Güncel

Özel'den sert eleştiriler: Son bir ayda 25 şehidimiz var

Kuzey Irak'taki operasyon bölgesinde 9 askerimizin şehit edilmesinin ardından bu sabah toplanan CHP MYK, sonuç bildirisini kamuoyuyla paylaştı.

Abone Ol

Haber Merkezi - CHP Genel Başkanı Özgür Özel ayrıca toplantı sonrası kameraların karşısına geçerek sert açıklamalarda bulundu.

DHA'da yer alan habere göre, Özel'in açıklamaları şöyle;

“Dün, Pençe-Kilit Operasyon bölgesinden gelen ve tüm ülkemizi, tüm milletimizi tarifsiz bir acıya boğan haberlerle sarsıldık ve kahrolduk. Üs bölgesine, terör örgütü PKK tarafından gerçekleştirilen sızma girişiminde dokuz askerimizi, dokuz vatan evladımızı kaybettik. Üsteğmenimiz Gökhan Delen, Uzman Çavuşlarımız Serkan Sayın, Hakan Gün, Ahmet Köroğlu; Sözleşmeli erlerimiz Müslüm Özdemir, Kemal Batur, Emrullah Gülmez, Murat Atar, Muhammed Tunahan Evcin şehit oldular.

Şehitlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet, yaralı askerlerimize acil şifalar; milletimize, ailesine, ailelerine başsağlığı diliyoruz. Son bir ayda 25 askerimiz şehit düştü. 25 eve, haneye ateş düştü. 25 annenin, babanın, kardeşin yüreklerine ateş düştü. Her gelen şehit haberinden sonra lanetledik. Her gelen şehit haberinden sonra kınadık. Her gelen şehit haberinden sonra Allah’tan rahmet diledik."

"Son bir ayda 25 şehidimiz var"

"İktidar partisi uyarıları dinlemek, önlem almak yerine sanki alışılmış bu haberlerde, ezberlerini tekrar etmeye devam ettiler. Son bir ayda şehit olan 25 askerimizden 23’ü Pençe-Kilit Operasyon Bölgesi’nden. Kasım, Aralık ve Ocak aylarında aynı üs bölgesine; rakımı, koordinatları bilinen; Twitter’de gezen, benim tekrar etmeyeceğim, aynı üs bölgesine üç saldırı oldu ve toplam 19 şehidimiz var, o üs bölgesinden.

Şimdi hatırlamak ve hatırlatmak gerekiyor. Daha 20 gün önceydi, 23-24 Aralık’ta; Pençe-Kilit Bölgesi’nde bir gün arayla toplam 12 şehit verdik. Biz CHP olarak o tarihlerde; derhal Meclis’in bilgilendirilmesini, Milli Yas ilan edilmesini istedik. Bölgedeki askerlerimizin can güvenliğinin sağlanması için gereken her türlü adımın atılmasını talep ettik. Sorumluluk makamlarında oturanlara sorumluluklarını hatırlattık. Bölgedeki endişelerimiz ile ilgili iktidara sorular yönelttik. 26 Aralık’taki Grup Toplantımızda, artık yeter dedik. Artık yeter, şehitler gelmesin; artık yeter, ne yapılacaksa yapılsın; kimin üzerine ne sorumluluk düşüyorsa düşsün; artık yeter, bu işe bir çare bulunsun dedik."

"Biz Gara'da imza atmadık, siz de atmamıştınız, ne değişti"

"Biz o günlerde sorumluları meşrulaştırma çabalarına alet olmadık. Onları meşrulaştırmak, sorumluluklarından kaçmak, bu soruları yanıtlamamak için onların peşine düşmedik. Onlarla aynı metne imza atmadık. Aynı A4’ün altında sorumlularla buluşup, onların sorumluluğunu hafifletme oyununa gelmedik. O gece biz, kendi bildirimizi kaleme aldık ve yayınladık.

Neden imza atmıyorsun diyenlere; biz Gara’da da imza atmadık, siz de atmamıştınız, ne değişti de şimdi imza atıyorsunuz diye de sorduk. Şimdi de soruyoruz. O gün imza attınız, kendi bildirisini imzalayan ve kendi bildirisinde çok daha net ve sert bir şekilde; terörü lanetleyen, ortak bildiri kınamakla yetinirken lanetleyen CHP’ye sanki terör örgütünü koruyormuşçasına muamele yapacak kadar hadsizleştiniz, utanmazca davrandınız ve provoke ettiğiniz birtakım yandaşlarınızı, sosyal medyada hatta kutsal ibadethanemizde, üzerimize saldınız."

"O gün atılan imzalar, şehitlere mani oldu mu?"

