Politika

Özel’den savunma sanayi vergisine 'deli dumrul' benzetmesi

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, savunma sanayi için kredi kartlarından kesinti yapılması planına tepki göstererek. "Yapılmayan alışverişten vergi almak deli dumrulluk değil de nedir?" dedi.

Abone Ol

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin TBMM'deki grup toplantısında hükümetin savunma sanayii için getirdiği yeni vergi taslağına tepki gösterdi.

Özel, şunları söyledi:

"Akşam televizyonda konuştuklarının hepsi, hepimizden bu paraları almak içinmiş"

"Esas niyet ‘Cambaza bak’ derken milleti oyalamak sanıyorduk. ‘Cambaza bak’ derken bunun yanında bir de milletin cebine el atacaklarmış, attılar, Savunma Sanayii Destekleme Fonu getirdiler. Meğersem ‘Tehlike büyük İsrail Türkiye’ye saldıracak, savunma sanayiine hep beraber destek olacağız. Nasıl olacağız? Vergi beyannamelerinden 600 TL, 100 bin lira üzeri kredi kartlarından 750 TL, Motorlu Taşıtlar Vergisinden muaf olan elektriklisinden, küçük silindirlisinden hem MTV hem yüzde 20’si Savunma Sanayii Fonu’na, her gayrimenkul alım satımından alandan para, satandan para. Birinci el arabadan 3 bin lira, ikinci el arabadan bin 500 lira, noterdeki her işlemden 75 lira. 5 bin liranın üzerindeki kol saatlerinden para, drone uçuruyor çocuklar askeri amaçlı olmayan tüm dronelardan para, akla gelebilecek her şeyden para. Hesap kitap hızlı yapıldı. ‘70-80 milyar lira’ dediler, bugün mali müşavirler hesap yapmış, sadece beyannamelerden 75 milyar lira toplayacaklar. Ne için? ‘İsrail saldıracak, tehlike büyük. Pamuk eller cebe.’ Meğersem o gizli oturumda havanda su dövdükleri, Tayyip Bey'in hesapla gizli oturumu hesap edemeyip, ‘bir bildiğimiz var, tehlike büyük’ deyip akşam televizyonda konuştuklarının hepsi, hepimizden bu paraları almak içinmiş.

"Garibanın yakasından düşeceksin kardeşim"

22 yıl önce tam tersini savunup, ki o zaman büyük bir deprem vardı, o depremden dolayı ülke çok zor durumdaydı, o günlerde bunlara itiraz ederek geldiler. İktidarlarının ilk yılında söz vermişlerdi, 30 Temmuz 2003’te kredi kartı sözleşmelerini damga vergisinden muaf yaptılar. 21 yıl sonra tüm kredi kartlarının yüzde 50’sinden, her isteyene istemeyene kart veriyorlar, sormadan limit artırıyorlar. Ve tüm kredi kartlarını yarısından 21 yıl sonra yepyeni bir vergi alıyorlar. Vergi neyden alınır? Kazanandan alınır. Kredi kartını veren banka mı kazanıyor, alan vatandaş mı kazanıyor? Krediyi çekecek, çekmemiş. Limit vermiş, kendi kendine artırmış. Alışveriş yapandan da değil yapma ihtimali olandan vergi almaya kalkıyor. Ama Türkiye’nin en büyük kârlarını eden bankalara değil, kredi kartıyla kendini döndürmeye muhtaç vatandaşın gırtlağına çöküyor. Buradan şunu söylüyorum, bu kredi kartlarından, bu 750 lira parayı, kaldı ki şöyle yapmış, ocak geldiğinde yüzde 40 mı enflasyon, yeniden değerleme. Yüzde 50 de artırma imkanı var, yüzde 60. 750 lira artacak, 100 bin limiti artmayacak. Herkesin kartları 1-1,5 yılda bunun üstüne çıkacak, tüm kartlardan alacaklar. Şimdi yapılmayan alışverişten vergi almaya kalkan deli dumrula diyorum; bu vergiyi, bu parayı alamazsın, almayacaksın. Onu o taslaktan öyle ya da böyle çıkaracaksın. Alacaksan Türkiye’nin en çok para kazanan bankalarına gidip ondan alacaksın. Ondan alacağı kredi kartıyla çocuğuna mama alan, bez alan, evladının ilacını alan, evinin tüpünü ödeyen, evladına süt alan, anasının evinin doğalgaz parasını kredi kartından çektiren garibanın yakasından düşeceksin kardeşim."

