. Rize'nin de yüzü gülüyor. Trabzon'un da Artvin'in de nerede çay üreten varsa yüzü gülüyor. Tahsin bey önergeyi verdi maalesef AK Parti ve MHP'nin oylarıyla reddedildi. Buradan Sayın Bahçeli'ye Sayın Erdoğan'a Rize'nin, bütün milletvekillerine, Karadeniz'in milletvekillerine sesleniyoruz. Önergeyi vereceğiz, gözünüzün içine bakacağız. Çay üreticisi elini uzatıyor. Bu eli havada bırakmayın. Bu eli boşta bırakmayın. Tutun elimizi tutun.
"Kaçak çayları yakmaya Kemal Bey'i de davet edeceğiz"
Her yıl üretim maliyetlerinin üzerine mutlaka, mutlaka hakkaniyetli bir kar oranı konularak taban fiyat, erkenden açıklanmalıdır. Ayrıca organik çay üreticisinin taban fiyatı da açıklanan fiyatın en az iki katı olmalı ve erkenden açıklanmalıdır. Organik çay desteklenmeli, fiyatı bir an önce açıklanmalıdır. Özellikle gübre olmak üzere desteklenme oranları arttırılmalı, çay üreticisine söz verilen banka promosyon ödemelerine derhal başlanmalı, çay bahçelerinde verimliliğin artması için düşük verimlilikle mücadele yapılmalı, ürün çeşidi arttırılmalı, yurda kaçak yollarla gelen çaylar engellenmelidir. Buradan hatırlayalım. Bir selam yollayalım. Ne diyorduk Kemal Bey? 'Kaçak çayları getireceğim. Rize Meydanı'nda yakacağım.' CHP'yi iktidara taşıyacağız. Kaçak çayları buraya getireceğiz, çayları yakmaya, Kemal Bey'i de davet edeceğiz. Kemal Bey'in sözü, partimizin sözüdür. Hep beraber yapacağız. Ham madde alımında kalite kontrol noktalarında yeterli çay eksperi ziraat mühendisi bulunmalıdır. Köy kooperatifleri güçlendirilmelidir. Hem mevsimlik işçilere kadro verilmeli hem de çay üreticisinin örgütlenmesinin önüne geçen sendikal hakları mahkeme kararıyla iptal edilmemeli, üretici sendikasına izin verilmelidir.
Rize'de 160'a yakın özel fabrika var. Bunların pek azının bacasında filtre var. Çayın parasını onlar kazanıyor karasını Rize'nin üstüne taşıyorlar. Bu fabrikaların bacalarına filtre takılacak. Bunu ilgili bakanlık mutlaka denetlemelidir. Nasıl insanlarsınız? Parayı kazanıyorlar, Rize'yi hasta ediyorlar. Sayın bakan, bu işin peşini bırakmam. O filtre takılacak. O denetim yapılacak."
"Çayda yapılanları fındıkta da yapmaya kalkmayın"
Fındık üreticisinin sorunlarına da değinenr Özel, "Biz fındığın sorunlarını biliyoruz. Fındıkla ilgili sakın çayda yapılanları yapmaya kalkmayın diye uyarıyoruz. Karadeniz'i batısından ortasından doğusuna yalnız bırakmamaya Karadeniz'le birlikte olmaya söz veriyoruz. Hep burada olacağız. Bugün burada olan sosyal demokratlara muhafazakar demokratlara, milliyetçi demokratlara, Rize'nin bütün demokratlarına teşekkür ediyorum. Artık çayın baş tacı olduğu günleri vermek istiyorum. Taputun içinde yaş çay, üreticinin tabutuna çivi çakıldığını görmek istemiyoruz. Artık yüzümüz gülsün Rize'nin yüzü gülsün istiyoruz. Rize'deki AK Partililer, Rize'deki MHP'liler. Buradan gerçek ve doğru çay fiyatını 31 Mart tarihinde yapılan seçimden önce Rize Pazar'da 25 lira olması gerektiğini söylemiştim. Buradan çağrımı tekrarlıyorum. 17 liralık fiyatın üzerine tam 8 lira desteklenme verilmeli. Bu parada en geç Ağustos ayının sonunda ödenmelidir" dedi.