Politika

Özgür Özel: Despotluğa teslim olmayacağız

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Burhaniye Ören Turizm Kültür ve Sanat Festivali’nde yaptığı konuşmada, “Dilruba da bizimdir, sonuna kadar da düşünce özgürlüğünü savunuyoruz. Başını örttüğü için ayrımcılığa tabi tutulan Dilara da bizimdir. Çünkü CHP Türkiye’dir, Türkiye’nin partisidir. Türkiye’deki tüm gençlerin partisidir. Gençlerin geleceğinden endişeli bütün anne babaların partisidir. Kimsenin bundan şüphesi olmasın” ifadelerini kullandı.

Abone Ol

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bu yıl 34’üncüsü düzenlenen Burhaniye Ören Turizm Kültür ve Sanat Festivali’nin açılış törenine katıldı.

Festivale Özel’in yanı sıra; ev sahibi sıfatıyla Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın ile Burhaniye Belediye Başkanı Ali Kemal Deveciler, CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, CHP Balıkesir Milletvekilleri Serkan Sarı ile Ensar Aytekin ve CHP Ankara Milletvekili Umut Akdoğan katıldı.

Deveci: “Söyleyin belediyelerinize CHP’li belediyeleri takip etsinler ki kültür ve sanatı öğrensinler”

Açılış konuşmasını yapan Burhaniye Belediye Başkanı Deveci, iktidar partisinin yönetiminde olan belediyelere seslenerek şunları söyledi:

“Bu yıl 34’sünü düzenlediğimiz festivalimiz ilk kez 34 yıl evvel düzenlendiğinde ben belediye meclis üyesi olarak görev almıştım. Bugün de belediye başkanı olarak bu sorumluluğu beşinci kez yüklenmenin onurunu yaşıyorum. Farklı medeniyetlerden izler taşıyan bu topraklarda yine birlik ve beraberlikle bir araya geldik. Bugün burada sadece bir festival düzenlenmiyor. Burhaniye’den dünyaya barış mesajı veriyoruz. Son yıllarda demokraside, özgürlükte, bağımsızlıkta var olma mücadelesinde başarılar elde kazandık. Kültürüyle, sanatıyla, gelenek ve görenekleriyle ülkemiz o kadar değerli topraklar üzerinde ki… Bin yıldır bu topraklar medeniyetin eşiği olmuştur. Şu an ülkeyi yönetenler ‘Biz her konuda başarı sağladık. Lakin kültür ve sanatta ileri gidemedik’ diyorlar. Söyleyin belediyelerinize CHP’li belediyeleri takip etsinler ki kültür ve sanatı öğrensinler.”

Akın: “Hiç kimsenin yatağa aç girmediği bir Balıkesir için çalışıyoruz”

Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın, sosyal belediyecilik vurgusu yaparak şöyle konuştu:

“Benim için önemli günler. Yol ve mücadele arkadaşlarım burada. Balıkesir, Türkiye’nin parlayan yıldızı. Büyük coğrafyasıyla, dünyanın en güzelliklerinin bir arada tutulduğu bölgesiyle, güzel insanlarıyla, doğasıyla, sokak hayvanlarıyla ve tüm güzellikleriyle Balıkesir’in güzelliklerini daha öteye taşıyacağız. Eksikler var. 50 yıldır yapılmayan, 22 yıldır göz ardı edilen eksikliklerimiz çok. Ama hiç merak etmeyin içimizde öyle bir azim ve kararlılık var ki… Bizler çalışma hırsımızı bize emanet edilen cumhuriyetten alıyoruz. Hiç kimsenin yatağa aç girmediği bir Balıkesir için çalışıyoruz. Balıkesir’de hiçbir çocuk yatağa aç girmiyor, girmeyecek. Bir belediye başkanı sadece insanların değil can dostların da dostudur. Bizler örnek olacak projelerimizi hayata geçirdik.”

