CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Özel, şu ifadeleri kullandı:
Ölümü değil, yaşamı savunuyoruz. Sömürüyü değil, emeği savunuyoruz. Sömürüyü değil, emeği savunan birisi belediyelerimizin pek çoğunda örgütlü olan DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası’nın Genel Başkanı Remzi Çalışkan... Remzi Çalışkan, soyadı gibi çalışkan, son derece iyi niyetli, insan ilişkileri kuvvetli, bir müzakere tıkandığında çözümü arayan, işçinin alın terinden taviz vermeyen ama karşısındaki yapının da haklarını savunan hepimizin sevdiği, birbirimize emeğimizin olduğu ve emek mücadelesinin çok önemli isimlerinden birisi. Remzi Başkanımızı, asgari ücretle ilgili bakanla randevusunun olduğu günde götürdüler, gözaltında tuttular. ‘Gizlilik’ var dediler, en nihayetinde tutuklamaya sevk ettiler. Soruldu, ‘Niye’, ‘Gizli tanık var.’ Bu gizli tanık Ahmet Özer’de de var. Bu gizli tanık gerçekten bir suç bulamadıkları herkeste var. Gizli tanık adı üstünde gizli, söylediği doğru mu yalan mı bilen yok. Kişinin üstüne atılan iftiranın adı olmuş gizli tanık ve Remzi başkanımızı da bu kumpasta tutukladılar. CHP grubundan tüm emekçilere ve sendikalı işçilere ve onların şahsında Remzi Çalışkan’a selam olsun, yalnız değildir, hepimiz arkasındayız.
Bir diğer tarafta Nasuh Mahruki, 20 Kasım’dan beri tutuklu. Sadece görüşlerini beyan etmiş, Cumhurbaşkanına hakaretten alıp içeri koydular. Nasuh Mahruki annesini kaybettiğinde ‘Ölen öldü, ben bu enkazın altından birinin annesini çıkarırım’ diye 4 gün enkazdan çıkmamış birisidir. Böyle insan sevgisi olan birisinin hapiste tutulması içinde bulunduğumuz saray rejiminin bir diğer büyük ayıbıdır.
"‘Gemiler Gazze’ye Hayfa’ya değil’ demenin neresi Cumhurbaşkanına hakaret?"
TRT World Forum'da geçtiğimiz hafta Gazze'ye yardım gönderilmemesini protesto eden 9 kişinin tutuklanmasını eleştiren Özel, "Sayın Erdoğan konuşuyor, önce bir, sonra üç, sonra toplam dokuz genç diyorlar ki; ‘Gemiler Gazze’ye, Hayfa’ya değil.’ Yani ‘İsrail’le ticaret devam ediyor’ diyorlar. ‘Gemiler Hayfa’ya gidiyor, İsrail limanına. Gazze’ye gitsin’ diyorlar. ‘Özgür Filistin’ bayrağı açıyorlar ve ‘Neden Vicdan Gemisi’ne izin yok Sayın Cumhurbaşkanı’ diye bağırıyorlar. Bu çocukları yaka paça dışarı attılar. Demokrasi, tepki ve protesto rejimidir. Demokrasi bunu güvence altına alır. Tepki gösterebilir, protesto edebilir ama yaka paça götürdüler. İnanılmaz bir şekilde bu dokuz arkadaşımızı Cumhurbaşkanına hakaret suçuyla tutukladılar, cezaevine koydular. Sayın Erdoğan’a geçen hafta bir çağrı yapmıştım. Saygın bir anket şirketi Türkiye genelinde sormuş: ‘İsrail’le ticaretin devam ettiğine dair tartışmalar var. Sizce devam ediyor mu etmiyor mu?’ ‘Etmiyor’ diyenler yüzde 20. Memleketin yüzde 79’u, AK Partililerin yüzde 61’i, MHP’lilerin yüzde 73’ü ticaretin devam ettiğine inanıyor. İkinci soru, ‘Sizce etsin mi?’ ‘Etsin’ diyenler yüzde 18, ‘Etmesin’ diyenler yüzde 82. Erdoğan’a dedim ki, en güvendiğin şirkete sen sor. İsrail’le ticareti kınamanın, ‘Gemiler Gazze’ye Hayfa’ya değil’ demenin neresi Cumhurbaşkanına hakaret? Bunu hakaret kabul ediyorsa tarafı bu taraf zaten" diye konuştu.