"Peki şimdi ne oldu? O gün atılan imzalar, dün akşamki şehitlere mani oldu mu? O gün cevapsız bırakılan sorular, cevaplansaydı bu bahsettiğimiz eksiklikler giderilseydi; birbirinin tıpa tıp aynısı, dün akşamki hain saldırı dokuz evladımızı daha alabilir miydi? O gün üst üste iki kez altı şehit verip de arkadaş ne oluyor, bunun bir sonu gelmeyecek mi diyenlere vatan haini muamelesi yapmak kolay. Hadi, hadi attığınız imzalar durdursaydı şehitleri… O yüzden bu soruları sormaya, sorumluların arkasına dizilmemeye, itiraz etmeye, hak aramaya devam edeceğiz. Elbette evlatlarımızın kanı yerde kalmaz, evlatlarımızın kanı yerde kalmayacak diyorsunuz; evlatlarımızın kanının üzerine silah arkadaşlarının kanı dökülüyor."

"Eksi 14 derecede can veriyor çocuklar" 

"Biz evlatlarımızın kanı yerde kalmasın demek yerine artık evlatlarımızın kanı dökülmesin diyoruz. Bunun için de tedbir alın diyoruz, akılcı olun diyoruz. O üs bölgesinde kalınacaksa, güvenlik tedbirleri tam alınacak. Alınamayacaksa, o evlatlar orada feda edilmeyecek diyoruz. Sadece sırça köşklerinden oturup, konforlu kaloriferli evlerinden 25 derece sıcaklıktan tweet atmakla, önüne gelen terörist demekle olmuyor. Eksi 14 derecede can veriyor o çocuklar. Ve onların briket evlerdeki annelerinin, babalarının yüreğine ateş düşüyor. Sadece senin attığın tweet düşüyor, başka bir şey düşmüyor ortaya."

"Suçüstü yakalanan iktidarın yalan telaşı"

"Kahramanmaraşlı şehidimiz Müslüm Özdemir’in ailesinin durumu… Ve birkaç yönden suçüstü yakalanmış iktidarın yalan telaşını, bir kez daha herkese göstermeyi bir borç biliyorum. (Fotoğrafı göstererek) Müslüm Özdemir’in ailesi… Bu çadır. Bir sene sonra herkese evini vereceğim diye oyunu alan Recep Tayyip Erdoğan’ın yalanı, kandırdıklarının içinde bulunduğu durum; milyonlarca kişi var böyle. Şehit ailesinin yüreğine ateş, çadırda düşüyor. Geliyorlar, çadırı bayraklıyorlar. Sosyal medyada bu haberler çıkınca, vali beye yalanlatıyorlar. Konteyner verildi, falan… Sonra Mehmet Özhaseki, bugün kendi valisi yalanlıyor. Ne diyor? Konteyner vermiştik, ısınma gerekçesiyle çadıra geçmişler, konteyneri de depo olarak kullanıyorlar diyor.

Ev yok, konteyner var; konteyner buz gibi, mecburen çadırın içini ısıtarak, çadıra geçen bir şehit ailesi. On binlerce, yüz binlerce ailenin durumu ortada… Ama şehit ailesinin içinde olduğu durum ortaya çıkınca briket evlere astıkları bayraklar, o camsız evlerden utanmayanlar; çadıra bayrak asmaktan utanmışlar, hemen diyorlar ki dezenformasyondur. Oysa herkes gerçeği biliyor. En niyetinde kendi bakanları Mehmet Özhaseki de durumu açıklıkla ifade eden paylaşımını yapmış."

"Güvenlik toplantısı saraylarda, acılar çadırda"

"Kaymakam gidiyor, acı haberi çadırda veriyor. Ama güvenlik toplantısı sarayda yapılıyor. Güvenlik toplantısı saraylarda, sırça köşklerde yapılırken; acılar çadırlarda sıvasız evlerde, camsız evlerde, cam yerine naylon çekilmiş pencereli, soğuk evlerde çekiliyor."

"Artık susmayacağız"

"İktidar, artık sorumluluğunu gizlemeyecek. Artık susmayacağız. Artık yeter. Bu millet susmayacak, biz susmayacağız. Şehidin acısının üzerine konuşmayalım diye diye; yeni şehitler geliyor. Biz konuşmuyoruz, yeni şehitler geliyor. Bu oyuna artık, bu millet gelmeyecek. Herkes sorumluluğunu bilecek. Bugün gelen bütün şehitlerin sorumlusu Pençe-Kilit Operasyonunu planlayanların; bu planı niye yaptıklarını, hedeflerini, sürelerini, sonuçlarını, önlemlerini netleştirmemiş olmamasından, evlatlarımızı sürekli bu sorumsuzluğa ortak etmesinden kaynaklanmaktadır."