Özel: “Çok güzel bir etkinlik yapmış”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, konuşmasına Balıkesir’in CHP yönetimine geçmesine değinerek başladı ve şu ifadeleri kullandı:

“Bir rüyayı hep birlikte gerçekleştirdiğimiz için, hak ettiği ama sosyal belediyecilikten mahrum kalan Balıesir’in 31 Mart seçimlerinde büyükşehir belediye başkanlığını ve nüfusunun yüzde 95’ine tekabül eden 15 belediye başkanlığını CHP’ye kazandırdığınız için size yürekten teşekkür ediyorum. Ahmet Akın yıllardır bu göreve layık görülen, geçen sefer hepimizin malumu sebepler yüzünden bu kavuşmanın 5 yıl geciktiği ama yüzde 95 nüfusuna hizmet etmeyi yakaladığımız bir süreçteyiz. Bu festival sadece iki kez yapılamadı. 1999 Gölcük depreminde bir de 2015’te 7 Haziran ve 1 Kasım arasında Türkiye felaketi yaşarken bu festival yapılmadı. Ali Kemal Başkan her sene üstüne koyarak bu görevi yerine getirmeye devam ediyor. Çok güzel bir etkinlik yapmış.”

“Demiyorlar ki yakında fiyatlar düşecek”

İktidarın ekonomi politikalarını sert sözlerle eleştiren Özel, şunları söyledi:

“Bugün yurttaşlarımız bir sanat etkinliğine, bir sinemaya, tiyatroya gitmeye çekiniyorlar. Çünkü temel ihtiyaçlarını karşılamakta dahi güçlük çekiyorlar. Sosyal belediyecilik denince hepiniz yürekten desteklediniz. Kent lokantası denilince hepinizin hoşuna gitti. Yoksul öğrencilere burs denilince hepimiz yürekten alkışladık. Ülkemiz, siyasi tarihinin en büyük ekonomik sıkıntısıyla karşı karşıya. Şüphesiz bu bir sonuç. Hatta bu bir tercih. Bu ülkeyi yönetenler geçen seçimlerden önce bir dönem elbette kötü ekonomi yönetimi ama bir yandan da bilinçli bir tercihle. Seçimlerde seçimler yaklaşırken piyasada tüketici güven endeksi yükselsin diye bile isteye enflasyonist politikalara yöneldiler. Bütün dünya pandemiden sonra yükselen enflasyonu ki Amerika’da 4’lerde olan enflasyon 7-8’lere, Avrupa’da 2’de olan da 4’e çıktı. Bütün dünya buna karşı ekonomi bilimi ne diyorsa onu yaptı. Enflasyon bir sebeple yükseliyorsa siz faizi enflasyonun bir parmak yukarısına taşırsınız. Taşırsınız ki insanlar param değer kaybedecek diye dövize yönelip dövizi fırlatmasın, gayrimenkule yönelik ev fiyatları dolaysıyla kiralar fırlamasın. Ya da para değer kaybedecek değerliyken harcayayım deyip paranın enflasyonist etkiler yaratmasına engel olunsun. Bütün dünya böyle yaptı, bir tek biz yapmadık. Bir de şunu demediler. ‘Seçim geliyor. Ülkede insanlar yoksulluğu hissediyorlar. Tüketici güven endeksi 90’ın altında. Bunu onun üzerine çıkarabilmek için piyasada enflasyon yaratalım, nasıl olsa sonra hallederiz’ gibi niyetlerini ortaya dökmek yerine ‘Nas var’ dediler. Yani insanları yaşanacaklar dinin gereğidir ikna etmeye çalıştılar. ‘Aslında faiz sonuç değil, sebeptir’ dediler. Faiz düşerse enflasyon da düşer, biz faizi düşüreceğiz enflasyon düşecek. Bütün dünya 4 olan enflasyonu 9’da yakalayıp 4’e geri getirdi. 3 olan 6’da yakalayıp 4’e geri getirdi. Bizim yüzde 29’la teslim aldıkları enflasyonum gerçek hesaplarla yüzde 150’lere, Kendi hesaplarıyla yüzde 90’lara kadar getirdiler. Kim hesaplıyor bu enflasyonu? TÜİK. ‘Tayyip’i Üzmeyen İstatistik Kurumu’. Tayyip Bey’i üzmeyen istatistik kurumu dahi yüzde 80-90’ları söyledi. Halen daha o enflasyonun yarattığı hayat pahalılığı hepimizi ezmeye devam ediyor. Demiyorlar ki yakında fiyatlar düşecek. Enflasyon, fiyatların artması demek. Onun biraz düşmesi fiyat artış hızının azalması demek. Fiyatların düşmesi için eksi enflasyon lazım. Öyle bir hedefleri de onu becerebilecek yetkinlikleri de yok maalesef. O yüzden ülke çok derin bir yoksulluğun, güvencesizliğin içinde ve daha kötü günlerin geleceği konusunda ‘ekonomiyi ben bilirim’ diyenler değil ama ekonomi biliminin gereğini söyleyenler ittifak yapmış durumdalar. CHP’li belediyeler bütün sorunları ortadan kaldıramayacaklar. Ama hiç olmazsa yaraya merhem olacak. Bu büyük sıkıntıların atlatılacağı günler gelene kadar yapacakları önemli işler var. Siz de o önemli işler için arkadaşlarımıza destek verdiniz. Balıkesir Büyükşehir’de hem madden hem de iş yapabilme kapasitesi açısından bir enkaz aldık. Türkiye’nin en borçlu şehirlerinden birini aldık. Ama Balıkesir de hizmet bekliyor. Ahmet Akın önce körfezin çevresindeki ilçelerde arıtma, su ve kanalizasyon sorunlarında tüm imkansızlıklara rağmen çözüm için ilk adımları attı. Gelecek yazdan tezi olmamak üzere bu kronik sorunları çözmek için çaba sarf ediyor. Onlara sahip çıkacak olan sizlersiniz.”

