Politika

Özgür Özel: Kemal Bey hiçbir zaman birinci partinin lideri değildi

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Halkımıza sürtük, çapulcu dediği için elini sıkmıyorum. Partime ve kendinden olmayan seçmene terörist dediği için elini sıkmıyorum" sözlerine yanıt verdi. Özel, "CHP Genel Başkanı’nın ne yapacağı belli. Ne yapıyoruz? CHP Genel Başkanı olarak her söyleneni duymuyoruz İsmet Paşa gibi" dedi.

Abone Ol

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul’un Adalar ilçesine ziyarette bulundu. Özel, ziyaretinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Özel, 7. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Sarayda oturanların elini sıkmayacağız, mücadele edeceğiz. Demokrasi lütuf ile verilmez. Demokrasi kararlı mücadele ile olur” şeklindeki ifadelerine yönelik soru üzerine şunları söyledi:

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun değerlendirmelerini niye üstüme alayım? Üstüme alacak bir şey yok. Ben konuşmamım ilk başında şöyle söyledim; Şeyh Edebali’nin vasiyeti muhalefete değil, iktidaradır. Türkiye’nin kutuplaşmasından, el sıkışmamasından, konuşmamasından birinci parti sorumludur. 22 yıl boyunca bunu yapmadı, Anıtkabir’de bile el sıkmadı. Bu laf Erdoğan’a değil mi? 31 Mart’ta ben birinci parti oldum, o yüzden adımı ben attım dedim.

"Çok istedi ama olmadı"

CHP artık iktidar partisidir halkın gözünde. Birinci partiye yakışacak işleri biz yapacağız. Kemal Bey hiçbir zaman birinci partinin lideri değildi. Çok istedi ama olmadı, çok çalıştık ama olmadı. Olsaydı o da benim dediğimi yapardı. Tayyip Erdoğan gibi birinci parti olup ikinci partinin elini sıkmayanlardan olmadık. Kemal Bey de hiçbir zaman zaten birinci partinin genel başkanı olmadı. Kemal Bey dışında, Kemal Bey adına bir şeyler söyleyen, eleştiren birkaç arkadaş var. O konuda CHP Genel Başkanı’nın ne yapacağı belli. Ne yapıyoruz? CHP Genel Başkanı olarak her söyleneni duymuyoruz İsmet Paşa gibi.

"Toplu taşımanın ölçek tartışmasını, Ada’nın talebi doğrultusunda çözeceğiz"

Ada’ya bundan 5-6 yıl önce geldiğimde inanılmaz tartışmalar vardı. Faytonların kalmasını isteyenler, hayvan hakkı savunucuları çekilen ıstırabı ama buraya gelecek ulaşımla ilgili yapılacak tercihlerin ne olacağı, nasıl sonuç doğuracağı tartışılıyordu. O tartışma bu dönemde de elektrikli araçlarla çözüldü ancak aracın boyutu konusunda bir itiraz vardı. Bu krizi sayın başkan hem partimizi, hem bizleri çok iyi tanıdığı için, hem Ada halkının ne istediğini çok iyi bildiği için, belki yükü biraz fazla üstüne alarak, kendisi üzüldü ama kimsenin üzülmesine izin vermedi. Çok önemli bir gayret gösterdi. Şu anda Ada’da başta korsan raporlu cihazlar, aletler, motosikletler, bir takım ruhsatsız araçların ortadan kalkması, bir takım sayısı belirsiz tekerlekli aracın trafikten çekilmesiyle trafiğin rahatladığını, şu anda ulaşım sorunun büyük ölçüde aşıldığı, bir küçük takviye ile daha tamamen ortadan kalkacağı söyleniyor. O konuda biz de katkı sağlayacağız. Daha sonra Ada’da genel kabul gören, daha küçük boyutlara sahip, şimdi üretilen ama yokuş çıkamayan, şimdi Türkiye’de yokuş çıkanın da üretildiği, ruhsatlandığı anda Ada’ya kazandırılacak bir genel mutabakatla sorunu çözecek noktaya gelindi. Bundan çok çok mutluyuz. Ben krizi Ercan Başkanın örgütü ve Ada’sına bağlılığına inanarak yönettim. Ona sorduk. O ne diyor diye baktık. Onun önerilerini aramızda değerlendirdik ve tartıştık. İlk başta biraz sesler yükselmişti. Ama sonra çok doğru bir noktaya gelinmeye başlandı. Belki bundan 1,5 yıl sonra herkesin çok üzerinde mutabık olduğu bir ulaşım sistemimiz de olacak. Hem araçlarıyla, hem yol yoğunluğuyla. Ben bugün gözümle gördüm, hepiniz görüyorsunuz. Eskiden sağdan, soldan geçen her biri birbirinden farklı üç tekerli, dört tekerli, şarjlı araçlar varken, şimdi yollar yayalara kalmış durumda. Toplu taşımaya kalmış durumda. Toplu taşımanın ölçek tartışmasını, Ada’nın talebi doğrultusunda çözeceğiz. Bugünlerdeki sıkıntının yüzde 10-15’i kaldı, onu da küçük araçların sayısını artırarak çözeceğiz. Memnun oldum burada gördüklerimden.

"Bu kadar da hoş bir coğrafyada olmak çok önemli"

Tabi biz buraya Lozan Barış Anlaşmasının 101’inci yılı için İnönü Evi’nde yapılacak olan törene iştirak için geldik. Ama bir kuralımız var. Eğer bir yerde bir siyasi faaliyet yapıyorsak önce baba evine, CHP ilçe başkanlığına, sonra varsa, Allah yokluklarını göstermesin, bu dönem 412 tane var. İstanbul’da 26 tane var. Belediyelerimize uğruyoruz, ondan sonra faaliyete geçiyoruz. Ama bir Türkiye’de bu belediyede faaliyetin yapıldığı yer ile belediye aynı belediye. Ama farklı Adalardalar. Bu kadar da hoş bir coğrafyada olmak çok önemli. Birazdan ayrılacağız. Ada değiştireceğiz, İnönü Evi’ne geçeceğiz, orada törenleri yapacağız, ondan sonra tekrar buraya döneceğiz. Ben İstanbul’un şüphesiz en güzel ilçesine, İstanbul’un en güzel göründüğü yerden İstanbul’a bakmanın keyfini yaşayan bütün Adalılara sağlıklı, mutlu, demokratik, istedikleri gibi bir kent kültürünü yaşayacakları bir Ada vaat ettik, onun da baş savunucusunu Ada’nın belediye başkanı yaptı Adalar’ın seçmenleri. Hepsini kutluyorum, hepsine teşekkür ediyorum. Bundan sonraki süreçte de Ada’nın ve Ada’nın tercihlerinin arkasında olmaya devam edeceğiz. Bugün buraya Sevgili Ekrem İmamoğlu ile birlikte gelecektik ancak Paris Olimpiyatları’na gidiyor. Çünkü Türkiye’nin bir olimpiyat talebi var. Onların canlı ve diri tutulabilmesi olimpiyat açılışında orada ev sahibi ilin belediye başkanının bulunmasıyla mümkün. Sabahleyin uçağa binerken telefonlaştık. Ercan Başkana, ilçe başkanımıza, yöneticilerimize, bütün Adalar’ın sakinlerine selamını iletti. Siz değerli basın mensuplarına selamlarını iletti. İlerleyen zamanlarda yine güzel günlerde bir arada olmak ümidiyle, hepinize teşekkür ediyorum"