"Kayyum siyasetinin Akın Gürlek denilen adalet cellatınca yönetildiğini biliyoruz"
Özel, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek'in avukatlığa dönmesine ilişkin açıklamalarına gelen eleştirilere açık olduğunu belirterek, "Bir başka gizli tanıkla Ahmet Özer, büyük bir iftirayla, Türkiye’nin en büyük ilçesinin belediye başkanı Silivri Cezaevinde tutuluyor. Kendisini geçen hafta ziyaret ettim. O büyük mücadele veriyor. O hariç 414 belediye başkanımızla bu hafta sonu toplandık, bu meseleleri tartıştık. Kayyum siyasetinin Akın Gürlek denilen adalet cellatınca yönetildiğini biliyoruz. Ben bu cellatı kınarken dedim ki, bırak bu işleri istifa et, git avukatlık yap ve aslında o mesleği kıymetli bir diploma ve değerli mesleğine dön diyerek söyledim. Bundan bazı avukat arkadaşlar alınmış, hatta bazı barolar açıklama yaptılar. Arkadaşlarıma dedim, eleştiren eleştirilmeye açık olacak. Demokrasi, tepki ve protesto rejimidir. Ama çok iyi niyetliydi, tamamen yanlış yere çekildi. Cümlenin ilk başı ‘Bir iş bilmiyorsan git avukatlık yap’ gibi anlaşıldı. Ama esas İstanbul Barosu’nun açıklamasını okurken çok önemli bir eksik yaptığımı fark ettim. Diyorlar ki İstanbul Barosu: ‘Avukatlık andına aykırı hareket eden savcı ve yargıçlar avukatlığa kabul koşulundan yoksundurlar.’ Yani diyor ki, ‘Akın Gürlek, bir gün sizin dediğiniz gibi istifa ederse ya da emekli olursa bu kadar ayıp, yanlış, hukuksuzluk sırtındayken gelip de Baro’ya kaydolamaz’ diyorlar. Bu düzeltme için ve bunu bütün Türkiye’ye hatırlattıkları için İstanbul Barosu’na çok teşekkür ediyorum" ifadesini kullandı.
"Aile hekimlerimizin, eczacılarımızın ve hasta haklarımızın sonuna kadar arkasındayız"
Sağlık Bakanlığı'nın aile hekimlerinin çalışmasına ilişkin getirdiği yeni düzenlemenin ardından aile hekimlerinin 5 günlük iş bırakma eylemine başladığını anımsatan Özel, "Son iki aydır birileri sesini duyurmaya çalışıyor, aile hekimleri. Bu hafta bir kez daha grevdeler. Geçmiş dönemde 3 gün yaptılar bu eylemi çünkü bir yönetmelik çıktı; onları hekim değil, yarış atı gibi gören, istatistiklere göre değerlendiren, ona göre para kesen ve özlük haklarını ellerinden alan saçma sapan bir yönetmelik. ‘Ağrı kesici, antibiyotik, mide koruyucuda Türkiye ortalamasının üstüne çıkandan para keseceğim.’ 'Param kesilmesin’ diye ağrısı olana yazmayacak, mikrobu tedavi etmeyecek. Böyle bir hekimlik sistemiyle tasarruf getirmeye çalışıyorlar. ‘Hastalar kamuda yılda 7’den fazla hastaneye giderse parasını senden keseceğim.’ Baksanıza dünya bu işleri nasıl yapıyor. Aile hekimliğine geçerken Nusret Fişek’in sağlık ocağını kapatma, ocak sıcaklıktır, birinin eksiğine öbürü koşar ama sen bunları birer bir tüccara çevirmeye çalışırsan bu işin sonu kötü olur dedik. Bugün aile hekimleri, hastalar, kimse durumdan memnun değil. 5 gün boyunca ile hekimine gidenler kapıdan dönüyor. Eczacılar o hastalar ilaçsız kalmasın diye daha önce aile hekiminin uygun gördüğü ilaçları kendilerine ödünç olarak veriyor. Gelecek ay 5 gün erken bitecek ilaçlar. Aile hekimlerimizin, eczacılarımızın ve hasta haklarımızın sonuna kadar arkasındayız" değerlendirmesinde bulundu.