“Birileri dindar ve kindar bir nesil yetiştirmenin peşinde”

Eğitim ve kültür sanat üzerinden de iktidarı eleştiren Özel, CHP iktidarının eğitim politikasının nasıl olacağını açıklayarak şöyle konuştu:

“Kültür ve sanat festivalindeyiz. Belediyelerimiz, öğretecek kadar bu işleri iyi yapıyorlar. Bu konuda hiçbir eksikleri yok. Ama Türkiye’de maalesef genel iktidarın bazı uygulamaları gençleri ve sanatseverleri üzüyor. Sayın Erdoğan ‘İki konuda başarılı olamadık’ diyor. Bence çok daha fazla konuda başarısız oldular ve ülkeyi felakete sürüklediler ama… Eğitim ve kültür sanat diyor. En çok da o iki alanı yaz-boz tahtasına çevirmiş. AK Partili kadın seçmenin yüz üzerinden 17’si evladının aldığı eğitimden memnun. Herkes, görüşü ne olursa olsun çocuğu bu hayata iyi hazırlansın, başarılı olsun, geleceği garanti olun diyor. Bunların her milli eğitim bakanı geldiği gün eğitim reformu yapacağım diyor. Sanki muhalefetten teslim almış gibi. Her bakan bir öncekinden nefret ediyor. Şu an Milli Eğitim Bakanı ile Meclis Milli Eğitim Komisyonu Başkanı birbirlerini yemek, birbirleriyle uğraşmak itişmek, kakışmakla meşguller. Ama hiç birimizin kabul edemeyeceği bir müfredat, bir ÖMK ve akıl almaz kötü uygulamalarla eğitim sistemi bir kez daha milli eğitim sistemi perişan edilmiş durumda. Ne yapacağız? CHP iktidar olduğunda… Uzak değil çok yakın bir zamanda. CHP, Almanya’nın başarısının ne olduğunu hatırlayarak ve hatırlatarak bir şeyler yapacak. Almanya, üzerinde herkesin mutabık olduğu, destek verdiği ve bir yanlış yapılacak olsa tüm ülkenin birden karşı çıktığı bir milli eğitim politikasını yıllar önce benimsedi, aynen uyguluyor. Kimse şöyle düşünmesin. CHP gelirse kendi ideolojisinden taviz verecek. Ben eğitimin herkesin çocuğu için en iyi şekilde olmasının yolunun, bu ülkenin kurucu kadrolarının gösterdiği istikamette bir milli eğitim politikası inşa etmek olduğuna iman ediyoruz. Bilimi önceleyen, tartışmayı araştırmayı, soru sormayı önceleyen, korkmayan korkutmayan, çocuğu küçük yaşta sindirmeyen, cesaretlendiren okul öncesi eğitimden başlayarak ilkokuldan itibaren bilimsel ilerici, çağdaş ve sorduğu soruya aldığı yanıttan tatmin oluyorsa ancak içi rahat eden bir nesil yetiştirmek zorundayız. Bu neslin daha anaokulundan itibaren ev kazalarına karşı bilinçlendirilmesi gerekiyor ki günü geldiğinde iş kazalarında en çok can veren ülke Türkiye olmasın. O neslin ilk baştan itibar yeteneklerine göre yönlendiriliyor olması lazım ki hayatta bir noktaya gelip meslek mutsuz olmasın. O neslin çok erken zamandan itibaren çok iyi bir yabancı dil ve çok iyi bir teknolojik etkinlikle donatılıyor olması ki hayatın hiçbir evresinde kendi memleketindeki kendi ülkesindeki akranlarından ve daha kötüsü dünyadaki akranlarından geriye kalmasın. Bir ülkenin sınırlarına ve bir dilin tercümesine muhtaç kalmasın. O sınırların içinde kendini hapsolmuş hissetmesin. Çok geçmeden bir eğitim sistemi kurulmalı ki tekniker olacak ve mühendis olacağın, sanatçı olacakla sağlıkçı olacağın yönlendirmesi çok doğru zamanda, daha lise başlarken yapılabilsin. Öyle bir eğitim sistemi olmalı ki üniversitelerden milyonlarca işsiz, mutsuz mühendis mezun etmek yerine işe yerleştirilmiş, iyi maaş alan, ara eleman falan değil aranan eleman olan bir nesil yetişmiş olsun. Bunların hepsinden bihaber birileri dindar ve kindar bir nesil yetiştirmenin peşinde. Biz, çocuğun belli bir yaşa gelene kadar çocuğun ailesinin din eğitimi tercihine, gençlerin dini tercihlerine, yönelimlerine, giyinmelerine kuşanmalarına asla karışmayan, bu konuda devleti ne müdahale eden ne de engel olan değil, alabildiğine özgürlük ortamını taratan bir konumda konumlandırıyoruz.”