CHP Genel Başkanı Özel, TBMM'nin kapalı oturum yapmasına neden olan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İsrail'in Türkiye'yi hedef alabileceği yönündeki sözlerini "yönetimdeki beceriksizliğini örtmek için İsrail tehlikesini ortaya atıyor" şeklinde yorumladıklarını hatırlattı. Özel, kapalı oturumda bilinmeyen hiçbir konunun gündeme gelmediğini ifade etti ve şunları söyledi:     

"'İsrail saldıracak' çıkışında bir bit yeniği var dedik"

“Daha üç hafta önce Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Şimşek, ekonominin iyiye gittiğini, yeni vergiler getirmeyi düşünmediklerini söylemişti. Daha sözlerinin haber olduğu gazetelerde mürekkepler kurumadan TBMM'de AK Parti grubu 12 maddelik bir teklif getirdi. Aslında bu teklif, bugünden bakıldığında hiç sürpriz değil. 1 Ekim günü Sayın Erdoğan Meclis’in açılış konuşmasında, kürsüde demişti ki, 'İsrail’in ki konuşmasının o noktaya kadarki kısmında dünyaya yaptığı çağrılar, Türkiye’nin bir birlik halinde Filistin’e sahip çıkması, İsrail’in yaptığı katliama yaptığı vurgularda bir sorun yoktu. Ama dedi ki, ‘İsrail’in bir sonraki hedefi biziz. Türkiye’dir’ dedi. Buna bir anlam veremedik. Bunu ne dış politikacılar, ne güvenlik uzmanları ne birazcık olsun bu meseleyi yakından takip eden kimse anlam veremedi. Ve ‘Bu işte bit yeniği var’ dedik. Galiba, ‘Evet, açlık var, yoksulluk var, işsizlik var ama büyük bir tehlike var. İsrail Türkiye’ye saldıracak. Bunun için bizi destekleyin’ demek istiyor. ‘Yani yönetimdeki beceriksizliğini örtmek için İsrail tehlikesini ortaya atıyor’ dedik. Bunu geçmişte de yaptıkları oldu. Şimdi susacak, televizyonlar bunu konuşacak, ‘Tayyip Beyin bir bildiği var’ diyecekler. Eski MİT Müsteşarı, Dışişleri Bakanı gizemli laflar edecek, Milli Savunma Bakanı Milli Savunma Bakanlığı’nın, Genelkurmay, ordunun bütün deneyimine, birikimine, istihbaratına, imkanlarına, kahraman ordumuzun gücüne rağmen bir şey diyemeyecek. Bu korku yayıldıkça yayılacak, Tayyip Bey de bu güvenlik kaygısının konforunu yaşayacak. ‘Anketlerde birinci sorun hayat pahalılığı, iki enflasyon, üç işsizlik, peşi sıra gidiyor ya güvenlik kaygısı aşağıya düşmüş, Tayyip Bey bundan rahatsız buna hamle yapıyor’ dedik. Bu doğruydu.

"Çıkın, bu milletin gözünün içine baka baka deyin ki; ‘Ben bakanları dinledim ve İsrail’in Türkiye’ye saldıracağına ikna oldum.'"

Bunu ortaya çıkarmak için bilinen bir yol vardı. Daha doğrusu CHP'nin bilip, bazılarının unuttuğu, bazılarının hiç öğrenmediği şekilde dedik ki, ‘Gelin bakalım, bunu öyle susarak, bir bildiğimiz var diyerek geçiştiremezsiniz. Ne yapacağız, oturacağız ve anlatacaksınız.’ Kapalı oturum istedik, kaçamadılar. Geldiler, kendisini çağırdık gelmedi, iki bakanını gönderdi. Tabii kural belli, kapalı oturumda ne konuşulduğunu 10 yıl söyleyemezsiniz. Ama zaten söylenmeyecek bir bilgiyi bu Meclis’e verse, bir devlet sırrını verse tüm Meclis, hepimiz bunun gereğini yaparız. Ama ‘Mış gibi yapıp, havanda su dövüp milleti kandırmalarına izin vermeyelim. Hadi bakalım kapalı oturuma gelsinler’ dedik. ‘Kapalı oturumda ne söylediğinizi açıklamayız ama söylemediğinizi ifşa ederiz’ dedik. Tam da dediğimizi yaptılar. Bir kelime, sizin bilmediğiniz, bizim bilmediğimiz bir şey anlatmadılar. ‘İsrail Türkiye’ye saldıracak’ diyemediler, kanıtını ortaya koyamadılar. Etrafından dolaşıp ne biliyorsak onu baştan anlattılar. O zaman bu ifşa oldu. Peki, bugün Sayın Bahçeli tepki göstermiş. Erdoğan, ‘Yakıştıramadım’ demiş. Peki, Sayın Bahçeli siz de oradaydınız. Çıkın, bu milletin gözünün içine baka baka deyin ki; ‘Ben bakanları dinledim ve İsrail’in Türkiye’ye saldıracağına ikna oldum.’ Diyemez. Bir MHP’li bunu diyemez, bir AK Partili diyemez. O gün kapalı oturumu izlemiş, akıl ve vicdan sahibi bir milletvekili bunu demedi, diyemez, demeyecek.