"Dilruba da bizimdir, Dilara da bizimdir"

Dilruba ve Dilara için de harekete geçtiklerini bir kez daha hatırlatan Özel, şunları kaydetti:

“Ben bugün Dilara ile konuştum. Yarın Dilruba’ya gideceğim. Dilruba, uzatılan bir mikrofona bir mikrofona görüşlerini söyledi, düşünce özgürlüğü sınırları içindeydi. Tasvip etmediğimiz bazı değerlendirmeleri vardı. Ama olması gereken bu kısmına katılmıyorum. Burada yanlış söyledin. Doğrusu bizce budur demek yerine linçler, hedef göstermeler, savcılar, iddianameler, tutuklamalar Aliağa Kadın Cezaevi'nde. Yarın Dilruba’ya gidiyorum. Kendinin 3 Eylül bir işi var küçük. Hallolacak inşallah. Kendisini 9 Eylül’de CHP’nin 101. kuruluş yıldönümü etkinliklerine davet etmek için gidiyorum. Dilruba’yı alacağız. Bir de bugün Dilara'yla konuştum. Dilara diş hekimliği öğrencisi. Türkiye’de Diş Hekimleri Birliği dünya kongresi yapıyor. Çok önemli bir tertip. Oranın bir tertip komitesi ve bir de şirket var. Şirkete başvurmuş. Demişler ki ‘Seni alamayız. Sen başörtülüsün.’ Kardeşim bu ayrımcılığı, bu nefret söylemini bir kıza söylemeyi biz ne zaman bıraktık? Dilara’yı aradım ve dedim ki ‘Yapılandan çok üzüntü duyduk. 9 Eylül günü CHP’nin kuruluş etkinliklerine seni kızım İpek ile birlikte bekliyorum.’ Çok mutlu oldu. Uğradığı haksızlık karşısında CHP’nin tutumundan inanılmaz mutlu oldu. Dilruba da bizimdir. Sonuna kadar düşünce özgürlüğünün savunuyoruz. Başını örttüğü için ayrımcılığa uğrayan Dilara da bizimdir. Çünkü CHP, Türkiye’dir. Türkiye'nin partisidir. Gençlerin geleceğinden endişeli bütün annelerin babaların partisidir.”

"Böyle bir despotluğa asla teslim olmayacağız”

İptal edilen Suavi konserine de değinen Özel, sözlerini şu şekilde sonlandırdı:

“Son iki yılda 30 festival iptal edildi çeşitli gerekçelerle. Ama zihniyet hep aynı. Ya festivaldeki sanatçının dünya görüşü ülkeyi yöneten beyefendileri rahatsız ediyor. Ya söylediği bir söz, attığı bir tweet ya da festivalde Bir köşede alkol satışı varmış. O yüzden iptal ediyorlar. Biz kimsenin yaşam biçimine müdahale etmeyeceğiz diyenlerin memleketi getirdikleri yer ortada. En son geçtiğimiz günlerde maalesef bizim bir belediyemiz bir siyasi partinin yan kollarının ortaya koyduğu birtakım tuhaf tepkiler, eylemler, saldırganlıklar sonucunda bir belediyemiz Suavi konserini iptal etti. Buradan bütün belediyelerimize yolladığımız yazıyı paylaşayım. Eğer bir konser planlandıysa ve herhangi bir sebeple iptal edilmesi aklınızdan geçiyorsa bunu önce CHP’ye bildireceksiniz. Onu bileceğiz. Kalktım Suavi’nin evine gittim. CHP adına kendisinden özür diledim. Bir daha böyle bir şey yaşanmayacağını söyledim. İptal edilen o küçük konserinin yerine Dünya Barış Günü'nde Muğla Büyükşehir Belediyesi Suavi konseri düzenliyor. Hep birlikte orada olacağız. Ayrıca yine bir başka küçük belediye Suavi'nin bir başka konserini iptal etmek noktasında baskı görüyordu o baskıya da boyun eğmedi belediyemiz. Hep birlikte sahipleniyoruz. Bu memlekette hiçbir sanatçının dünya görüşünden dolayı hedefe konmasına, şeytanlaştırılmasına, sanatına engel olunmasına asla izin vermeyeceğiz. Herkes haddini bilecek. CHP var. Böyle bir despotluğa asla teslim olmayacağız.

“Atatürk’ün partisinin iktidarında en çok sizlere güveniyorum”

Zor günler yaşadık. Sıkıntılı günler yaşadık. Ama hepsinin ardından 31 Mart seçimlerini yaşadık. O akşam sizlere verdiğim bir sözü tuttum. 31 Mart akşamı otobüsün üstüne çıktım. O kalabalığın gözünün içine baktım. Ve dedim ki ‘gördünüz mü, aynen söz verdiğimiz gibi. Saat gecenin yarımı ve ışıklar yanıyor.’ CHP, ışıkların erkenden kapandığı, günlerce travmalar geçirdiğimiz seçimleri geride bırakmıştır. CHP şöyle bir partidir. CHP, Türkiye’nin birinci partisi. Bunu hep beraber yapılacak ilk genel seçimlerin akşamında bir kez daha göreceğiz. O güne kadar belediye başkanlarımız ceplerindeki anahtarların kıymetini bilecekler. O anahtarlar CHP’nin ikinci yüzyılının ilk seçimlerinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisini iktidar yapmanın anahtarı. Hepinize inanıyorum, güveniyorum. Yasakların kalmadığı, yoksulluğun olmadığı, gelir adaletsizliklerin ortadan kalktığı, yoksullukları ortadan aldığı ve Türkiye’nin ayağa kalktığı bir süreci yaşayacağız. Görev 100 yıl sonra yine bizde. 100 yıl sonra yine iktidar olacağız, ülkeyi yine ayağa kaldıracağız. O geceye kadar hepimizin vergisiyle kurulup AK Parti'nin televizyonu gibi çalışan TRT ekranlarında bir kez daha CHP, Türkiye’nin birinci partisi görülene kadar hep birlikte çalışacağız. Önünde sonunda hak ettiğimiz ekonomik güce, özgürlüklere, sosyal yaşama hep beraber kavuştuğumuz günler için hep beraber çalışacağız. Her birinize benden çok sorumluluk düşüyor. Ben Atatürk’ün partisinin iktidarında en çok sizlere güveniyorum.”